Akgün: Harakani, Füfüvvet, Tasavvuf…

Akgün: Harakani, Füfüvvet, Tasavvuf…

Türk Dünyası Kültür Başkenti Danışmanı Başkanı İbrahim Akgün; ““Medeniyetimizde Yenilik İhtiyacı ve Geleceğimizin Fütüvvetle İnşa Edilmesi” başlıklı konuşma yaptı.

Akgün: Harakani, Füfüvvet, Tasavvuf…

Türk Dünyası Kültür Başkenti Danışmanı Başkanı İbrahim Akgün; Kafkas Üniversitesi (KAÜ) ve Harakani Vakfı tarafından, “Fütüvvet Medeniyetimizin Manevi Mimarlarından Ebu’l Hasan Harakani ve Horasan Erenleri” Konulu 2. Uluslararası Harakani Sempozyumu’nda ““Medeniyetimizde Yenilik İhtiyacı ve Geleceğimizin Fütüvvetle İnşa Edilmesi” başlıklı konuşma yaptı.

AMA KÂMİL BİR İNSAN İNŞA ETMEK BİR DEVİR İNŞA ETMEK DEMEKTİR

İbrahim Akgün, mürşitleri, kâmil insanları, şehitleri takip etmenin kolay yolunun onların yaşamlarıyla buluşmaktan geçtiğini belirterek, “Ama bugünün hakikati var. Bu insanı bugün hazır bulamıyorsunuz. Öyle ise bize düşen şey bu örnek insanı hepimizin gönlünden geçtiği gibi önemli olan bir Mevlana yetiştirmektir, bir Harakani yetiştirmektir fikrinden hareketle bu yeni insanı, bu kâmil insanı inşa etmektir. Bize düşen budur. Ama kâmil bir insan inşa etmek bir devir inşa etmek demektir. Çünkü insan külli bir mahlûktur. Bütün çevresi ile insanı inşa etmek zorundasınız ki bir kâmil insan meydana gelebilsin. Bu geleceğimizi inşa etmek demektir.” dedi.

GELECEK, DAYALI DÖŞELİ BİR EV DEĞİLDİR

Akgün, “Gelecek bizim bavullarımızı alıp gidip içinde oturacağımız, rahatımıza bakacağımız dayalı döşeli bir ev değildir. Gelecek inşa edilmesi gereken bir şeydir. Hatta bir ev bile değildir. Bir yoldur, bir evler dizisidir. Onun için geçmişle ile olan bağlarınızı sağlıklı tutmak gerekiyor. Geçmişe yapışıp kalmak değildir. Ama geçmişten güç alarak geleceğe yürümek demektir. İnsan fanidir. İnsanın bütün eserleri de öyledir. Yaptığı bir makine da inşa ettiği bir evde insanın inşa ettiği kültürde hatta medeniyetler bile fanidir. Belli bir ömürleri vardır. Cenabı hak dışında hiçbir şey sonsuz değildir. Şimdi bir sonbahar yaşıyoruz cenabı Allah ölümlerden bir ölümle öldürecek 7–8 ay sonra tekrar diriltecek. Öyleyse geçmişten kuvvet alıp yeni bir gelecek inşa etmek gerekir. Zamanın tabiatını biliyorsunuz. Bir şey arzu ederiz o ideal olur. Sonra onu uygularız o hakikat olur. Arkasından gelen nesillere misal olur, emsal olur. Ama gitgide takatini kuvvetini kaybeder. Arkasından gelen nesillere hikâyeye dönüşür. Daha sonra gelenlere de masal ve efsaneye dönüşür. O halde tasavvuf kültürü ve bizim kültürümüz masal ve efsaneye dönüşmeden ondan bir cevher elde edip yeni bir hayatı inşa etmek gerekir.” diye konuştu.

ATALARIMIZIN MİRASINI KULLANALIM

Ataların mirasını kullanmanın önemine de değinen Akgün, “Bu bakımdan Harakani Hz. Yesevi Hz. Mevlana Hz. temsil ettikleri tasavvuf bize bir mirastır. İsterseniz onunla eğleniriz, zamanımızı geçiririz, oyalanırız. Ama isterseniz onu bir sermaye olarak kullanarak yeni bir gelecek inşa ederiz. Atalarımızın mirasını kullanalım. İstifade edelim güzel ama ondan bir gelecek çıkartalım. İdeal olan budur. Asıl bizden beklenen budur. Derin bir gelecek inşa etmemize gerek var mı? Evet, şiddetle ihtiyacımız var. Çocuklarımızı bile kaybediyoruz. Bir yere gideceğiz, bir kültür yolu tutuyoruz. Bir inşa yolu tutuyoruz. Bir bakıyoruz ki çocuklarımız arkamızda yok. Çocuklarımızı arka kapıdan çalmışlar. Dolayısıyla her şey nesillerle devam ediyor. Cenabı hakkın en çok sevdiği şey nedir diye sorsaydım. Ben derdim ki insanı ve dinidir. Cenabı hak insanı ve dinini bile ancak nesillerle devam ettirebiliyor. Yani insana evlat veriyor. Dinlere de yeni din versiyonları veriyor. İslam son nesil dindir deseydim. Herhalde yanlış olmazdı. Dolayısıyla bizimde ürettiğimiz kültürü ve tasavvufun yeni nesillerle üretmemiz gerekiyor. Yeni neslin dilini öğrenmemiz gerekiyor. Yeni bir terminoloji üretmemiz gerekiyor. Bunun için araştırma ve keşif yapmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

FÜTÜVVET VE TASAVVUFUN ÖNEMİ

Fütüvvet ve tasavvufun önemine de değinen Akgün, “Peki, fütüvvet ve tasavvuf bize bu imkânı veriyor nu? Sermaye var mı, mücevher var mı bu hususta? Var fazlasıyla var. Denir ki ahiliğin 900 küsur kaidesi vardır. Ahiliğe intizam etmek için 120 tanesini bilmek gerekiyor. Demek ki bize sadece amaçları vermiyor. Fütüvvet ve tasavvuf aynı zaman da bize metoloji de veriyor. Ama aslını sorarsanız fütüvvet ve tasavvufun da Harakani Hz. gayesi o ideal insanı, o güzel insanı, o kâmil insanı inşa etmektir ki biz aslında Harakani Hz. üzerinden, Mevlana üzerinden aradığımız o kâmil insandır. İşte bu kâmil insan bizim öz sermayemizden istifade edip bizim inşa etmemiz gerekiyor. Ahilik geçip gittikten sonra iş hayatımız öksüz kaldı. Batı sanayi devrimi ile birlikte bir çözüm buldu. Ahilikten bu yana iş dünyamız fakirdir. Ve dolayısıyla bizim gençliğimize hitap eden geleceğimizi inşa edecek okullarımızda bunları anlatmamız gerekiyor ki hayatımız güzelleşsin. Ve yeni bir hayat inşa edebilelim.” kha

Önceki ve Sonraki Haberler