İronik: İnsanlık Anıtının Yerine Kars Madalyası

İronik: İnsanlık Anıtının Yerine Kars Madalyası

Gazilik Ünvanı Cumhuriyet öncesine dayanan ve altın madalyası Topkapı Sarayında bronz olanı ise Kars Valiliğinde bulunan Madalyanın heykeli yapılacak. İşin ilginç yanı heykelin yapılacağı yerin tabya olması ve Harakani külliyesini gölgede bırakması.

Yeni Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu dünkü Kars Ziyaretinde Kars Valisi Günay Özdemir’den Kars tarihi hakkında bilgi alırken Vali Özdemir Kars’a yeni bir Heykel yaptıracağız açıklaması dikkat çekti. Kars Valilik makamında Bakan Topçu’ya Vali Özdemir tarafından hazırlanan Turizm ve Kültür alanında yapılan çalışmalar anlatıldı ardından Kars Madalyası Vali Özdemir tarafından Bakan Topçu’ya hediye edildi.

Madalyanın kısa sürede yapılacak olan alan düzenlemesinin ardından heykelinin yapılacağını ifade eden Vali Günay Özdemir Kars Madalyasını daha önce Ebul Hasan Harakani türbesine gölge düşürdüğü ve aynı zamanda yapıldığı yerin tabya olduğu gerekçesiyle Dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Ucube olarak adlandırılıp ve yıkımını gerçekleştirdikleri İnsanlık Anıtı yerine yapılacağını söyleyen Vali Özdemir’e Bakan Topçu’nun cevabı çok iyi olur oldu. Şimdi soruyoruz madem İnsanlık Anıtı tarihi tabya üzerine yapılmıştı neden şimdi yerine heykel yaptırılıyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iddia ettiği gibi Ebul Hasan Harakani türbesini gölgede bırakmayacak mı?

Vali Günay Özdemir’e tebrike şayan bir düşüncesi olduğunu ifade eden Bakan Topçu’ya Vali Özdemir tarafından heykelinin yapılması düşünülen Gazilik Madalyasının bir örneği verildi.

Öte yandan Kars Belediye Eski Başkanı Naif Alibeyoğlu’nun Üçler mahallesi olarak adlandırılan bölgedeki çalışmaları ve yıktırılan özgürlük anıtı hakkındaki görüşlerini aldık.

Alibeyoğlu: Burası önceden gece kondu bölgesi idi ve vatandaşların su, elektrik faturalarını göstermeleri kaydıyla orada ki insanları aldık. Çok daha zor koşullarda yaşıyorlardı. Su yoktu, kanalizasyon yoktu, yol yoktu, hizmet götüremiyorduk. Daracık küçük yolları vardı; hizmet ulaşamıyordu. O nedenle Türkiye’de bir ilke imza attık ve TOKİ den aldığımız konutlara insanlarımızı yerleştirdik.

O bölge çok kötü koşullardaydı o bölgenin enkazını da oradan çıkan vatandaşlara verdik ardından o bölgenin temizliğini yaptık. Yeniden yapılaşma olmadıkça o bölge ve kalenin üstünde ta geçmiş yıllarda belediye başkanları müdahale etmemişler ve anlayamadım kalenin dibine kadar gece kondular vardı ve biz göreve geldiğimizde oraları da boşalttık ve oraları da ihatayla çevirdik. Gece kondu ve çarpık yapılaşma olmasın diye ve buraya bir ağaçlandırma ile park projesi yaptırdık ve bu arada Tarihi Kentler Birliği ve Çekül Vakfı ile birlikte o bölgede bir anıtta yapalım dedik. Tam kaya olan kısma ve orası geçmişte bir kısmı belediyeye aitti bir kısmı hazineye, bir kısmı ise boş araziydi.

Tam kayalık olan bölge arsalar boşaltılınca o kayalık bölgeyi de belediyeye kamulaştırdık ve dedik ki kayaların üstüne buraya bir anıt yapalım. Nasıl bir anıt olsun? İşte dedik; 90 bin şehit vermişiz bu coğrafyada, Sarıkamış ta kırk yıllık Ayastefanos antlaşmasıyla savaş tazminatı olarak vermiş, kara günler çekmiş bu coğrafyada, Kafkasya’ya oradan da tüm dünyaya özellikle Müslüman coğrafyasında da acılar çekiliyor, kardeşkanı dökülüyor.

Görüldüğü gibi buna karşı birde özellikle soykırım anıtları da halklar arasında kan davacılığını pompalıyor belki geçmişte yaşanan acıların hatıraların anılması adına olabilir ama özünde onu gören Ermeni çocuğu Türk düşmanı kesiliyor. Türk çocuğu Iğdır’daki anıtı görünce Ermeni düşmanı kesiliyor ve bütün soykırım anıtlarına karşı bir İnsanlık Anıtı yapalım dedik. Habille Kabilden bu yana gelen insanın kendisiyle kardeşiyle savaşan temasını da işleyen özünde tek bir insan figürü birisi elini

uzatıyor, birisi çekimser, birisi iyilik, birisi kötülük. Birisi güzellik, birisi çirkinlik. Birisi Habil, birisi Kabil. Böyle o elini uzattığında diğeri elini verirse birleşecek ve öz benine dönecek.

Hallacı Mansur’un ‘Enel Hak’ temasına dönecek insanlığın güzelliği ve iyiliği sembolize eden kötülüğe karşı mücadelesini sembolize eden bir İnsanlık Anıtı 35 metre genişliğinde. Vicdanın gözyaşı olacaktı ve birde kabin koyacaktık çelik kaplı elli yıl sonra açılmak üzere insanlar dileklerini orada satacağımız tüpler olacaktı onların içerisine koyup o çelik kaplı kabinin içine atacaktı. Ve o kabin 50 yıl sonra açılacaktı. İnsanlar aile yapılarını aile durumlarını anlatan gelecekle ilgili dilek ve temennilerini anlatan bir kabin yapılacaktı.

O bölgeyi ağaçlandırmaya başlamıştık ihata duvarları çekildi. Kamelyalar koymuştuk alt tarafına üçler bölgesi dediğimiz bölgeye müthiş bir şelale yapacaktık işte değdim gibi anıta giden bir teleferik oradan da kaleye teleferik yapacaktık. Şimdi kale savaşı sembolize ediyor orada tam simetriğindeki tepe barışı sembolize ediyordu. Müthiş bir anıttı ve bunun altını açtık on metre bir temel atıldı.

Ve o arada MHP il Başkanı arkadaş Erzurum Koruma Kuruluna başvurmuş Koruma Kuruluda baktı ve yapımına karar verelim ama sadece o parseli tescil edelim dedi. Olur dedim bende en azından anıtta korunmuş olur ve anıtın yapımına karar verildi. Aradan üç yıl geçti imkânlarımız yoktu ama Sayın Başbakan dönemin Başbakanı abarttığı gibi birileri onu yanlış bilgilendirmişler. 1 trilyon 450 milyon lira garip gurabanın parasını götürmüşte vermişiz gibi hâlbuki sadece 120 bin TL heykel tıraşa verdik o da kalıbını yapması için.

Diğer yapımı için sponsorlar bulduk Çimentaş gibi benzeri firmalardan o anıtı yaptırdık ama imkânımız olmadı zaman daraldı, kış bastırdı seçim oldu ve kaybettik ve anıtın kolu öyle yarım kaldı. Tamamlanmamıştı göz yaşı olacaktı, anıtın dış cephe iyileştirmesi yapılacaktı. Daha tamamlanmadan Kars’a Sayın Başbakan 2011 seçim çalışmaları için geldiğinde orada her halde bir açılış olmadığı için birileri orada Sayın Başbakana şimdiki Sayın Cumhurbaşkanına bir şeyleri yanlış anlatmasının ardından Sayın Başbakan da ya Hasan Harakani HZ. Gölgede bırakıyor dedi.

Hâlbuki bir buçuk kilometre ötede hiç alakası yok şimdi bugün Müslümanlar için en kutsal şey Kâbe’dir. Kâbe’nin hemen elli metre yanı başına yüz bir kata varan oteller yapılıyor. Orada adam af edersiniz otelde tuvaletini yapıyor orda Kâbe ayaklarının altında o gölgede bırakmıyor burada bir buçuk kilometre uzaklıktaki bir heykel ve insanlığı işleyen soykırım anıtlarına karşı yapılmış bu anlamlı heykel. Ben talimatını verdim yani demokratik düzende böyle bir şey olabilir mi? ben talimatımı verdim burayı yıkın, yıkılacak!

Ben bir dahaki gelişimde Belediye Başkanına talimat verdim bu nasıl bir anlayıştır. Demokraside böyle bir şey olmaz ben talimat verdim diyemezsiniz. Buna böyle bir haddiniz ve gücünüz olamaz. Ben talimat verdim yıkılacak böyle bir şey olamaz ve daha sonra kamuoyunda ulusal ve uluslar arası tepki oluşunca burası sit alanı dediler hâlbuki ben daha önceki şikayet nedeniyle sit alanı değil tescillendirmiştik altında tabya yok altında tabya değil korunak var tabya değil korunak o da ikinci dünya savaşından kalma korunak. Tamamıyla kapalıydı, üzeride hayvan barınağı idi ve toprakla kapalıydı.

Bizde o toprağı ve hayvan barınağını üzerinden kaldırdık orada o korunağı çıkardık, orayı da insanlık müzesi yapacaktık. Ses ve ışık düzeni ile orada insanlığın geçmişte yaşadığı ve Sarıkamış şehitlerini gösteren bir insanlık müzesi yapacaktık. Böyle bir şey oldu sonra orada damardan girip vay efendim Hasan Harakani türbesini gölgede bırakıyor ve Ucube dendi. Daha sonra toplumdan tepki gelince ulusal kamuoyundan tepki gelince işte efendim burası sit alanı demeye başladılar. Orası sit alanı değil ama sadece o küçük parsel tescillendi. Heykelin olduğu parsel ve bu heykelden dolayı daha sonra bana dava açıldı. Ve iki yıl ceza verdiler. Daha sonra bunu bir buçuk yıla indirdiler ve geçmişte bir suçum olmamasından dolayı bu cezayı para cezasına çevirdiler. 18 bin lira para cezası ve şuanda Yargıtay da yargılanıyorum.

Yani böyle bir insanlık ayıbı, İnsanlık Anıtı yaptık İnsanlık Ayıbı ile karşılaştık. Yani böyle bir şey olamaz sit alanı da değildi. Ama madem sit dediniz peki şimdi duyduğuma göre şimdi diyorsunuz madalya yapılacakmış. 1855’te aldığımız dönemin madalyası elbette bu madalyalar bizim onurumuzdur. Bizim

atamız babamız benim dedem babam bu memleketi kurtarmış. Kimse bize öyle vatan severlik milliyetçilik edebiyatı yapmasın ve işte o madalyalar o savaşın hüznüdür. Şimdi o madalyaların görünür bir yerde olması lazım. Uzaktan bakıldığında o ne neydi olmasın, kim bilecek.

Ama siz o madalyayı sembolize eden şeyi güzel bir madalyayı, Havaalanı girişine Kars’ın girişine öyle bir yere yapılabilir. Güzel ve estetik bir şey olabilir ama ta dağ başına biz 35 metre yüksekliğinde dünyanın en yüksek heykelini yapmışız ki o uzaklıktan bile zor seçiliyordu. Şehir merkezinden seçiliyordu ancak siz oraya büyük bir şey yapacaksınız uzaktan gören bu nedir diyecek. Madem öyle, şehrin girişine öyle bir madalya yaptırılsın tabiî ki ama önemli olan o madalyayı almak değil o madalyayı orda yalanla vatan millet edebiyatı yapmak değil. Önemli olan Kars’ta yaşayan milletin mutluluğunu, huzurunu, kardeşliğini, birlik beraberliğini, onun dışında orada insanlara aş ve iş imkânları oluşturmak gerekir.

Eğer insanlar toprak üzerinde yaşayarak mutluysa anlam taşır. O madalya o zaman anlam taşır. Senin ülkende şuanda, insanlarda büyük bir göç varsa, Karsta büyük bir göç varsa, böyle bir handikap içerisinde olan bir yerde insanların açlıktan nefesi kokar. Her türlü yoksullukla beraber gelen sıkıntı ve stresler işte insanların mutlu olmadığı bir durumda, sen böyle sembolik şeylerle uğraşarak insanları mutlu edemezsin. Önemli olan insanların işinin aşının olduğu, yaşam kalitesinin yüksek olduğu, kent hizmetlerinden bin bir dereceden yararlandığı bir kent özlemi içindeyim.

Bir Türkiye özlemi içindeyim. İşte böyle bir şey yaratabilirseniz önemli olan o İnsanlık Anıtı aslında bugün dün Aylan’ın cesedinin kıyaya vurduğu ve dünyanın vicdanının sızladığı bir dönemde asıl insanlık anıtı bu dönem anlam taşıyordu. İnsanlık şuanda ayaklar altında, insanlık kıyıya vurmuş ve biz onun için insanlık anıtı yaptırdık. Bakın bugün daha çok anlam taşıyor. Ama gelin görün ki böyle anlamlı bir şey için bizi yargıladılar.

Peki, yargılıyorsun, diyorsun ki, buraya böyle bir şey yapılmaz diyorsun. Şimdi gelin görün ki oraya kendiniz başka bir şey yapıyorsunuz. Madem ora sit alanı neden yapıyorsunuz? Bu gerekçeyi göstermediniz mi? sit alanı ise neden yapıyorsunuz? O zaman bu ülkede adaletin yargının birileri için bir dönem farklı, birileri için bu dönem farklı dönüştüğü bir dönemde, her zaman rövanşist bir yargı ve yönetim anlayışına dönüşen, böyle intikamcı duygulara dönüşen bir anlayıştan herhalde o dönem sitti bu dönem istediği gibi şeyler yapılabiliyor. Bu duruma ben şahsen bir anlam veremedim.

Eğer öyle bir şey yapılacaksa Kars’ın girişine yapılsın. Kars’ın elbette ki onurudur. O bizim atalarımızın mücadelesi ile alınmış bir şeydir. Elbette biz onu onurla gururla taşıyoruz. Benim dedem Türkiye’de ki istiklal madalyasını alan bir kişidir. Madem orası sit alanı ve heykel yıktırıldıysa ve bize ceza verildiyse bugün onlarda o zaman aynı suçu işliyorlar. Onlara da ceza verilmesi lazım! Üzülüyorum, dün Menderes’i astılar sonra kahraman oldu. Deniz’leri astılar sonra kahraman oldu. Ergenekon, balyoz şimdi onlar kahraman. Şimdi, paralel diyorlar, yarın bilmem ne olur. Bu ülkede her gün yeni bir adalet anlayışı, maalesef birileri din, millet, vatan edebiyatıyla malı götürüyor ama birileri de, yoksullukla sefalet içerisinde bu ülkede mutsuz huzursuz. Doğu ve güneydoğuda bir savaş ortamı var insanlar huzursuz insanlar mutsuz yani bunu bu noktaya getirenler utansın.

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler