Davutoğlu: 'O metin açık bir silah bırakma çağrısı'

Davutoğlu: 'O metin açık bir silah bırakma çağrısı'

İç güvenlik paketinin askıya alınmasının söz konusu olmadığını kaydeden Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm süreciyle ilgili yapılan ortak açıklamanın açık bir biçimde 'silah bırakma çağrısı' olduğunu ifade etti.

Davutoğlu: 'O metin açık bir silah bırakma çağrısı'

İç güvenlik paketinin askıya alınmasının söz konusu olmadığını kaydeden Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm süreciyle ilgili yapılan ortak açıklamanın açık bir biçimde ’silah bırakma çağrısı’ olduğunu ifade etti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ATV ve AHaber ortak yayında gündemi değerlendirdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecine ilişkin mutabakata varılan metnin son derece açık olduğunu belirterek, “Bu açıklamaların özünü teşkil eden hususa dikkat çekmek isterim: Bu silah bırakma çağrısıdır. Öyle olmamış olsa çözüm sürecinde atılan bu adımların muhtevası boşaltılmış olur” dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'la bir araya gelen HDP heyetinden Sırrı Süreyya Önder'in okuduğu 10 maddelik bildiriye ilişkin, "Şiddeti ve silahlı mücadeleyi tamamıyla reddeden ve demokratik siyasetin önünü açan bir açıklama. Bizim beklentimiz kongrenin bir an evvel toplanması ve silahların bırakılması" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, A Haber televizyonunda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çözüm sürecinin belli bir mekanizmayla işlediğini belirterek, çözüm süreci mekanizmalarıyla durumu değerlendirdiklerini, açıklanan 10 maddenin tartışılmasında rahatsız eden bir hususun olmadığını ifade etti. Silahların hemen bırakılması gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, "30-35 yıllık terörle mücadele, ortaya çıkan problemleri çözme anlamında değil, geldiğimiz en ileri aşamadır. Öyle bir yerdeyiz ki bugün nehir daha hızlı akıyor. Artık bir an önce karşı menzile ulaşmak lazım. Karşıya ulaşmanın en önemli araçlarından biri her şeyi tartışmak. Şiddet ve şiddet unsuru olacak şekilde silahlı bir yöntemi kullanmamak. O açıklama bizim açımızdan kabul edilebilir, önemli bir açıklamadır. Çünkü, şiddeti ve silahlı mücadeleyi tamamıyla reddeden ve demokratik siyasetin önünü açan bir açıklama. Bizim beklentimiz kongrenin bir an evvel toplanması ve silahların bırakılması" diye konuştu.

Açıklanan 10 maddenin mutabakata varılan metin olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Mutabakata varılan metin okunan metin. Bizim de çözüm süreci kuralları içinde tartışılarak önümüzden geçmiş bir metindir. Çözüm süreci kurulundaki arkadaşlarımızla değerlendireceğiz. İzleme Komitesi gibi değil, akil insanlar heyetinden daha küçük bir grubun silahsızlanma çağrısı dahil olmak üzere, takip edebilecekleri mekanizma düşünülebilir. Esas itibarıyla akil insanlar heyetinin zaten onların böyle bir misyonu var. Akil insanlar heyeti, beyan ettikleri fikirleri, bu çerçevede atılacak adımları onlarla istişare ederek oluşturacağız. Bunları şimdiden zikretmek mümkün değil. Bunlar konuşularak nihai noktaya geleceğimiz hususlar. Biz bu konuda önemli olan Türkiye'de şiddetin sona erdiği ortamın olması. Seçimlere gidiyoruz. İstiyoruz ki seçimlere hep beraber hiç kimse birbirine olumsuzluk göstermesin, halka şu veya bu oyu kullanın diye baskı yapmasın. Seçime giderken bu noktaya gelinmiş olması, her şeyin tartışılabileceği bir ortamın oluşması büyük bir kazanç. Bazı demeç, bazı açıklamalarla özüm sürecini provoke edebilirsin. Herkese çağrıda bulunmak istiyorum. Açıklama yapıldı Sayın Demirtaş'ın açıklamalarıyla oradaki açıklamaların içi boşaltılmak istendi. MHP her an vatanı bölüyoruz gibi bir iddia. Kim nereyi bölüyor?" diye sordu.

Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti: "Yıllardır bu iddiada bulunuyorsunuz. Türkiye daha fazla birleşiyor. MHP'nin dili de şüpheden tehdit, tehditten çatışma ortamı oluşturuyor. Kimse artık şehit cenazesi görmek istemiyor. Biz bu toprakların öz çocuklarıyız hepimiz. HDP'liler de MHP'liler de negatif olduğunda işbirliği yapıyorlar, gelin pozitif olduğunda yapın. Bir taraftan da HDP ve MHP'yi Meclis'te yan yana gördüğümde mutlu oluyorum. Konuşun paylaşın bundan kimseye zarar olmaz. Olumlu süreçte de işbirliği yapın. 10 madde üzerinde, son yüzyılın bölünme deklerasyonuymuş Sayın Bahçeli'nin açıklaması. Nereden çıkarıyorsunuz aksine biz son yüzyılın yaralarını sarıyoruz. Bu, önemli demokratik siyaset açısından önemli. Hem bunu yapamayacak konjonktürdesiniz. Biz her yerde varız. Seçim mitinglerinin sürecini Hakkari'de başlatmayı planlıyorum. Seçim kampanyasının ilkini Hakkari'de planlıyoruz. Biz bu toprakların her yerinde konuşuruz. Sonu bedeli ne olursa olsun. Ankara'da oturmak, oradan bu süreçleri, bizi itham ederek konuşmak kolay. Öyle bir ortam olsun ki HDP'de her yerde siyaset yapsın. Biz bu toprakları bütünleştiriyoruz. Bırakın bu kardeşlik atmosferi devam etsin. Bülent Bey öyle bir mutabakat anlamında değildir gibi bir ifade kullanmamış. Yeter ki bunlar konuşulsun. silahlar, molotoflar yerine bunlar konuşulsun."

Çözüm süreci konusundaki İzleme Komitesi'nde yer alacak isimler konusunda netlik olmadığını anlatan Davutoğlu, "İlgili bütün kesimlerle konuşur sonuca varırız. Geçen sefer olduğu gibi silahları bırakacağız diyerek Türkiye'yi terk etmemeleri gibi bir durum olsun istemiyoruz" dedi.

Davutoğlu, ağır hasta mahkumların tahliye edilmesine ilişkin, "Bu, insani bir durumdur. Denetimli serbestlik veya diğer yöntemler buna olumlu bakıyoruz. Bazı hastalarla ilgili adımlar da atıldı. Türkiye bir hukuk devleti. Bunlarla ilgili gerekli adımlar atılır. Bu ağır hasta tanımını doğru konması ile ilgili bir husus. Buna doktorlar karar verecek. Belli sağlık gerekçeleri nedeniyle, bu ağır hasta tabirinin içini dolduracak olan doktorlardır. Onun bir süreci var prensip olarak olumlu bakıyoruz" diye konuştu.

Şu anda Türkiye'de hapishane koşullarının tümünde ciddi iyileşmelerin sağlandığını ve bunlardan Öcalan'ın istifade ettiğini anlatan Davutoğlu, "İnsani ve hukuki boyutlarda ne gerekiyorsa onlardan istifade edebilir" dedi.

"BAHÇELİ HAYAL ALEMİNDE YAŞIYOR"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Öcalan'ın serbest bırakılmasına 'evet' dendiği yönündeki açıklamalarını değerlendiren Davutoğlu, "Sayın Bahçeli kendi hayal aleminde yaşıyor. Özellikle Sayın Bahçeli'ye çağrıda bulunuyorum. Hiçbir şeyi kaybetmezsiniz. Eğer bunu engellerseniz bunu sabote etmeye kalkarsanız, yarın şehit cenazeleri ortaya çıkarsa vebali sizin üzerinizedir. Biz, bir tek gencimizin kanı dökülmesin diye sarf ediyoruz. Bu açıklamanın itibarını düşünmeye çalışıyor. Silahlı bir mücadele yürütürse Türkiye, memnun mu olacak? Artık biraz basiret, akıl, insan demeliyiz. Bu açıklamaya karşı çıkmak şu demek, taraflar silahları bırakmasın. Bu isteniyor. Kılıçdaroğlu'nun da sahiplenmesi lazım. Bu mesele milletin meselesidir. 20-30 sene önce İzmir'de, Batman'da bebekler doğdu. Bu toprağın çocuğu olan o bebekleri dağlarda büyüdükçe karşıt hale getirdiler. Eminim, Sayın Bahçeli, Kılıçdaroğlu, Demirtaş halka giderlerse çözüm sürecini sahiplenmek onlara kazandırır, kaybettirmez. Çağrı oldu, Nevruz'da gereğini bekliyoruz. (Öcalan'ın Nevruz'da görüntülü çağrı yapacağı iddiaları) Görüntülü olacağı, bunlar afaki" şeklinde konuştu.

Gazeteciler ve sivil toplum kuruluşlarının İmralı'ya gideceği iddialarına ilişkin, "Bizi şu anki planlamamız içinde bu adımlar yok. Silahları terk ve demokratik siyaset. Demokratik siyaset içinde her şey konuşulabilir. Biz hukuk devletiyiz. Hukuk devleti sınırları zorlanamaz. Çatışmacı bir dil ile taraflar, Türk, Kürt, Sünni, Alevi kim olursa olsun Türkiye'nin birliğini bozacak şekilde karşıtlık içine sokulamaz. Gazeteciler ve STK'lar Akil İnsanlar Heyeti içinde var çok güzel bir kompozisyon oluşturuyor. Geçmişte MHP'ye yakın çizgide durmuş olan da var, geçmişi CHP'li olan da var. Değişik siyasi kesimlerden gelen insanlar ve hepsi gerçekten saygın isimler. Ben 11 saat kendilerini dinledim. Böyle bir kotamız varsa bunu genişletebiliriz, başka isimler katılabilir. Platformu genişletebiliriz ama emin adımlarla Türkiye'de yeni bir dönemi açmak lazım. Gün olumlu bakma günü. Burada güzel bir gelişme yaşandı ama bakan göz de önemli" diye konuştu.

"HEP BERABER ÇAĞDAŞ BİR ANAYASA YAZALIM"

Önemli olanın silahları bırakma çağrısının yapılması olduğunu anlatan Davutoğlu, "Bu güçlü bir mesajdır. İnsani boyutu olan her konuyu konuşuruz. Bazı konular var ki 10 madde içinde yeni anayasayı ilgilendiren konulardır. '7 Haziran'da yeni anayasayı birlikte yazacağız' diye söz verelim. Şimdi gelin bütün partiler birbirine taahhütte bulunsun. Bunun içinde MHP'nin kaygısı, HDP'nin özlemi olsun. Başörtülünün, başı açıkların da hakları olsun. Yeni bir Türkiye'yi birlikte inşa ederiz. Hep beraber yazalım bunu. Hep beraber çağdaş bir anayasa yazalım. 28 Şubat'ın getirdiği zihniyetle anayasa yazılmasın. Şah Fırat operasyonu yaparsanız, birisi çıkar bir parti adına açıklama yapar, Genelkurmay Başkanımıza hakaret eder bu da MHP'den çıkan bir ses. Nihayet bir ülkenin hesap veren makamı siyasettir. O direktifi Şah Fırat operasyonunun direktifini yazılı olarak ben verdim. Genelkurmay Başkanımız başarılı bir şekilde uyguladı. Direktif benden çıktı, hesabını ben verecektim. Secime gidiyoruz. halktan onay kim alıyorsa alsın" dedi.

İç Güvenlik Paketi'nde müzakereye gidileceği iddialarını cevaplayan Davutoğlu, "Tam bundan bir hafta sonra 15 Ekim'de ben İçişleri Bakanlığı'na gittim. İlgili yetkilileri topladım ve bana buna izahını verin dedim. Hangi hukuki düzenleme eksikse yapacağız ama ben bir daha bizim sokaklarımızda bu tabloları görmek istemiyorum. Bana getirin, ne eksikse. Getirdiler, talimatlarımı verdim. Hiçbir düzenleme evrensel demokratik standartlara aykırı olmayacak. Bu konuda herkesin düşüncelerini bekliyoruz dedim. Tekrar tekrar bunu vurguladık. 6-7 Ekim olaylarının görüntüleri tazeydi. Herkes eteğindeki taşı döksün dedim, gelin beraber yapalım dedim. TBMM Genel Kurulu'na indiğinde kıyameti koparmaya kalktılar. Şiddet uygulayacağınıza, kanaatlerinizi söylesin yapmaya hazırız dedim. Bir kere erteledik, bir daha erteledik. Tartışmalı bazen de görmek istemediğimiz manzaralarla yaşananlar yaşandı. Hafta sonu temayül yoklamalarımız var. Cumartesi pazar düşünün dedik, şu ana kadar bize gelmiş bir şey yok. Mesele biliyor ki bu maddeler Avrupa Birliği normlarına aykırı maddeler değil. Bana desinler ki şu madde evrensel hukuka aykırı. Şu maddeye şunu ekleyelim ama yok böyle bir madde" şeklinde konuştu.

"POLİSİN GÖZALTI SÜRESİ 48 SAAT DEĞİL"

Polisin gözaltı süresinin 48 saat olmadığına dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, "Şu anda bizim polisimizin bir saat dahi gözaltı yetkisi yok. Molotof kokteyli atıyor Batman'da yakalıyor polis götürüyor, savcılığa sevk ediyor. Objektif delilin var mı diyor yok, o zaman tutuksuz yargılama. O kişi gidiyor bu sefer tekrar olaya karışıyor. Bu sefer güçlenmiş bir şekilde geliyor ben bunu yaptım hiçbir şey olmadı diyor. Polise 24 saat gözaltı yetkisi verdik, sonra da 24 saat ek olarak savcıya verdik. İngiltere'de molotof kokteyli kullanan 12-13 yıla kadar ceza yer" ifadelerine yer verdi.

"PAKETİN ASKIYA ALINMASI SÖZ KONUSU DEĞİL"

Davutoğlu, İç Güvenlik Paketi'nin bu haliyle kabulünün çözüm sürecini sekteye uğratacağı iddialarına ilişkin, "Tersine. Aslında HDP'nin bundan memnun olması lazım. Çözüm sürecinde samimiyiz. Karşıt gruplar birbirine girse, burada kimsenin bizim irademizden tereddüt etmemesi lazım. Bir teklif gelirse makul teklifle kabul ederiz. Kimden gelirse gelsin, MHP, HDP getirsin. o maddelerde bir şey diyecek ki dünyanın hiçbir yerinde yok bir tek Türkiye'de var. Bir tek madde ile ilgili bunu söylesinler. Paketin askıya alınması söz konusu değil. İçtüzük kuralları gereği paket öyle veya böyle yeniden değerlendirilir. Bu yasama döneminde bu paketin geçmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. Bu bizi doğrudan ilgilendiren bir husus değil. Biz kendi yapmamazı gerekenlere bakarız. Gitmekte olduğumuz süreci önemseriz. Nasıl tartışmalar yaşandığını biz biliyoruz. Bu açıklamayla birlikte yeni bir dönem başladı. Gereğini yapacağını herkesin biliyorum. HDP milletvekilleri ile daha sonra yorum yapan Demirtaş'ın açıklamaları. Bunu çözmeleri lazım. İkircikli dille bu süreç zor yürür. Demirtaş'ın bütün bu yaşananlardan alması gereken tecrübe bu. 6-7 Ekim olayları olmasaydı bugün geldiğimiz noktaya Kasım'da gelmiştik. Demirtaş Cumartesi günü yapılan açıklamayı provoke etmemeli. Kimse provoke etmemeli. Herkesin tuzu var. Demirtaş bu açıklamanın içini boşaltacak bir şey söylerse kendisine yazık olur" dedi.

"Önemli olan neticenin alınması" diyen Davutoğlu, "Kobani konusunda ben de defaatlerce mesaj verdim. Türkiye olmasaydı, 197 bin kişi 3 gün içinde geldi ya onlar DEAŞ'ın insafına terk edilmiş olurdu. Bu pozitif gündem üzerine söylem inşa etmek lazım. Şüphe uyandıracak bir açıklama yapayım derse birileri o zaman yanlış bir çizgiye girilir" şeklinde konuştu.

Teknik detayların çözüm kurullarında konuşulacağına dikkati çeken Davutoğlu, "Silahın orada veya burada bir gün kullanım düşüncesiyle barındırılmamasıdır. Her şeyi açıkyüreklilikle konuşur, tartışırız" dedi.

"(İSTİFA İDDİALARI) SAYIN BABACAN DA BİZ DE GÜLDÜK"

Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın istifa ettiği iddialarını değerlendiren Davutoğlu, "Söz konusu değil. Bu haberlerin ortaya atıldığı gün Sayın Babacan son derece farklı bir konu için resmi konuta gelmişti. Merkez Bankası faizlerle ilgili değil. Ben çağırdım hemen birtakım yerler, ben bunu spekülatörler olarak görüyorum. Kurda yükselme ya da inmeden menfaati olacağı bazı çevreler. Sayın Babacan da biz de güldük. Sayın Erdem Başçı ile de görüştük. Tamamıyla tıbbi bir husus. Erdem Başçı da önce Merkez Bankası Başkan Yardımcısı sonra vekili olarak uzun süre bu görevi yürütmüştür. Söylentisi böyle bir şey söz konusu değil" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Merkez Bankası'nın faiz indiriminde izlediği politikaya karşı yaptığı eleştirileri değerlendiren Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımız ekonomi dahil her konuda kanaat beyan eder. Kamuoyu ile bunları paylaşır. Benim faizlerle ilgili tutumumu ifade ettim. Sayın Erdem Başçı beni ziyaret ettiğinde de söyledim. Geçen senenin bu aylarını, bu saatlerini düşünün. Birileri diyor ki Mart ayında bu hükümet gidecek diye kumpas kuran paralel çete var. Ne tür tuzaklarla karşı karşıya olduğumuzu herkes hatırlar. AK Parti dimdik durdu. Arkasından kongremizi yaptık. Ben ağır sorumluluğu omuzlarıma aldım. Bunun ekim-kasım ayından bu yana göreceli bir şekilde düşmesi yönünde. Dışarıda spekülasyon yapanlara söylüyorum. Sanki Türkiye'de Merkez Bankası bağımsızlığını kaybetmiş gibi. Özellikle Türkiye'nin yatırımlar için cazip bir ülke olma dilini korumak, enflasyonla mücadelede büyümeyle çelişmesi gereken bir husus değil. Büyümeyi artırmamız lazım. Bunlarla bunu sağlamaya çalıştık. Sayın Babacan ve Başçı da bu konuda emekleri olmuş insanlar. Şimdi de bu süreçte her türlü konu gündeme getirilebilir. Türkiye'nin istikrar ve güven içinde büyüme hedeflerine ulaşacağına şüphemiz olmasın. Önemli olan faizin düşme trendine girmiş olması. Daha ivmeli şekilde beklentimiz olduğunu ifade ettim. Hiçbir şekilde ne AK Parti'nin bütünlüğünden ne de Türkiye Cumhuriyeti'nin bu kritik ortamda ve küresel ortamda güven ve istikrarından taviz vereceğini kimse düşünmemeli" dedi.

Davutoğlu, Musul harekatına destek verileceği iddialarına ilişkin, "Irak ve Suriye'deki her gelişme bizi ilgilendirir. Güvenliğimizi ilgilendirir. Bizim bu uzun sınırda, her an tetikte olmamızı gerektiren bir konjonktür var. Suriye'de barbar bir terör örgütle Suriye kıskaca alınmış durumda. Irak'ta her an mezhep çatışmasıyla körüklenecek bir çatışma var. Halep'in bir an önce istikrara kavuşması ve Türkiye'ye yeni bir mülteci akınını olmaması önem taşıyor. Irak Kürt Bölgesel Yönetimiyle orada yapılacak çalışmalar, başta Kerkük olmak üzere Türkmenlerin korunması ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bunun şartlarının ne olacağını zamanla göreceğiz. Önemli olan Türkmenlere, Kürtlere, Araplara hepsine elimizden gelen yardımı yaparız. Şu anda da bu yardımı yapıyoruz. Orada Musullular kendilerini kurtaracak potansiyele sahipler. Eğit-donat 2-3 yıl önce yapılmış olsaydı bugün DEAŞ denen örgüt ortaya çıkmazdı" şeklinde konuştu.

Irak ve Suriye bağlamında şartların farklı olduğunu belirten Davutoğlu, "Eğit-donat farklı, yaptığımız ve yapmasını gerekli gördüğümüz bir eylem. Irak'ta muhatabımız olan hükümet var. Muhataplar orada çok net olduğu için orada yapılacak yardımlar net olabiliyor. Irak'taki durum muhatap olma durumundan farklı. Erbil yönetimi bizim için muhataptır. Musul valisi bizim için seçilmiş Musul valisidir. İncirlik'le ilgili müzakerelere ve oluşacak şartlara bağlı" dedi.

"TÜRK ASKERİ GERİ ÇEKİLMEDİ"

Saygı Karakolu'ndaki askerlerin geri çekildiği yönündeki tartışmaları değerlendiren Davutoğlu, "Bizim asker geri çekilmedi. Bizim askerimiz Suriye topraklarımızdaki bir bölgeden başka bir bölgeye nakledildi. Güvenlik şartları uygun olsaydı değişim yapılacaktı. O askerler Türkiye'ye gelecek başka askerler gönderilecekti" diye konuştu.

PARTİDEKİ 3 DÖNEM YASAĞI

3 dönem yasağı konusundaki tartışmalara değinen Davutoğlu, şunları söyledi:

"AK Parti tüm milletvekillerinin tüm, hepsi bana her an konuşabiliriz. Her birisi AK Parti için paha biçilmez kuvvette dava arkadaşıdır. 3 dönem şu demektir, Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan olduğu dönemde bu arkadaşlarımıza güvenmiş. Bu arkadaşlarımız hepimizin güvenini kazanmış arkadaşlar. Parti tüzüğünde bir prensip konmuş başta. Bu da o günkü şartlar altında doğru bir prensip. Bir kan tazelenmesi olsun, bu ilkesel olarak doğru bir tutum. Bu konuda tüzük prensibi var. Bu kuralın kalmasına karar verildi. Ben bu 3 dönem olup, benim de çok takdir ettiğim birçok arkadaşım ile ne zaman isterlerse benimle konuşabilirler. Hepsi bu partinin en ayrılmaz unsurlarıdır. 1 dönem ara verilse bile geri dönecek kadar genç ve dinamiklerdir. Partinin değişik kurullarında, bizimle beraber çalışabilecek, katkıda bulunacak bir dönem olarak görmek lazım. Her zaman beraber olacağımız ifade ettim. Ben ilkesel olarak kabul ettiğim ilkeye istisna getirmem. O uygulandığında herkese uygulamak lazım. Ben arkadaşlarım arasında ayrım gözetmem. Bu tartışmayı geçen sene kaldığı yerden konuşmanın doğru olmadığını konuştuk. Bu arkadaşlarımızın emeği hepimizin emeği gibi aziz. Hiçbir makam kalıcı ve baki değildir, baki olan Rabbimizdir. Biz, bu inançla yola çıktık. Önemli olan kimin nasıl hizmet ettiği. Ben bu arkadaşlarımı da büyük bir güven duyuyorum."

"HDP'DEN TEK İSTEDİĞİM, SEÇİM SONRASINDA SEÇİMİ TARTIŞMA KONUSU YAPMAYIN"

"Eğer bir anamuhalefet partisi lideri kendisi için ulaşabileceği hedef olarak yüzde 35'i seçmişse o gün istifa etmeli" diyen Davutoğlu, "Benim ağzımda yüzde 35 değil de yüzde 45 geçse bile kendimi silkelerim. Yüzde bile demem doğru değil. Ben ağzımdan yüzde 45 geçse bile ben kendimi şöyle bir silkelerim. Yüzde 50 bile demem doğru değil. Halkın ulaşacağım demek lazım. Hedef bizim için 77 milyon vatandaşımızın gönlüne girmek. Bizim gücümüzün kudretimizin yettiği yer, geçen sene bu kumpası yapanlar, ulaşabilecekleri, AK Parti yüzde 35'lere düşecek diyorlardı. Bizi onların hayalinde en kötü buraya getirebilir dedikleri ile CHP'inin geldiği nokta bu. Kılıçdaroğlu'nun silkinmesinde fayda var. O silkinmeyecekse CHP seçmenlerimizin onu silkelemesi lazım. Sen anamuhalefet partisinin. Yüzde 35 alabilecek mi, alamayacak. HDP'nin yüzde 10 hedefi, o da kendi sınırlarını ortaya koyuyor. Baraj. Ya kemikleşmiş oylara yönelir çatışma dilini kullanır ya da yüzde 10'a ulaşma yönünde daha uzlaşmacı, destek dilini kullanır. O zaman da kemikleşmiş oy da kayıp yaşar. Demirtaş'ın yüzde 10'a ulaşamazsak Türkiye'de felaket oluyor anlamına gelmez. HDP'den tek istediğim şu, gidin nasıl girerseniz girin seçim sonrasında seçimi tartışma konusu yapmayın. Biz giremedik seçim gayrimeşru demeyin. Parti olarak gireceğim dediniz tamam güzel seçimin akşamı yüzde 10'u bulamazsanız tutup da bu seçim gayrimeşrudur demeyin. Teknik girecekseniz yine girin. Seçimden sonra biz hiç barajdan falan korkmadık. Daraltılmış bölge gibi. Barajı kaldıracak alternatifi konuşmaya hazırız" şeklinde konuştu.

Kendisi için hiçbir zaman başarının üst sınırı olmadığını belirten Davutoğlu, "Sonucu tayin edecek ben değilim. Genel başkan olarak bu görevi aldığım zaman zihnimde planlama yapmıştım. AK Parti'nin birikimi, meydan okuma önünüzde. 12 yılda başarıyla tamamlamış bir başbakandan devralıyorsunuz bunu. Bu hükümetin dayanma zemini AK Parti'dir. Parti içinde bir ihtilaf yaşanmadı. Kongrelerimizi yaptık. Tam bir demokrasi şöleni içinde. Şu ana geldiğimiz de AK Parti'nin bütün kurulları işliyor. 3 dönem ve diğer kurallar da dahil olmak üzere herkes buna saygılı. CHP'den kaç kişi istifa etti? Genel başkanıyla tartışarak ihtilafa sebebiyet verdi. Hedefimiz, 7 Haziran seçimlerinde üzerimize düşen gayreti gösterip Türkiye'de istikrarı tahkim etmek" diye konuştu. 

Önceki ve Sonraki Haberler