BES: Vergide Adalet İstiyoruz!

BES: Vergide Adalet İstiyoruz!

BES Kars Defterdarlık İşyeri Temsilciliği Adına İşyeri Temsilcisi İnan Ercan'ın, “Göstermelik Vergi Haftası Kutlamaları Değil, Vergide Adalet İstiyoruz!” açıklaması:

BES: Vergide Adalet İstiyoruz!

BES Kars Defterdarlık İşyeri Temsilciliği Adına İşyeri Temsilcisi İnan Ercan’ın, “Göstermelik Vergi Haftası Kutlamaları Değil, Vergide Adalet İstiyoruz!” açıklaması:

Maliye bakanlığı tarafından her yıl şubat ayının son haftasında kutlanılan ve yapılan etkinliklerle sözde vergi bilincini arttırmayı hedefleyen, vergi haftası etkinlikleri bugün itibariyle başlayacak olup hafta boyunca sürecektir. Bu yıl 26. Kutlanacak olan vergi haftasına sendikamız kuruluşundan bu güne eleştirel yaklaşmış vergi adaletinin olmadığı ülkemizde, vergi haftasını adil bir vergi sistemi için taleplerimizin öne çıkarıldığı bir hafta olarak ele almış, maliye emekçilerinin talepleri ile birleştirerek vergi haftasını taleplerimiz için mücadele haftasına çevirme çabasında olmuştur.

12 yıllık AKP iktidarı sürecinde gelir dağılımının giderek bozulmasıyla birlikte vergide yaşanan adaletsizlikler belirgin bir şekilde artmış, vergi yükünün büyük bölümü yoksul halkın, işçi ve emekçilerin sırtına yıkılmıştır. AKP iktidarındavergi politikaları emekçileri yoksullaştırmanın en etkili aracı haline gelmiştir!

Anayasada ve vergilendirme ilkelerinde herkesin mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu ifadesi yer almakla birlikte, uygulamada  ücretli çalışanlar üzerinde ağır vergi yükü her geçen artarak devam etmektedir. Vergi gelirleri içerisinde dolaylı ve dolaysız olarak ücretli çalışanların ödediği vergiler sürekli artarken özellikle yapılan harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergiler emekçilerin geçim koşullarını sürekli ağırlaştırmaktadır.

Kamu harcamalarının finansmanı karşılığı olarak toplanan vergiler, ülkemizde her geçen gün kamu hizmetlerinin piyasalaşması başta eğitim ve sağlık olmak üzere, otobanlardan alınan geçiş ücretleri, elektrik, su, iletişim v.b harcamalar üzerinden alınan ilave vergiler fiili olarak Anayasa’da yer alan vergi tanımını ortadan kaldırmış bulunmaktadır. Özellikle emekçiler açısından niçin vergi veriyorum sorusu siyası iktidar tarafından acil olarak cevaplanması gereken bir soru olarak ortada durmaktadır.

Vergilendirmede adalet ilkesi, vergi adaletinin sağlanmasında kişilerin asgari geçim sınırlarının vergi dışında tutulmasını ve bu sınırın üzerinin vergilendirilmesini esas alırken, ülkemizde açlık sınırı rakamlarından vergi alınmaya devam edilmekte, hatta asgari ücretli bir çalışan bir üst vergi dilimine girebilmektedir. Vergi muafiyeti ve istisnaları emekçiler için hiçbir şey ifade etmezken, sermaye çevreleri için vergiden kaçınmanın en etkili araçları olarak uygulamada yer almaktadır.

TÜRKİYEEMEKÇİLER İÇİN VERGİ CEHENNEMİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR!

Ülkemizde gelir vergisi ödeyenlerin çoğunluğunu ücretliler oluşturmaktadır. Gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin yaklaşık üçte ikisi ücretliler tarafından ödenirken, toplam vergi gelirleri içinde yüzde 70’leriaşan dolaylı vergiler çalışanların vergi yükünü daha da artırmaktadır.

Emekçiler üzerindeki vergi baskısı, özellikle 2004 yılında özel indirim tutarının kalkması, ardından ücretliler lehine olan ayırım ilkesinden vazgeçilerek vergi tarifesinin teke indirilmesi ve çalışanların üçüncü dilimdeki gelir vergisi tarifesine uygulanan vergi oranının yüzde 20’den yüzde 27’ye yükseltilmesi gibi nedenlerle artmıştır.

2006 yılı öncesi ücretlilerin ilk vergi oranı yüzde 15, ücret dışı gelirlerin oranı yüzde 20’den başlarken, ücretliler lehine olan “ayırım ilkesi” düzenlemesi ortadan kaldırılmış, ücret ile ücret dışı gelir sahipleri yüzde 15 oranında eşitlenmiştir. Yani vergi oranı ücretliler dışında olanlar için 5 puan iyileştirilmiştir. Ücretli çalışanları işverenler ile aynı oranlarda ve tarifede vergilendirmek haksız ve adaletsiz bir uygulamadır. Ayrıca yüzde 25 oranı yüzde 27 olarak düzenlenerek, ücretliler daha fazla gelir vergisi ödemek durumunda bırakılmıştır

Verginin ödeme gücüne göre alınmasının bir temel amacı da, insan onuruna yaraşır bir yaşama düzeyini sağlayacak yeterlilikte bir gelirin vergi dışı bırakılmasıdır. Vergi kesintileri nedeniyle emekçilerin Ocak ayında eline geçen net ücreti, ilerleyen aylarda giderek düşmektedir. Asgari ücret almakta olan bekâr bir işçi bile, Aralık ayında bir üst vergi oranından vergi ödemek durumunda kalmaktadır.

Vergi yapısındaki bu çarpıklık nedeniyle, bağıtlanan toplu iş sözleşmesiyle belirlenen ücret zammı anlamını yitirmekte ve ücret artışının çoğu ilerleyen aylarda vergi artışına gitmektedir. Bu uygulamanın kabul edilebilir bir yanı olmadığı gibi vergilendirme ilkelerine de ayıkırı bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Emekçiler üzerindeki vergi yükünün bu şekilde devam etmesi vergi adaletsizliğini giderek artırırken iş barışını da bozucu bir sonuç doğurmaktadır.

DAHA NİTELİKLİ KAMU HİZMETİ İÇİN MALİYE EMEKÇİLERİNİN TALEPLERİ KARŞILANMALIDIR!

2005 yılında kurulan Gelir İdaresi Başkanlığı gelinen süreçte şekilsel değişikliklerden öteye gitmezken, 10 yıllık süreçte ortaya konulan uygulamalar maliye emekçisi kimliğini yok etmeyi başarmıştır. Gelir-Gider, Uzman-Memur, Merkez-Taşra gibi suni ayrıştırmalar maliye emekçileri arasında başta ücret olmak üzere birçok adaletsizliği beraberinde getirmiştir. Başkanlık bünyesinde yapılan kimi pilot uygulamalar teşkilatı yap-boz tahtasına çevirdiği gibi maliye emekçileri arasında istihdam belirsizliği yaratmıştır.

Son zamanlarda kimi illerde hizmet binalarının şehir merkezlerinin dışına taşınması da hizmeti vatandaşın ayağına götüreceğiz yaklaşımı ile tezat oluşturmaktadır.Yine Defterdarlık binasının başka bir yere taşınarak mevcut tarihi binanın da oteller zincirine peşkeş çekilme söylentisi de başka bir rahatsızlık veren durum olup başta sendikamız BES olmak üzere örgütlü örgütsüz tüm Defterdarlık çalışanlarının, meslek odalarının ve mükelleflerin karşı çıktığı ve TBMM düzeyinde de soru önergeleriyle takipçisi olduğu, benzerlerinde olduğu gibi peşkeşe karşı duracağı bir durum olacaktır.

Gelir idaresi maliye emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı bir yaklaşımla yeniden yapılandırılmalı ve bağımsız olmalıdır. Genelde Maliye Bakanlığı, özelde Gelir İdaresi Başkanlığı köklü bir vergi reformu ile birlikte yeniden yapılandırılmalıdır.

Öncelikle tüm maliye emekçilerini kapsayan Gelir Uzmanlığı sınavı açılmalı, aynı işi yapan maliye emekçileri ile uzman kadroları arasındaki ücret farklılıkları ortadan kaldırılmalıdır. Görevde yükselme sınavları adil olmalı mülakat uygulamasına son verilmelidir. Her türlü ek ödeme emekli aylığına esas kazanca ilave edilerek emeklilik önünde engel olmaktan çıkartılmalıdır.

ADİL BİR VERGİ SİSTEMİ İÇİN:

•          Konfederasyonumuzca hesaplanan açlık sınırı rakamları vergiden muaf tutulmalı, yoksulluk sınırı rakamı en alt vergi diliminden vergilenmelidir.

•          Temel tüketim harcamaları ve temel hizmet alımlarından alınan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.

•          Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalı, sigortasız işçi çalıştırılmasına karşı etkin önlemler alınmalıdır.

•          Servet vergisi konulmalıdır.

•          Sermaye kesimlerinin vergi prim ve faiz borçlarını silen ve sık sık çıkarılan aflara son verilmelidir.

•          Toplanan vergiler savaşa sermayeye değil halkın yararına kamu hizmetlerinde kullanılmalıdır.

•          Bağımsız bir gelir idaresi oluşturularak maliye emekçilerinin söz ve karar sahibi olacağı bir işleyiş yaratılmalı, kamu harcamalarının denetimine etkinlik kazandıracak bir düzenleme bir an önce uygulamaya geçirilmelidir.

•          Günümüzde hiçbir anlamı kalmayan ‘Vergi Haftası’ kutlamaları iptal edilmeli, adil bir vergi sistemi için vergi reformu hayata geçirilmeli, Maliye emekçilerinin talepleri karşılanmalıdır. kha

Önceki ve Sonraki Haberler