Arslan, TBMM'de Nakliyeci Esnafının Sorunlarını Konuştu

Arslan, TBMM'de Nakliyeci Esnafının Sorunlarını Konuştu

AK Parti Kars Milletvekili Ahmet Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Gündeminde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)'nin Kamyoncu ve Nakliyeci esnafının sorunlarının araştırılmasıyla ilgili verdiği Meclis araştırma önergesiyle ilgili aleyhte söz aldı.

Arslan, TBMM'de Nakliyeci Esnafının Sorunlarını Konuştu

AK Parti Kars Milletvekili Ahmet Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Gündeminde Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin Kamyoncu ve Nakliyeci esnafının sorunlarının araştırılmasıyla ilgili verdiği Meclis araştırma önergesiyle ilgili aleyhte söz aldı.

Arslan, “Bu konu çok önemli bir konu. Neden önemli?  Bir, taşımacılık, nakliyecilik yapan bir kesim var ve yine bundan yararlanan çok daha fazla insanımıza hitap eden, bu sektörden yararlanan, hizmet alan bir sektör var veya insanlar var. Hâl böyle olunca, AK PARTİ hükûmetlerinin bu konuyu çok çok önemsediğini ve on bir yıldır bu konuyla ilgili çok ciddi mesafe alındığını sizlere paylaşacağım.” dedi.

Arslan daha sonra şunları söyledi:

Bu sektör, 2003 yılından önce herhangi bir kanuna sahip değildi ve yine 2003 yılından önce, sadece sektörün yüzde 10’u uluslararası yolcu ve yük taşımacılığı yapıyorsa ve yine yurt içinde yolcu taşımacılığı yapıyorsa yönetmelikle bir düzenlemeye kavuşturulmaya çalışılmıştı. Bu da kesinlikle Avrupa Birliği müktesebatına uygun değildi ve yine bu sektörde hiçbir ölçüye bağlanmamış vasıflı veya vasıfsız bir tane araç bulduğunuzda ve yine bir tane ehliyet aldığınızda “Ben bu pazara girdim, ben bu pazarın oyuncusuyum.” diyordu insanlarımız. Hâl böyle olunca da arz-talep dengesi anlamında 2,5 kat daha fazla arz vardı. Yani 100 bin kamyon ihtiyacı varsa tam tersine piyasada 250 bin kamyon vardı. Hâl böyle olunca da sonuçta ne oluyordu? Hiçbir şekilde güveni olmayan bir taşımacılık filosu, hiçbir şekilde bakımı olmayan bir taşımacılık filosu ve yine yoğun bir şekilde çevre ve görüntü kirliliği, gürültü kirliliği yapan, birçok trafik kazalarına sebep olan ve yine kendini yenilemek için herhangi bir şekilde kâr veya kazanç elde edemeyen bir sektör vardı. Bunu hep beraber yaşıyorduk. Niye yaşıyorduk? Bir örnekle, size, bilgilerinize biraz farklı bir boyutunu gündeme getireyim. Efendim, Hopa Limanından İran’a yük taşımacılığı adına bir üç aylık periyotta ciddi bir iş oluyordu. İş olunca ne oluyordu? Kars’ın Kağızman ilçesinin Bulanık köyünde hayvancılıkla uğraşan bir adam bir gece yarısı hayvanını satıyordu kamyon alıyordu ve Hopa’ya gidiyordu, sıraya giriyordu, üç ay boyunca çok güzel taşımacılık yapıyordu. Yapıyordu da ne oluyordu? Arz-talep dengesi olmayınca üç ay sonra kamyon boşa çıkıyordu ve adam 3 taksitini ödemiş oluyordu, 4’üncü taksiti hanımın kolundaki bileziklerle ödüyordu, 5’inci taksitte çocuğuna süt vermek adına 3 tane inek tutmuşsa onu satıyordu, 6’ncı taksitte banka kamyona el koyuyordu, hayvancılık yapan garibim de ensesini kaşıyarak oturuyordu.

Çünkü Sektörde bir denetim yoktu, sektörde bir düzenleme yoktu, sektörde arz-talep dengesini gözetecek bir kanuni düzenleme yoktu. AK PARTİ ne yaptı? AK PARTİ herkesin bildiği ama müdahale etmeye, ama düzenleme yapmaya cesaret edemediği bu sektöre ziyadesiyle cesaret ederek 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nu çıkardı, bununla ilgili birçok ikincil düzenleme yaptı ve bu sektöre nizam getirdi, intizam getirdi, düzen getirdi.

Önergede, araştırma önerisinde 750 bin kamyondan bahsediliyor. Hâlbuki sektörde bugün, 31 Aralık itibarıyla, 483.529 kamyon, kamyonet veya ticari araç görünümlü araçlar var. 750 bin değil, bunu özellikle söyleyeyim.

Ve yine, sektörde özellikle ekonomik açıdan sürdürülebilir bir dönem yaşanıyor çünkü arz-talep dengesi gözetilerek işlem yapıldı.

Ve yine, deniyor ki: “Bireysel kamyoncu battı, bireysel kamyoncu bu işi yapamıyor.” Hayır, bireysel kamyonculuk azalmış olmakla birlikte bireysel kamyonculuk yapanlar bir araya geldiler şirket kurdular, şirketler marifetiyle bu sektöre hizmet veriyorlar ve yine, bunun yanında az da olsa bireysel taşımacılık yapmaya da devam ediyorlar.

Ve yine, diyor ki önergenin gerekçesinde: “Efendim, sektör kan ağladığı için, insanlar bu sektörden gelir elde edemedikleri için sektörden çekiliyorlar.” Hayır, 2013 yılında, sadece bir yılda sektörde taşımacı anlamında 106.697 adet yük ve eşya taşıma amaçlı bu sektöre ayrıca araç girmiş. Bu, sektörün geliştiğinin,  büyüdüğünün bir başka göstergesidir.

Ve yine, gerekçede, tır ve kamyon filomuzun Avrupa Birliği üyelerinin hepsinden daha yüksek olduğu söyleniyor. Eksik bir bilgi. Öyle olsaydı çok daha iyiydi ancak son on yılda sektör yaklaşık 3 misli gelişmiş olmakla birlikte, Almanya’daki sayı mesela bizden çok çok daha fazla. Bir bilgi eksikliği var orada, onu da vurgulamış olayım.

Ve yine, uluslararası taşımacılıkta Türk taşımacıların haklarını korumak üzere Ulaştırma Bakanlığı sektörle birlikte sadece 2013 yılında 23 tane kara ulaştırması karma komisyonu toplantısı yapmış. Buradaki amaç nedir? Yurt dışına taşımacılık yapan taşımacılarımızın haklarının korunması ve sektörün daha da gelişmesinin sağlanması.

Ve yine, bu sektör 2003 yılında ihracat amaçlı 472 bin taşıma yapmışken, bugün 1 milyon 284 bin adet taşıma yapmış; bu da 3 misli artış demek.

Ve yine, gerekçede K1, C2, SRC gibi belgelerin maliyetlerinden bahsediliyor. Arkadaşlar, K1 yurt içi eşya taşıma belgesi, C2 uluslararası veya yurt içi eşya taşıma belgesi, SRC ise ticari araç kullanmak isteyenler için gerekli olan bir mesleki yeterlilik belgesi. Bunların ücretlerinin yüksekliğinden bahsediliyor. Az önce gerekçelerini söyledim. Özellikle Karayolu Taşıma Kanunu’ndan sonra sektörde mali yeterlilik, mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlık diye 3 tane önemli kavram geliştirildi. Bu kavramlar düşünülerek sektör giriş ücretleri buna göre belirleniyor ve yine, beş yılda bir belgeler yenilendiğinde de bu ücretin yüzde 5’i oranında bir ücret alınıyor.

Ama saygıdeğer milletvekilleri, çok daha önemlisi şu: Bütün bunlardan toplanan ücret yine bu sektörün kalkınması için, bu sektörün gelişmesi için kullanılıyor ki bir örnek vereyim. 2013 sonu itibarıyla 110.165 adet araç piyasadan çekilmiş; kamyon, otobüs, tanker, çekici, minibüs, kamyonet. Hangi araçlar? Hurdaya çıkmak üzere olan, çevre duyarlılığı olmayan, sektöre zarar veren, yola zarar veren, etrafındaki araçlara zarar veren 110 bin araç 550 milyon TL -eski parayla 550 trilyon- para ödenerek sektörden çekilmiş.

Yine, deniliyor ki: “Denetim eksikliği var.” Saygıdeğer arkadaşlar, trafik güvenliği, çevre kirliliğinin önlenmesi, haksız rekabetin önlenmesi, araç, yol bakım ve onarım masraflarının azaltılması için son beş yılda, mesela 2009’da 2 milyon 920 bin, 2010’da 6 milyon küsur bin, 2011’de 10 milyon, 2012’de 16 milyon, 2013’te 32 milyon 500 bin denetim yapılmış. Son beş yılda toplam 65 milyon denetim yapılmış. On yıl önce neymiş? 10 binler mertebesinde, 22 bin tane denetim yapılıyorken bugün son bir yılda 32 milyon denetim yapılmış; takdirlerinize arz ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, son on yıldır özellikle bu sektörde gerek kamyon gerek nakliyeci gerek taşımacı, sektörün haklarının korunması veya sektörden yararlananların haklarının korunması  adına yapılması gereken her şey yapılmış, ikincil mevzuatlar düzenlenmiş ve onların yararlanması adına 17 bin kilometre ilave bölünmüş yol yapılmış, bunların dışında birçok yol daha modern hâle, sıcak asfalt hâline getirilmiş. Bütün bunların amacı bu taşımacılık sektörünün buradan yararlanması.  Böyle olunca da AK PARTİ olarak biz zaten bugüne kadar gerekli şeyleri yaptık, bugünden sonra da gerekli şeyleri yapacağımızı halkın, kamuoyunun takdirlerine sunuyorum. Dolayısıyla, bilsinler ki AK PARTİ hükûmetleri gereğini yapıyor. Böyle bir araştırma önergesinin görüşülmesine gerek olmadığını ve dolayısıyla, bizim grup olarak aleyhinde oy kullanacağımızı  ifade ediyorum.

 

Etiketler :
Önceki ve Sonraki Haberler