Hac Kuraları Çekildi, Sonuçlar Açıklandı

Hac Kuraları Çekildi, Sonuçlar Açıklandı

Hac görevini yerine getireceklerin belirleneceği kuralar çekildi. Kura sonuçları resmi olarak açıklandı.

Diyanet İşleri Başkanlığınca, kutsal topraklara gidecek hacı adaylarını belirlemek için gerçekleştirilecek kura çekimi, Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda yapıldı.

Bilgisayar ortamında, basın ve kamuoyuna açık yapılacak kura çekiminde hacı adayları, başvuru yapan 1 milyon 892 bin 724 kişi arasından belirlendi.

Sonuçlar, hac.diyanet.gov.tr sitesinden açıklandı

Kesin kayıtlar 10 Mart'a kadar yapılacak

Kurada "Kesin Kayıt Hakkı" elde edenler, 27 Şubat-10 Mart tarihlerinde "Kesin Kayıt Yaptırabilir" belgesini internet ortamından veya müftülüklerden alarak kayıtlarını yaptırabilecek.

Belirlenen süre içerisinde kesin kayıt yaptırmayanların yerine, kura sırası gözetilerek 16-24 Mart arasında dağıtılan kontenjanlar çerçevesinde kayıtlar alınacak.

Şehit yakını ve gazilerin kayıtları

Hacca gitmek için müracaat eden şehit yakını, anne, baba, eş ve evlenmemiş çocukları ile gazilerin kendisi ve eşlerinin kayıtları ise 16-24 Mart'ta konaklama türüne ait hac ücretini yatırmaları şartıyla il müftülüklerinde yapılacak.

Hacı adayları 31 Temmuz-26 Ağustos tarihlerinde hac yolculuğuna başlayacak ve 5 Eylül'den itibaren de dönüşe geçecek. Son hac kafilesi ise 30 Eylül'de yurda dönecek.

Diyanet İşleri Başkanlığı, hacı adaylarının yolculuk öncesi manen ve ruhen hazırlanması gerektiği bilinciyle, il ve ilçe müftülüklerinde nisan ayından son çıkış gününe kadar eğitim ve seminerler düzenleyecek.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Şu anda dünya Müslümanlarından hac etmek üzere talepte bulunan insan sayısı 25 milyondur. Fakat hac ibadetini aynı anda yapabilecek insan sayısı 3 milyonu ancak bulabiliyor, 3 milyonu geçtiği zaman facialarla karşılaşıyoruz" dedi. 

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Türkiye Diyanet Vakfı’nda düzenlenen 2017 yılı hac kura çekimine katıldı. Burada konuşan Görmez, ibadetlerin özünün son derece önemli olduğunu belirterek, "Hac ibadeti ve bu ibadetler içerisinde gerçekten evrensel, uluslararası, bütün farklılıkları tevhid potasında eriten bir ibadet şöleni aynı zamanda. Onun için sevinen sevinmeyi hak eder, hüzünlenen hüzünlenmeyi hak eder ama sevincin de hüznün de Allah katında değerinin aynı olduğunu bilmenizi isterim. 1985 yılına kadar dünyadan müracaat eden herkes gidip bu ibadeti yapabiliyormuş, hiçbir kısıtlama yoktu. Müracaat eden herkes gidebiliyordu, peki sayı? 300 bin, 400 bin en fazla 900 bini bulmuş o zaman. Sonra mekan çok sınırlı bir mekan olduğu için, Kabe avuç içi kadar bir şehir olduğundan dağlar arasında, o dağlar arası da ayrıca yüksek binalarla doldurulmuş vaziyette, Kabetullah'ın etrafında tavaf alanı sınırlı bir mekan olduğu için şu andaki genişlemiş haliyle sadece 90 bin kişi aynı anda tavaf edebilecek. Safa ve Merve arası sınırlı bir mekan olduğu için yine ancak o kadar insan aynı anda Sa’y yapabiliyor. Mina sınırlı bir mekan, Müzdelife çok daha sınırlı bir mekan, Arafat sınırlı bir mekan, böyle olduğu için bir önlem alma yoluna gidilmiş. İslam ülkeleri Dışişleri Bakanları 1987 yılında Amman’da toplanmışlar ve bir karar vermişler, demişler ki: ‘Biz bundan böyle bu halimizle, bu talebi karşılamamız mümkün değil. Öyleyse her ülkeye, her Müslüman halka, kitleye binde bir oranında kota verelim’ demişler ve kota uygulaması zorunlu olarak 1987 yılında başlamış" ifadelerini kullandı.

"Dünya Müslümanlarından hac etmek üzere talepte bulunan insan sayısı 25 milyondur"

Taleplerin çoğaldığını ancak karşılanan talebin gittikçe sınırlı hale geldiğini belirten Görmez, "Şu anda dünya Müslümanlarından hac etmek üzere talepte bulunan insan sayısı 25 milyondur. Fakat hac ibadetini aynı anda yapabilecek insan sayısı 3 milyonu ancak bulabiliyor, 3 milyonu geçtiği zaman facialarla karşılaşıyoruz, geçen sene Mina’da karşılaştığımız gibi, daha önce tünel faciaları yaşandı. Dolayısıyla talep gittikçe çoğalıyor, bu 25 milyon belki 40, 50 milyona çıkacak ama ortada bir realite var bu ibadet mekanları ancak yılda 3 milyon hadi çok genişletsinler 3,5-4 milyon olsun ama bu talebe karşılık vermeleri mümkün görünmüyor. Ülkemizde 2003 yılına kadar bize müracaat eden herkes hacca gidebiliyordu çünkü bu sayı çok değildi. 2003 yılından itibaren bize müracaat eden her insanı götürememeye başlamışız ve ondan sonra sayı artmaya başlamış ve şu anda 1 milyon 900 bin küsür kardeşimiz müracaat etmiş, bu ibadeti yapmaya talip olmuş. Öyleyse madem sınırlı sayıda insan gidebiliyor neden kayıt alıyorsunuz? diye sormayın. Çünkü İslam fıkhına göre de bu ibadete talep önemlidir. Bu ibadete talip olmak, gelip müracaat etmek her mümin için önemlidir, niyetini ortaya koyması önemlidir. Yarın ahirette Rabb’imiz hac ibadeti Allah’ın insanlara emridir, yol bulan, imkan bulan insanlar hac ibadeti yapacaklardır ayetinde, ‘Ya Rabbi ben niyetimi ortaya koydum, müracaatımı yaptım, sıramı bekledim ama dünyadaki imkanlar, ülkenin imkanları buna el vermedi’ diyebilmesi bakımından da mazeretini ortaya koyması bakımından da önemli olduğu için gelip müracaat eden herhangi bir insana zaten burada birçok insan bekliyor, sen müracaat etme deme hakkına sahip değiliz. O müracaatı yapacak, niyetini ortaya koyacak ancak daha sonra nasıl gideceğini belli bir sistem içerisinde belirlendikten sonra da gidecek" şeklinde konuştu.

Çok Kat Sayılı Kura Sistemi

"Talep arttı, nasıl gidecek?" sorusunu soran Görmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz bu kararları sadece kendi başımıza vermiyoruz. Bu kararları, 6 bakanlığımızın müsteşarlarından oluşan bir heyetle, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, bu bakanlıkların müsteşarlarıyla beraber Diyanet İşleri Başkanlığının başkanlığında her ay bir araya geliriz ve bütün bunları değerlendiririz. Değerlendirme yaparken göz önünde bulundurduğumuz bir husus daha var, dünya bu işi nasıl yapıyor? Malezya nasıl yapıyor? Endonezya nüfusu 200 milyon, bu ibadeti nasıl yerine getiriyor? Afrika’sı, Asya’sı, İslam ülkeleri bu ibadeti nasıl yapıyor? Bütün bu tecrübeleri de göz önünde bulundurarak bizim bulduğumuz sistem ‘Çok Kat Sayılı Kura Sistemi’. Gittiğim her yerde tekrar tekrar söylemek isterim, her türlü itirazınız, tepkiniz, feveranınız bizim katımızda çok saygıdeğerdir. Çünkü o kalbinizdeki Allah aşkı, Kabetullah sevgisinin tezahürüdür. Başımızın üstünde yeri vardır her türlü itirazın. Neden sırayla götürmüyorsunuz? diyor büyüklerimiz, Allah’ın evinin sevgisiyle dolu olan kıymetli kardeşlerim. Sırayla olduğu zaman on sene önce müracaat edenler veya 9 sene önce müracaat edenler sadece onlar gitmiş olacak, yeni müracaat edeni ise 20-25 sene sonraya Diyanet İşleri Başkanlığı randevu vermiş olacak, bu da toplumda her türlü hac talebi, hac heyecanını ortadan kaldıracak, niyetini ortaya koymak ve müracaat etmek durumunda olan bütün insanları bu ibadetten men etmiş olacağız. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bunu göz önünde tutmamız, bu riski göz önünde bulundurmamız gerekiyordu. Eğer 10 sene önce müracaat edenlerin sayısı, 9 sene önce müracaat edenlerin sayısı diyelim ki bu sene bir defaya mahsus olmak üzere götürdüğümüzde ki bir defa öyle oldu 2007 yılında müracaat edenler için öyle oldu, çünkü onların sayısı bizim götüreceğimiz kotanın altındaydı ama şimdi 10 senede müracaat edenlerin sayısı 200 binden çok daha fazla."

"Yıllar yılı müracaat ettiği halde bu imkana kavuşamayan hac farizası üzerinden sakıt oluyor"

Kat Sayılı Kura Sistemi’ni anlatan Görmez, "10 kez müracaat eden kuradan 100 kez ismini çekecek, 5 kez müracaat eden 25 kez ismini çekecek, 1 kez müracaat eden 1 kez çekecek ismini. Nitekim aslında o 1 kez müracaat edenlerin oranı ancak sayılarla ifade edilebilecek insanlardan oluşuyor. Kura çekildiğinde ortaya şöyle bir tablo çıkacak: Yüzde 70-80’i en çok müracaat edenlerden olacak, az bir kısmı da sonradan müracaat edenlerden olmuş olacak, biz bu sisteme geçmek zorundaydık. Sırayla götüren ülkelerle istişare ettik, Malezya, Endonezya ile. Onlar bunun kendileri için ne kadar büyük bir yük getirdiğini, ne kadar büyük bir toplumsal soruna dönüştüğünü ifade ettiler. Onun için istirham ediyorum burada Diyanet İşleri Başkanlığımıza güvenin, gerçekten arkadaşlarımızla hep bir araya geldiğimizde bu konuları değerlendirirken kardeşlerimiz, vatandaşlarımız için en uygun yol nedir? Nasıldır? Onun üzerinde titizlikle durduğumuzu bilmenizi isterim. Dinen, fıkhen şunu her kardeşimiz bilmeli; yıllar yılı müracaat ettiği halde bu imkana kavuşamayan hac farizası üzerinden sakıt oluyor. Her kardeşimiz bu bilgiye sahip olmalı" açıklamasında bulundu.

Önceki ve Sonraki Haberler