Anadolu’nun Fethi ve Şehit Ebu’l-Hasan Harakanî

Anadolu’nun Fethi ve Şehit Ebu’l-Hasan Harakanî

Yurt dışından 150, yurt içinden 350 olmak üzere toplam 500 bilgin katıldığı programa Kars Milli Eğitim Müdürü Yıldırım Alkış da, “Anadolunun Fethi ve Şehit Ebu'l-Hasan Harakanî” sunumuyla katıldı.

Anadolu’nun Fethi ve Şehit Ebu’l-Hasan Harakanî

26-28 Mayıs tarihleri arasında Eskişehir’de düzenlenen “Türk Dünyası Bilgeler Zirvesi Gönül Sultanları Buluşması”nda Şehit Ebu-l Hasan Harakani Hazretleri 5 sunumla anlatıldı. Yurt dışından 150, yurt içinden 350 olmak üzere toplam 500 bilgin katıldığı programa Kars Milli Eğitim Müdürü Yıldırım Alkış da, “Anadolunun Fethi ve Şehit Ebu’l-Hasan Harakanî” sunumuyla katıldı.

Alkış sunumunda şunları söyledi:

Anadolu ilk defa Hz. Ömer zamanında İslam’la tanışmıştır. Halid Bin Velid, Adana ve Maraş’a kadar gelmiştir. Anadolu topraklarının daha geniş bir alanda İslam’la tanışmasının, buluşmasının her ne kadar Ahmet Yesevi’nin talebeleri (Horasan Erenleri) vasıtasıyla olduğu yaygın bir kanaat ise de bundan yıllar önce Ahmet Yesevi’nin hocasının hocası Ebu’l-Hasan Harakani ve onun talebeleriyle Anadolu’nun manevi fütühatının başladığı sahih kaynaklardan anlaşılmaktadır. 

960 doğumlu Ebu’l-Hasan Harakani’nin Anadolu’ya 1018 de başlayan Selçuklu akınlarıyla birlikte geldiği, orduyla tekrar dönmeyerek o günki Bizans topraklarında çadır kurup yöre halkını gönüllere nüfuz eden sevgi silahıyla irşada başladığı bilinmektedir. (1) Bir taraftan manevi cihada devam ederken diğer taraftan da maddi cihadın öncüsü Tuğrul Bey, Çağrı Bey ve Gazneli Mahmud ile  görüşerek onlara takdik vermiş, cesaret vermiş, teşvik etmiştir. Tuğrul ve Çağrı Beyi batıya Gazneli Mahmud’u doğuya yönlendiren odur. 1064 te Alparslan’ın Kars’a girişi çift yönlü fütuhatın dönüm noktası olmuştur.

Anadolu coğrafyasının İslamlaşmasında şüphesiz Tasavvuf mektebinin etkisi çok büyüktür. Beyazid-i Bistami ile gelen sufi anlayışa yeni bir format kazandıran, sistemli hale getiren ve kendinden sonra gelen bu yolun önderlerine ışık tutan da Ebu’l-Hasan Harakani’dir. Ahmet Yesevi, Mevlana Celalettin Rumi, İmam Gazali, İmam Rabbani, Muyiddin Arabi, Cüneydi Bağdadi gibi tasavvuf erbabını etkilemesinin yanında İbni Sina gibi Felsefe ve Tıp alanında temayüz etmiş şahsiyetleri ve yine Biruni gibi matematikci ve astronomları da etkilemiştir.

Ebu’l-Hasan Harakani anlatmakla bitiremediğimiz, tarih kitaplarına sığmayan “Selçuklu ve Osmanlı Medeniyetinin ruhudur” desek kesinlikle mübalağa etmiş olmayız.

 Allah’ın Resulü Efendimiz (S.A.V.) :

“Kim, Allah’ın adını duyurmak, dinini yaymak için mücadele ederse o Allah’ın yolundadır, diğerleri değildir.” buyurmuştur.

Anadolu’nun maddi ve manevi alanda fethini tetikleyen de Allah Resulünün şu iki hadisi şerifi olmuştur. Bunlardan birisi:

“Allah’ın iki ordusu vardır; biri gökte, diğeri yerde Horasan’dadır. Bunlar Horasan erenleri olup bütün dünyayı irşad etmek isterler.”

İkinci hadis de şudur:

 “Kostantiniyye, bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır.”

Ebu’l-Hasan Harakani ile başlayan Anadolu’nun manevi fütuhatı talebelerinden Ebu’l-Ali Farmedi ve Yusuf-u Hemedani’den sonra gelen Ahmet Yesevi ile hız kazanmıştır. Üç kıtada hükümranlık süren Selçuklu ve Osmanlı Medeniyeti askeri olarak zayıflayınca silahla aldığı tüm toprakları terk etmek zorunda kalmıştır. Ancak gönülle fethedilen anadolu topraklarına silah işlememiştir. İslam’ın yayılması,  doğuya ve batıya ulaşmasında birçok unsur vardır. Ama en önemli unsur hiç şüphe yok ki dervişler ve alperenlerdir. Yani Horasan Erenleri, Harakanî dervişleridir. Harakanî Hazretleri dünyayı ilim ve irfanla gönülleri aşk ve muhabbetle tezyin etmiş faziletli insanlar yetiştirmiştir.

Tasavvufi ve siyasi önderlere yön veren Harakani Hazretleri sadece batıni ilimlerle yetinmeyip zahiri ilimlerin de öncülüğünü yapmış İbn-i Sina’ya Tıp alanında, Biruni’ye Astronomi alanında, Nizamülmülk’e Fen Bilimlerinde hocalık etmiş, ışık tutmuştur.

Anadolu’da ilk camii ve medrese Kars’ta kurulmuştur. Anı’nın ve Kars’ın fethinden sonra (1064-1118), Sultan Alparslan’ın emriyle Anı Valisi Emir Ebul Manucahr, Ebu’l Manucahr Camiini ve Medreselerini Anı’da, Harakanî Camiini ise (Evliya Mescid ve Harakanî Kümbeti) Kars’ta yaptırmıştır. Anadolu’daki ilk yerli tarihçi ise; Anı Medreselerinde yetişen bilgin ve şair Kadı Burhaneddin Ebu Nasr’dır. “Enisül Kulub” adında yedi kitaplık eseri yazmıştır. Hicri 743’te vefat etmiş olan Hadis ve Fıkıh ilimlerinin büyük âlimi Ömer Vecihüddin de Kars’ta yetişmiştir. Yine Kars’ta doğup, babasının rahle-i tedrisatında yetişen ve hicri 768’de vefat etmiş olan Şerafeddin Muhammed’in ismi Merzifon’da oturduğu mahallede halen yaşatılmaktadır. 

Sevgili Peygamberimizden gelen hafi ve cehri tarik kolları Hz. Ebubekir (R.A.) ve Hz. Ali (R.A.) Efendilerimize ulaşmaktadır. Bu silsilenin ikisi de 6. İmam, İmam Cafer-i Sadık Hz.lerinde toplanmaktadır. Cafer-i Sadık’tan sonra Beyazid-i Bestami’ye ve ondan da Ebu’l -Hasan Harakanî’ye gelip birleşmektedir. Böylece Harakanî Efendimiz Silsile-i Aliyelerin altıncı piri olup, tasavvuf ilminin dünyaya yayılmasında bir merkez olmuştur.

Kars denilince akla Ebul-Hasan Harakanî, Ebul-Hasan Harakanî denilince Anadolu akla gelir. Çünkü Harakanî Anadolu’nun ruhudur, mayasıdır, özüdür. Anadolu baştanbaşa mabetlerle, dergâh ve medreselerle ulu camii ve ulu evliyalarla doludur.

Anadolu bir hikmet evidir.

Anadolu aşk ve irfan evidir.

Anı’ya, Kars’a ve Anadolu’ya baktığınızda İslam Medeniyetinin zerafetini, letafetini ve zengin güzelliklerini görürsünüz. Bu zengin güzellikler bin yıldan beridir diğer medeniyetleri de bağrında yaşatmış, onların kültürlerine de sahip çıkmıştır.

Harakanî Hz.leri kapısına şu yazıyı yazdırmıştı:

 “Kim bu çadıra gelirse ekmeğini verin inancını sormayın. Yüce Allah tarafından can bağışlanan herkes elbette Ebul-Hasan’ın sofrasında ekmeğe layıktır.”

 “İnsanı yaşatmanın yolu onun kalbine sekîneti ve huzuru ulaştırmaktır. Huzura ermeyen insanoğlu hiçbir zaman rahat durmayacaktır. Hem kendisini hem de çevresini rahatsız edip üzecektir.”

Harakanî sultan şöyle dedi; “Herkes sabah uyanır, kalkar. Âlim ilmini, zâhid zühdünü, tacir de ticaretini arttırmanın peşine düşer. Ebul-Hasan ise bir kardeşinin gönlünü huzura ve rahata kavuşturmanın derdindedir.”

Kardeşinin gönlüne yücelik ulaştırmak için de şu sıfatlara ermek gerekir:

• Dürüst olmak

• Alçak gönüllü olmak

• Hürmetli olmak

• İnsana hizmet etmek

• Himmetiyle gayretli olmak

Eğer kişi hürmetli olursa nimeti tamam olur. Bunun içindir ki Harakanî’nin sohbetini dinleyenler onun ruhaniyetine yönelenler kalplerinde daima saadet ve huzuru bulmuşlardır ve bulacaklardır. kha

Önceki ve Sonraki Haberler