Arslan, Plan ve Bütçe Komisyonunda Konuştu

Arslan, Plan ve Bütçe Komisyonunda Konuştu

AK Parti Kars Milletvekili Ahmet Arslan; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (Bütçe + Kesinhesap + Sayıştay Raporu) üzerine Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşma;

Arslan, Plan ve Bütçe Komisyonunda Konuştu

AK Parti Kars Milletvekili Ahmet Arslan; Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı (Bütçe + Kesinhesap + Sayıştay Raporu) üzerine Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşma;

AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkan, Sayın Bakanım, saygıdeğer milletvekilleri, kamu kurum ve kuruluşlarının değerli temsilcileri, basınımızın güzide temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla selamlayarak, Ulaştırma Bakanlığının 2014 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Sayın Bakanım, siz her ne kadar bir buçuk saate yakın bir sunum yaptı iseniz de gördüm ki aslında birçok düşünülen ve birçok planlanan şey zaman darlığı nedeniyle yetiştirilemedi veya vurgulayamadınız. Hâl böyle olunca da tahmin ediyorum, eleştirilerimiz ve sorularımız sizin anlatamadığınız veya eksik bıraktığınız yerler üzerinden olacak gibi geliyor. Onun için, ben de birkaç tane tespit yaparak -umarım doğru biliyorum- katkı koymak istiyorum, zamanım elverdiğince.

Birincisi: Öncelikle, bir ulaştırma stratejisi, daha sonra da 10’uncu Uluslararası Ulaştırma Şûrası ve çok daha önemlisi de bu yıl 5-7 Eylül arasında, yine 11’inci Uluslararası Ulaştırma Şûrası’nı gerçekleştirdiniz. Bu şûralara, gördüğüm kadarıyla, dünyanın birçok ülkesinden ulaştırma konusunda, haberleşme, denizcilik konusunda uzmanlar, bakanlar, karar vericiler de geldi, bu şûralara katıldılar ve şuna orada tanık oldum: Özellikle karar verici makamda olan birçok ülkenin yetkilileri bizim oradaki sunumlarımızı, planlamalarımızı cankulağıyla dinlediler ve ben birçoğuna şahit oldum ki bunlardan dersler aldılar, “Bunları kendi ülkelerimizde uygulamamız gerekir.” dediler. Zira, uzun soluklu bir çalışmanın, planlamanın ürünü olan, önümüzdeki on yılı hedefleyen, 2035’i planlayan, 2050’yi planlayan ve 2071’i planlayan, uman, onunla ilgili çalışmalar yapan bir şûra ve şûranın sonuçları ortadaydı.

Bunun ilgili, “Ülkemizde ne oldu?” diye bakıldığında -ben yine çalışmalarınızın birçoğunun içinde bulunan, bugün milletvekili, dün yanınızda bürokrat olma şansı yakalamış biri olarak- kara yollarını planlarken şunu düşünmediniz, arkadaşların bunu bilmesi lazım: “Efendim, batıda arz çok, talep çok, yolculuk değeri çok, yük çok; o zaman, yolları buna göre planlayalım.” Hayır, sizin söyleminiz şuydu: “Özellikle yoğunluklu kara yollarıyla ilgili çözüm getirmemiz lazım, batıda yollar yapmamız lazım. Ancak bu ülkenin geri kalmış bölgelerinde, doğuda, güneydoğuda ise tam tersine, talep olmadan biz arzı yapmalıyız, yolları ortaya koymalıyız ki bu birlikte talebi oluştursun, ülkenin doğu, batı, kuzey, güney arasındaki kalkınmışlık farkını ortadan kaldırsın.”

Ben bu projelere ziyadesiyle şahit oldum ve ilim Kars’ta da bunları bugün yaşıyorum. Neden? Daha iki gün önce Çıldır Aktaş Gümrük Kapısı’nın temeli atıldı ve önümüzdeki yaz bu kapı hizmete girecek. Kapı tek başına bir anlam ifade etmiyor, eğer siz kapıyı ana koridorların üzerine kuruyorsanız veya kapının bulunduğu bölgelerde ana ulaşım koridorları oluşturuyorsanız o zaman anlamlı. İşte onun için anlamlıdır ki Kars üzerinden Aktaş’a kadar bölünmüş yol yaptınız, BSK yapmaya devam ediyorsunuz. Yine onun içindir ki Artvin, Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı üzerinden Van’a, hatta Hakkâri’ye inen kuzey-güney koridoru yapıyorsunuz. O da bizim için çok çok önemli. İşte bu koridorlar ve demir yolları bir araya geldiği zaman Aktaş Sınır Kapısı gibi kapılar geri kalmış Kars için çok anlamlı hâle geliyor. Geri kalmış Kars artık etrafındaki yaklaşık 200-250 kilometre yarıçapındaki bir alanda 18 milyonluk bir popülasyona hizmet edebilir hâle gelecek, üretim merkezi olabilecek. Kars’ı örnek veriyorum ama Türkiye genelini doğru planlarsanız Kars bundan ziyadesiyle faydalanır.

Yine, kara yollarından demir yollarına geçecek olursak, Marmaray tabii ki İstanbul’a hizmet ediyor ama Marmaray aynı zamanda dünyaya hizmet ediyor, Türkiye’ye hizmet ediyor. Marmaray’ı planlarsanız, onun önemli bir halkası olan Bakü-Tiflis-Kars’ı eğer planlamamış olursanız, o da uluslararası anlamda yine eksik kalmış olurdu. Bakü-Tiflis-Kars umarım ve bekliyoruz ki önümüzdeki yıl bitecek.

Sadece Bakü-Tiflis-Kars değil, uluslararası demir yolu ağını planlarken Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumundan yararlanması adına uluslararası koridorları iyi dikkate almak gerekiyor ve rekabet ettiğiniz Rusya üzerinden, Ukrayna üzerinden Avrupa’ya giden koridorlara alternatif olacak iseniz sizin koridorunuzun -ister demir yolu, ister kara yolu- sağlıklı ve gelişmiş olması lazım. İşte kara yolu ve demir yolu planlamaları bu çerçevede yapılıyor ve yine biliyorum ki - Sayın Kurt bahsettiler; rahmetle, saygıyla, başta ulu önder Atatürk olmak üzere, ecdadı yâd ediyoruz, saygıyla anıyoruz- gerçekten 10’uncu yılda yazılmış marşa uygun demir yolu yapmışız, 1860’lardan başlayarak yapmışız ama ne yazık ki daha sonra terk etmişiz, âdeta terk etmişiz.

İşte, son on yılda ne oldu? Son on yılı eleştirmek doğru, demir yolu konusunda; eğer sadece yapılan kilometre bazında demir yolunu dikkate alırsanız eleştirmek doğru ve haklı bir eleştiri. Ancak şunu unutmayınız ki: Eğer demir yolu yapacaksanız planlaması, etüdü, fizibilitesi, jeoteknik etütleri, uygulama projeleri ve nihayetinde ihale yapıp işe başlamak beş altı sene. Dolayısıyla, sizin on bir yılınız kıyaslanırken belki beş altı senenizin hiç hesaba katılmaması lazım ve bir başka şey daha, çok önemli: 7.750 kilometre yol yenilemesi yapılmış. Ben biliyorum ki bundan yüz sene önce 100 kilometreye, 120 kilometreye göre planlanmış demir yolu âdeta kaderine terk edilmiş, her seferinde yol yenileneceğine “Artık bu yoldan 90 kilometre hızla gidilir.”, “Bu yoldan 70 kilometre hızla gidilir.”, “Bu yoldan 50 kilometre hızla gidilir.” denilmiş. İşte, 7.750 kilometre yolun yenilenmesi bu anlamda çok çok önemli. Yine, 1.619 kilometre sinyalli yol yapılmış, 1.206 kilometre elektrikli yol yapılmış diye kitapta var. Ancak, çok daha önemlisi, sadece yapılan 1.800 kilometre değil, şu an 2.500 kilometre yolda çalışma devam ediyor. Bunun anlamı: Dört yılda bitecek olsa, yılda ortalama 625 kilometre daha demir yolu kazandırılmış olacak ki bunun geneli yüksek standartlıdır, bunun geneli Bakü-Tiflis-Kars gibi konvansiyonel, 160 kilometre hıza göredir. Dolayısıyla, demir yollarında sadece kilometrelere takılıp kalmamak lazım, “Nereden nereye gidiyoruz?”u iyi bilmek lazım.

Bir örnek vereyim: Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Projesi geçmişte de ihale edilmişti, ancak uygulama projesi olmadan, parası olmadan ihale edilmişti. Sonra, ihale yapıldıktan sonra bakıldı ki para olmadan, proje olmadan iş yapılmıyor ve vazgeçildi, iptal edildi. Sonra geldiniz, biliyorum ki siz yaklaşık beş sene üç ülkeye projelerin hazırlanması, etüdün yapılması ve ihale edilebilmesi adına uğraştınız. 2008’de nihayetiyle kazma vurulabildi. Bunları görmezlikten gelmemek lazım, bu bence yine önemli bir şey.

Dönelim, demir yollarını tek başına yapmak bir anlam ifade etmiyor, demir yolu sanayisini geliştirmek lazım, bunu söylediniz ve bununla birlikte lojistik merkezlerini yapmak gerekiyor, bu, demir yollarını daha anlamlı hâle getiriyor. İşte, son dönemlerdeki lojistik merkezi hamlesi de bu anlamda çok önemsediğimiz ve… Bu konuda Kars da payını alıyor, Kars’taki lojistik merkezi de yaklaşık 700 bin metrekare alan ayrılarak organize sanayi bölgesi içerisinde planlandı ve yakında başlayacak. İşte, o zaman Kars da, Türkiye de bu tip projelerden ziyadesiyle yararlanmış olacak.

Hava yolu tabii ki bunların ayrılmaz bir parçası. İstanbul’da üçüncü havaalanını yapıyorsunuz, Ankara’da, İzmir’de,  Antalya’da modern yap-işlet-devretle projeler yapıyorsunuz ancak küçük illerin de kalkınmışlık farkını gidermek adına ihtiyacı vardı, işte, o ihtiyacı gidermek adına yansıda gösterdiniz, Kars modern, muhteşem bir terminale sahip oldu ama sadece Kars böyle değil, Hakkâri böyle, Şırnak böyle, Batman böyle, hepsi böyle. Bu konuda da gerçekten bunları görerek belki konuşmak lazım.

Denizcilik konusuyla ilgili de bir iki cümle söyleyeceğim ve Başkanım, müsamahanıza sığınarak şimdiden birkaç dakika zaman isteyeceğim ki birbirini tamamlasın.

BAŞKAN – Tabii, tabii, zaten iki üç dakikanız daha var.

AHMET ARSLAN (Kars) – Denizcilikte tabii sadece 8.333 kilometrelik deniz şeridini değil, iç suları da hesaba kattığınız zaman 8.500 kilometreye yakın kıyımız var ve artık Van’da da liman yapıyorsunuz, artık Van’da da marina yapıyorsunuz ve iç suların birçok yerinde ben biliyorum ki iskeleler yapıyorsunuz, bağlama yerleri yapıyorsunuz ve oralara tekne veriyorsunuz ki ülkenin her yeri bundan yararlansın diye.

Belki bir haksız eleştiri de şu konuda var: “Efendim, Türkiye'de deniz yoluyla yolcu taşımacılığı çok düşük.” Doğrudur, düşük. Geçmişte kara yolu yokken, demir yolu yokken Kars’tan İstanbul’a üç günde demir yollarıyla geliniyorken, işte, Kars’tan İstanbul’a deniz yoluyla üç günde geliniyordu. E, bugün bir buçuk iki günde gelinebilir deniz yoluyla, hâlbuki on yedi-on sekiz saatte bölünmüş yolla gelebiliyorsanız, artık paralel deniz taşımacılığını unutmanız gerekiyor. Onun yerine daha yakın mesafede dikey deniz taşımacılığını öngörmek lazım ve yolculuktan ziyade yük taşımacılığı deniz yoluyla yapılabilir ki bu konuda Türkiye gerçekten bence rakamlar bazında olağanüstü taşıma yapıyor, özellikle uluslararası taşımalarının yüzde 90’larını bu yolla yapıyor ki bu çok önemli bir rakam.

Yine, Bakü-Tiflis-Kars’tan bahsetmişken, Marmaray’ı daha önce gezen, yurt dışından gelen ben üst düzey yetkililer gördüm. Rus Ulaştırma Bakanının denizin 60 metre altından Putin’i arayarak “Muhteşem bir yerdeyim, rüya gibi bir yerdeyim.” dediğini gördüm. Dolayısıyla, Marmaray’ı sadece Anadolu’dan Avrupa’ya trenle yolcu taşıyan bir proje olarak görmemek lazım. Eğer denizin 60 metre altında olduğunuzu düşünürseniz, denizin 60 metre altında deniz dibinin de altından bir tünelden geçtiğinizi düşünürseniz o zaman anlam ifade ediyor ve yine Marmaray’la ilgili haksız eleştiriler yapılıyor “Efendim, deniz dibindeki ekolojiyi bozuyor.” diye. Yani, bu kadar anlatılmasına rağmen anlaşıldı ki Marmaray hâlâ anlaşılmamış. Marmaray, deniz dibinin de altından geçen bir projedir, denizle herhangi bir bağı yoktur, ekolojik dengeyi bozacak, balık göç hareketini bozacak bir proje değildir. Dolayısıyla, onun yanındaki Avrasya da bunun gibidir. Bu projeleri iyi bilmek lazım ve tekrar söylüyorum: Marmaray, Kanal İstanbul, Avrasya tüneli, köprüler, olağanüstü, uluslararası projeler Türkiye çapında. Türkiye için millî ama bölgelerin kalkınmışlık farkını gidermek adına doğuda yaptığınız havaalanları, doğuda yaptığınız bölünmüş yollar, Bakü-Tiflis-Kars, Kars-Iğdır-Nahcivan ve bunların merkezindeki lojistik merkezinde bizim için, Kars için, o bölge için eminim ki en az bir Marmaray kadar, bir Kanal İstanbul kadar önemlidir. Dolayısıyla, hasbelkader yanınızdaki, ekibinizdeki bir çalışma elemanı olarak yer almış olmaktan ve “Bu projelerin içinde ne mutlu ki bende bulundum.” diyebilmiş olmaktan hep onur duydum, duyuyorum. Bu onuru sizinle birlikte 2 bin kişi paylaşıyor. Ben hepsine kolaylıklar diliyorum.

Bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

Önceki ve Sonraki Haberler