Güzel Bir Şehir Portresi Çizmek İsterdim Sizlere!

Güzel Bir Şehir Portresi Çizmek İsterdim Sizlere!

Gazetemizin Yazarı M. Şamil Kakça'nın "Güzel Bir Şehir Portresi Çizmek İsterdim Sizlere!" başlıklı köşe yazısı şöyle:

Güzel Bir Şehir Portresi Çizmek İsterdim Sizlere!

Sekiz ay soğuğunu çektiğimiz

Sekiz ay dolara endeksli kömüründen vurgun yediğimiz

Üçüncü kalite meyve ve sebzesini tüketmeye reva görüldüğümüz,

Hayvancılık bölgesi olduğu halde pahalı pahalı etini, sütünü ve yağını tükettiğimiz

Kış aylarında iki katına çıkan araba yakıt ücretiyle ayrı bir bedel ödediğimiz şehrin adıdır KARS

Soğuğundan, pahalılığından ve sahipsizliğinden çektiğimiz yetmiyormuş gibi

Bir de yolundan çöpünden, konutundan, imar yapısından ve zihniyetinden çekiyoruz aheste aheste.

Kâfir diyerek Avrupalı’ yı beğenmeyebilir ve aşağılayabiliriz ama sosyal devlet, hizmet, adalet, şehircilik sorumluluk ve Belediyecilik noktalarında ülkelerini cennete çevirdiklerini görünce insan ister istemez sorguluyor Müslüman bir ülkenin taşra şehirleri neden hala ortaçağ görüntüsü var.

Bunları görünce insan ister istemez sormak istiyor..

Bu nasıl bir şehir ve imar anlayışı,

Rusların yaptığı mimari yapıyı sokak ve caddeleri çıkarsak;

Bu şehirde modernlik adına kentler kuruluyor ama caddesi, yolu, sokağı ve parkları yok,

Aynı yerde yapılan binaların birisi yedi kat, ötekisi dört kat, diğerinin ise beş kata izni var,

Her tarafta binalar, konutlar, kentler kuruluyor ama hepsi çarpık ve birbirinin güneşini katlediyor,

Şehrin göbeğinde birçok mahalle hala harabe ve gece kondu iken ve şehrin içerisinde kentleşme ve yapılaşma tamamlanmadan şehir dışına imar izni verilerek modernlikten uzak bir şehir görüntüsü oluşturuluyor,

Her kes kafasına göre sorumsuzca yolları bozuyor, harap ediyor ve öyle bırakıyor,

İnşaatlar yolları bozuyor,

Esnaf kaldırımları işgal ediyor,

İnşaatlar hak hukuk demeden aylarca yolları kapatıyor.

Bu nasıl bir şehir ve şehircilik anlayışı,

Cebimizden çevre düzenlemesi vergisi çıkıyor ama her taraf köhne, harabe, çamur ve yıkık…

Çöp vergisi ödüyoruz ama çöpler molozlar ve süprüntüler ortalıkta.

Halkın da çöp hassasiyeti yok. Yerel yönetime destek yerine köstek oluyor.

Bahar geliyor yollardaki yağmur göletlerinden, çamur deryasından geçilmiyor. Çamur tepemize kadar çıkıyor.

Yaz geliyor tozdan dumandan geçilmiyor,

Kış geliyor yollardaki kar yığınları ve tümseklerden geçilmiyor,

Bir sene önce yapılan asfaltın bir sene sonra yerinde yeller esiyor. Yollar parçalanıyor ve çukurlar ile doluyor. Metrekareye onlarca çukur düşüyor. Çukursuz yol yok. Günde binlerce çukura araba ile düşüp çıkıyoruz.

Yahu her sene bozulacak yol yapmak yerine onlarca sene bozulmayacak yol yapılması zor mu?

Allah aşkına bu nasıl bir şehir ve şehir planı,

Her tarafta arsa kıtlığı varmış gibi Karadağ’ın başına ucube ucube konutlar yapılmış.

Yeşil kartlıya konut yapılıyor ama şehir dışına yapıldığı için garibanın şehre gelmek için yol parası yok.

Şehrin içindeki gecekondusu yıkılan garibana Kars tan sekiz km uzağa konut yapılıp ev veriliyor. Bu gariban yol parası bulamıyor şehre gidiş geliş için..

Kaldırımları ve yolları esnaf işgal ediyor trafik ve park sorunu ile baş edilmiyor. Kimseler bu zorbalara söz geçiremiyor.

Kaldırım taşları kırılmış sökülmüş, kalkmış, altından kalan sular üst baş bırakmadı.

Çatı olukları kaldırımlara akacak şekilde yapıldığı için tepemize çatı oluklarından sular boşalıyor. Adeta insanlara gusül aldırıyor.

Bu manzaraları görüntüleri ve icraatları görünce Allah aşkına bu nasıl şehir demekten insan kendisini alamıyor.

Evet, bu durumlar ve haller yeni gelişen bir durum değil. Bir yönetim veya iktidara mal edilecek bir olgu da değil.

Ama gerçek şu ki, hala Avrupa ili aramızda yetmiş senelik yerel yönetim farkı var. Onların ulaştığı sosyal sorumluluk, hukuk, tavizsiz ve güçlü yönetim, başarılı ve kalıcı icraatlar, modern ve yenilikçe hizmet anlayışı ve halkın beklentilerini karşılama standartlarından bizler çoooookkkkkkkkkkkkk uzaklardayız.

Bizler hala ortaçağ yerel yönetim formatında ileri görüşlülükten uzak, hatır gönül ahbap çavuş ve oy kaygılı hizmet anlayışı ile hareket ediyoruz.

Günü kurtaran çalışmalara, profesyonellikten uzak kafalara ve küçük denklemler ile hareket eden zihniyetlere ve çalışmalara bakınca kızarak ‘ bu şehir yüz sene geçse de düzelmez’ demek zorunda kalıyoruz.

Evlerimiz süper lüks ve rezidans oluyor ama neden sokaklarımız, caddelerimiz mahallelerimiz, imar ve şehircilik yapımız ve hizmet anlayışımız bir türlü süper ve lüks olmuyor.

İnsanlar sırf macera olsun, eğlence olsun, değişiklik olsun diye bu şehri terk edip gitmiyorlar.

Ekonomik sebepler ve coğrafi şartlar yanında;

Beklentileri karşılanmadığı,

Kaynaklar yanlış yerlere harcanarak hizmet mahrumiyeti meydana getirildiği,

Hayat standardı düşüklüğü,

Yaşanılabilir bir hayat kalitesi göremedikleri ve verdikleri vergilerin karşılığını alamadıkları,

Kalıcı  ve kaliteli çalışmalar ve icraatlar göremedikleri için yerlerini yurtlarını terk edip gidiyorlar..

Tarihi dokusuyla,

Dört mevsimiyle,

Yayla havasıyla,

Huzurlu ve Sakin yapısıyla

İnsanı ve Jeopolitik konumuyla

Bir başka güzel olan bu memleketin insanını iç göçe zorlamayın.

Zaten pahalılığı, kış şartlarının ağırlığı ve imkânların kısıtlı olması onlara ağır bedeller ödetiyor..

Birde yerel yönetimler olarak bedel ödetmeyin serhat boylarının fedakâr insanlarına…

Keşke sizlere her yönüyle güzel bir şehir portesi çizseydim ama maalesef bembeyaz şehir tuvalini iş bilmez nadanlara verirseniz ellerindeki kabiliyetsizlik ve yeteneksizlik fırçalarıyla böyle kapkara boğucu sıkıcı mat şehir tablosu bırakırlar sizlere…

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler