'Çözüm süreci çok önemlidir ama...'

'Çözüm süreci çok önemlidir ama...'

Arınç: 'Çözüm süreci çok önemlidir ama bu hiçbir zaman Türkiye'de insanımızının sokağa çıkarken korku endişe duyması için yeterli bir sebep değildir' dedi.

'Çözüm süreci çok önemlidir ama...'

Arınç: 'Çözüm süreci çok önemlidir ama bu hiçbir zaman Türkiye'de insanımızının sokağa çıkarken korku endişe duyması için yeterli bir sebep değildir' dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecine ilişkin, "Türkiye'de can ve mal güvenliği olmayacaksa ister çözüm süreci olsun ister başka birşey olsun hiçbirşeyi tartışmayız" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, gazetecilerin sorularını cevapladı. Çözüm sürecine ilişkin bir soruya Arınç, "Sayın Başbakanımızın bugün itibarıyla neredeyse iki ayı doldu, iki aydan bu yana Sayın Başbakanımız çözüm süreciyle kamu düzenini birbirinin karşıtı olmadığını yani çözüm süreci olacaksa bir şeklide bunlara müsamaha gösterilmesi gerektiğine ilişkin yanlış bir kanaatini düzeltmeye çalışıyor. Çözüm süreci farklı birşey. Türkiye'de asayişi ihlal eden veya terör olaylarına düşünen, şiddet olaylarının yaygınlaşma istikameti göstere hiçbir olaya müsaade edilmemesi, kamu düzeninin mutlak anlamda sağlanması ayrı bir konudur. Şüphesiz toplumsal olaylar, gösteri ve toplantı yürüyüşleri yapılabilir, kanun nasıl el verdiyse o konuda en geniş anlayışı temsil ediyoruz ama 6-7 Ekim olaylarında rastladığımız gibi cana ve mala bilerek ve isteyerek kasteden ve pek çok insanımızın ölümüne yol açan olaylar tamamen terör ve şiddet olaylarıdır. Bunların azına da çoğuna da tahammülümüz yoktur. Dolayısıyla Türkiye'de çözüm sürecinin de başka şeylerin de herşeyin önünde beliren şey insanımızın huzur ve güvenlik içinde yaşaması, asayişi bozacak hiçbir olaya, terör ve şiddet olayına izin ve imkan verilmemesidir. Başbakanımız her defasında söylüyor ve mitingde de açıkça ifade ediyor.

Çözüm süreci var diyerek bunları meşru, haklı göstermeye çalışan hiçkimseyi dinlemeyiz, samimi bulmayız. Bu ne HDP ne de bir başkası için geçerlidir ama hepimizin anlaması gereken şudur, Türkiye'de can ve mal güvenliği olmayacaksa ister çözüm süreci olsun ister başka birşey olsun hiçbirşeyi tartışmayız. Dolayısıyla bunun içine ne dahil diye sormayın herşey dahil. Çözüm süreci çok önemlidir, hükümemizi bunun için iki yıldan bu yana aklıyla, mantığıyla bir yol haritası için çalışmaktadır ama bu hiçbir zaman Türkiye'de insanımızının sokağa çıkarken korku endişe duyması için yeterli bir sebep değildir. O iş başka bir iş ama kamu düzeninde insanların mutlu yaşaması ayrı bir iş. Gencecik insanlarımızın şehit edilmesi, insanların sokağa korkuyla çıkması bunların hiçbirisini tartışamayız. Çözüm süreci ayrı bir konudur, siyasi bir konudur. Onu mümkün olduğu kadar kanunları yasal çerçeveye oturtarak götürmeye çalışıyor ama bunun karşılığı olarak bu işlerin yapılmasını hiçbir zaman anlayışla karşılayamayız. Tek maddemiz odur, kamu düzeninin teessüs edilecek ondan sonra da çözüm sürecinde adımlar daha süratle atılacaktır, Sayın Başbakanımızın sözlerini ayrıca yorumlamaya gerek yok" karşılığını verdi.

PEŞMERGELERİN GEÇİŞİ

Arınç, peşmergelerin geçişi ile ilgili olarak, "Suriye'deki olaylar her zaman yakın gündemimizde ama geçtiğimiz günlerde ben ve arkadaşlarım bu konuda yapılabilecekleri söyledik. Kobani'de yaşanan olaylara kayıtsız kalamayız. IşİD'in orada yaşanan insanları yurtlarından etmesini, onların canlarına, mallarına zarar vermesini arzu etmeyiz. Türkiye, Kobani'den kaçan, can kaygısı taşıyan 200 bin civarında insana da kuacağını açmıştır Hangi dini inançtan, mezhepten olduğuna bakmadanEzidiler de dahil olmak IŞİD'in zulmüne uğrayan herkese kapılarını açmıştır. Bunun dışında silahlı kuvvetlerimizle ve güçlerimizle Kobani'ye girmek ne bizim düşüncemizin içindedir ne de orada yaşayanyarın düşüncesidir.

Oradaki hükümet, basın toplantı ve açıklamalarında bizden silahlı asker istemediklerini sadece silahlı insanların geçişine izin verilmesini verilmesini istediklerini bilyoruz. PYD'in başkanından Peşmergenin bakanından başka türlü duyabilirsiniz. gelse gelse 150 kişi gelse yeter demişlerdi. Başka şeylerde olmuştur. Amerika'nın attığı silahlar bir şeklinde Işidin eline de geçmiştir, ortalık biraz daha karışmıştır. Bizim Kobani'ye müdahale konusunda söylediğimiz şeyler var, Suriye'ye müdahale konusunda söylediğimiz bir tek şey var Suriye'nin içindeki muhalif güçler bu konuda çalışma yapabilir. İster Özgür Suriye Ordusu, ister Suriye'nin kendi yerli halkından bir muhalif grup. Zaten Suriyenin içinde olan meseleye kendiliğinden müdahale edebilir ama PYD'nin başındakiler buna da mesafeli yaklaşıyorlar veya Kuzey Irak'ta bölgesel yönetimin peşmerge güçleri denilen silahlı güçleri buraya müdahale etmek istiyor, böyle bir davet almışlarsa, bunun Türkiye üzerinde yapılması mümkün olacaksa o zaman biz elimizdeki hukuki imkanlara bakarız, nitekim baktık da. Kuzey Irak'taki bölgesel yöntemle Türkiye'nin ilişkileri iyidir. Karşılıklı anlayışa dayanmaktadır. Bu anlayış aynı zamanda terörle mücadele de ortak bir anlayışı ifade ediyor. Dolayısıyla, elindeki silahlı güçlerin Kobani'ye gitmesi gerekiyorsa böyle bir talep olmuşsa bu peşmerge güçlerinin sıfatı, hukuki konumu nedir? Bunu geçtiğimiz günlerde Irak anayasasını belli bir maddesi bölgesel bölgelerin askeri güçlerinin Irak merkezi yönetiminin de askeri gücü sayılacağı hatta bunların özlük hakları bakımından Irak Merkezi Hükümetinden maaş ve destek almaları anayasa emrindedir" dedi.

Arınç, açıklamasını şöylü sürdürdü: "Peşmerge denilen güçler Irak Kuzeyinde bölgesel yönetimin silahlı güçleridir, ama bunlar Merkezi hükümetinin anayasasında Irak Merkezi hükümetinin de yasal güvenlik güçleri konumundadır. Bizim hem Irak merkezi hükümetiyle hem de Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimle ilişkilerimiz bulunduğuna göre, 2 Ekim'deki Başbakanlık tezkeresi 300 e yakın oyla kabul edildiğine göre o zaman tezkere bize bu gücü veriyor mu diye bakacağız. Tezkerenin son bölümünde de yabancı ülkelerin askeri güçlerini hükümetimiz tarafından belirlenecek usul ve esaslarla bir miktar Türkiye'den bulundurulabileceği de karar altına alınmıştır. Meclisin verdiği yetkiyi bu şekilde sınırlı olarak usul ve esaslarını Türk hükümetinin belirlemesi suretiyle kullanılması mümkündür. Böyle bir yetkimiz var, bu yetkimizi kullanabilir bu yetkinin ne zaman nasıl kullanılacağını size bir senaryo anlatır gibi söylemem. Bu, mutlaka talep halinde Türkiye hükümetinin de kabul etmesi halinde uygulanabilecek bir yöntemdir, hukuki dayanağı vardır. Meclisimizden verilen yetki bunu kapsamaktadır."

''ÇÖZÜM SÜRECİNE MECBUR VE MAHKUM DEĞİLİZ''

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm süreci ve çözüm sürecine ilişkin yol haritasına ilişkin, "Artık çözüm sürecinin bu aralar hiç ağzımıza almamak gibi bir ihtiyatımız olabilir. Çözüm sürecine mecbur ve mahkum değiliz" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Türkiye'nin her tarafından anında mücadele edecek acil durum koordinasyon merkezinin kurulduğunu hatırlatarak, "Bunu bu sefer kurumsal nitelik kazandırdık, genelgeyle acil durumlarda koordinasyonu teşkil etmek üzere Başbakanlıkta birim oluşturduk. Acil duruma neden olan gelişme ortadan kalkınca sona erecek. Başbakanlık Müsteşarlığına gerekli bilgi akışını da sağlayacaktır. Bu koordinasyon merkezini yarından itibaren Sayın Başbakanımızı görevlendirmiş olacak. Olayın takip edilmesi neticesinde yönlendirildiği ortaya çıkmıştır. Yaygın şekildeki söylentilerin olayların büyümesine yol açtığını düşünürsek kamuoyunun acilen bilgilendirildiği ortamda bunların olumsuz etkilerinin sıfırlandığını düşünebiliriz" diye konuştu.

Arınç, PKK'nın Silopi'de özel bir madene giden amonyum nitrat yüklü kamyonu kaçırmasına ilişkin, "bu olay profesyonel şekilde hazırlanmıştır. Maalesef tespit edebildiğimiz kadarıyla burada patlayıcı madde kullanılmaktadır. 3 araçtan bir tanesi terör örgütü mensupları tarafından el konulmuştur. Cudi Dağı istikametine tarafına doğru götürülmüştür. Olayın öğrenilmesine müteakip öğlen saatlerinde bölgeye insansız keşif uçakları ayrıca da taarruz helikopterleri keşif ve gözetleme faaliyetlerine başlamışlardır. Arama çalışmalarına başlamıştır. Biz, ancak patlayıcı madde oradan kaçırıldıktan sonra olaydan haberdar edilmiş durumdayız. Bu kadar güçlü bir aramayla, insansız hava aracı ve taarruz helikopterleriyle daha varmadan yakalanacaklarını ümit ediyoruz. Çalışmalarımız aralıksız olarak devam etmektedir. Patlayıcı madde miktarı 400 kilogram civarında. Nakledilen patlayıcı miktarı bunun üç mislidir. O yakınlarda Jandarmamızın veya güvenlik güçlerimizin bulunması mümkün olsaydı, böyle bir olayın meydana gelmesi söz konusu olmayacaktı ama en kısa süre içinde yakalanacaklarını, patlayıcıların imha edileceğini veya elde edileceğini söyleyebilirim" dedi.

İMRALI GÖRÜŞMELERİ

Arınç, açıklaması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. İmralı görüşmelerine ilişkin bir soru üzerine Arınç, "Çözüm süreci bizim açımızdan devam ediyor ama birileri çözüm süreci devam ediyor diye bizden bu şiddet olaylarına karşı bir yumuşaklık beklemesin. Biz, siyasi bir kuruluşuz, hükümetiz, her şeyimizi yasalar içinde yapmalıyız aynı zamanda bir hukuk devletiyiz. Birtakım siyasiler, İmralı'ya gidenler, Kandil'le yakın ilişkisi bulunanlar Türkiye'de yaşanan olayları görmezden geliyor, milletin acısını duymazdan geliyorlar. Hala geçmiş olsun, başsağlığı dileklerinde bulunduklarını da duymadık. Aksine hükümeti birtakım tedbirler alma anlamında da suçlayabiliyorlar. Şimdi o insanlar Türkiye'de bu olaylar yaşanmamış gibi sekretarya kurulacak içinde ben olacağım, o da olacak, bu da olacak. Bir başkanı kalkıyor, 'Öcalan baş müzakerecidir 'diyor. Bu olayların yaşandığı Türkiye'de, kamu hassasiyetlerin yoğun olduğu bir ülkede polisimizin, uzman çavuşumuzun kanı hala yerdeyken çözüm süreci bahanesiyle bunların hiçbirisinin görmeyin siz bize sekretaryadan bahsedin dersen o adamın yüzüne bakmayız. Bu, basit bir şey değil. Evet çözüm süreci ama bunun bir ciddiyeti yok. Çözüm süreci akılla, mantıkla, hukukla devam ediyor. Kamu düzeninin olmadığı veya olmayacağı, 'Biz ne yaparsak yapalım siz bizi görmezden gelin, yerde akan kanlara bakmayın, yol kesmelere bakmayın', siz sekretaryayı 5 kişi yerine 6 kişi yapın. Onun da başmüzakereci diye ilan edin, öyle bir şey olabilir mi? Biz nerenin hükümetiyiz biz TC hükümetiyiz. Milletin vermediği bir kanaati biz nasıl paylaşabiliriz? Bugüne kadar çözüm sürecinden yana olduğumuzu en çok biz konuştuk.

Öbürlerinin böyle bir niyeti bile yoktu. Şimdi bizden hala davranışı bu kadar olaylar karşısında bile beklemeyi ben zul addederim. Biz, Meclisimizin son verdiği yetkiyle yani terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmesinin sağlanması ile ilgili Temmuz ayında çıkardığımız kanuna harfiyen uyacağız bir. Bu kanun uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Resmi Gazete'de yayınlandı, bu çalışmalar yapılacak , bunda bir tereddüt yok peki o zaman şunu yapın bunu yapın. Bunun yapılmasının karşılığının olduğunu da herkesin bilmesi lazım. Kim ne adımı atacaksa o adımı attıktan sonra bunlar konuşulabilir. Bunların hepsinin gerekli temasları yapılıyor. Hiçkimse çözüm süreci bitti mi endişesine katılmasın. Biz bunun için örgütün verdiği tariflere falan çoğu zaman bakmıyoruz. Biz, hükümetiz biz öyle aba altından sopa göstermeyi tehdit etmeyi falan çok sevmeyiz. Bu işin biteceği zamanı da milletimize söyler ve bitiririz" diye konuştu.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm süreci ve çözüm sürecine ilişkin yol haritasının sorulması üzerine Arınç, "Artık çözüm sürecinin bu aralar hiç ağzımıza almamak gibi bir ihtiyatımız olabilir. Çözüm sürecine mecbur ve mahkum değiliz. Evet bunu Türkiye'nin geleceği için çok önemli görüyoruz. 30-40 yıldır devam eden terörün sona erdirilmesi Türkiye'nin hayati meselesidir ama bu sadece bizim için böyle bir şey değil ki, bu Türkiye için gerekli olan birşey. Şiddetten ve terörden zarar gören bölge halkımız için değil Türkiye için gerekli olan birşeydir. Örgütün artık bitmesi, bitirilmesi konusunda örgütün liderinin söyledikleri de önemli şeyler. Biz, bu işi bitirmek istiyoruz dedik, siyasetle parlamentoyla bitecek gerektiğinde, Buna ilişkin çalışmalarımızı parlamentonun bilgisi olmadan yapmayacağımızı söyledik ama çözüm sürecini sanki sadece biz istiyormuşuz gibi ve biz buna mecburmuşuz gibi herkes her söylediği yapar Türkiye'ye zarar verirse bu böyle değil. Eğer çözüm süreci başarısızlığa uğrarsa herkes bunun altında herkes kalır. Adadaki şahıstan başlayınız siyasi uzantılarına kadar terörle doğrudan veya dolaylı ilişkisi olan herkesle beraber halkımız da bundan zarar görür, o yüzden çok ince götürmeye gayret gösteriyoruz. Çok nezaketli, hassas davranıyoruz. Bazı olaylar karşısında duygusal tepki hemen vermiyoruz ama bizim gösterdiğimiz itina kadar bu işin içinde söz sahibiyim diyenlerin de 'vicdanlı, ahlaklı olması, doğru konuşması' lazım. Türkiye'nin bütünlüğüne bizden daha çok onların dikkat etmesi lazım. onlar her önüne geleni söyleyecek, her eline geçeni yapacak biz de 'çözüm süreci devam edecek' diyeceğiz. Bu komediye dönüşür. Böyle birşey düşünmüyoruz. Evet çözüm sürecinde ısrar ve sabırla hareket etmeye devam edeceğiz. Bitiren taraf biz olmayacağız ama her elini kaldıran çözüm süreci ne olacak derse kusura bakmayın, bunları konuşacak zamanımız yok. Herkes alacağı dersi almıştır. Yol haritası planlamaydı, bunları bu çözüm süreci içinde etkili olan unsurlarla götürmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. 

Önceki ve Sonraki Haberler