Kanserin beslenme ile ilişkisi ve tedavide kullanılan besin destekleri

Kanserin beslenme ile ilişkisi ve tedavide kullanılan besin destekleri

Diyetisyen Hilal Şahin, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle koronavirüs salgınına karşı kanser hastalarının beslenmeleri hakkında bilgi verdi.

KARS MANŞET

Kanser hastalarının, bir yandan tedavi süreçlerine uygun beslenmeleri bir yandan da koronavirüse karşı beslenmede dikkat edilmesi gerekenlere uyarak hareket etmelerinin önemine değinen Diyetisyen Şahin, “Bütün dünyanın şu anda ortak sorunlarından birisi haline gelen koronavirüs (Covid-19) salgını dönemindeyken sağlıklı beslenmek, kanser tedavisi gören hastalar için çok daha fazla önem taşımalıdır. Koronavirüs hastalığı (Covid-19) özellikle ileri yaştaki kişilerde, kanser hastalarında, bağışıklığı baskılayan hastalıkları olan veya bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullanan hastalarda, diyabet hastalarında, hipertansiyon hastalarında, kalp hastalarında, akciğer hastalıkları bulunanlarda daha da ağır seyretmektedir. Buradan da anlaşılıyor ki ileri yaştaki kanser hastaları, akciğer kanserli hastalar gibi birden fazla risk faktörü bulunan kanser hastalarının çok daha dikkatli olmaları gerekiyor. Bir yandan koronavirüs salgını ile savaştığımız bu dönemde kanser hastaları, tedavi süreçlerine uygun beslenerek bir yandan koronavirüse karşı beslenmede dikkat edilmesi gerekenlere de uyarak hareket etmelidir.” dedi.

Şahin, yapılan çalışmaların kanserlerin büyük bir bölümünün çevresel etmenlere ve beslenme faktörlerine bağlı olduğuna dikkat çekere, “Zamanında doğal metotlarla ve koruyucu önlemlerle kanser riskini en aza indirmek büyük önem taşır. Hastalık başladıktan sonra dikkat etmek çok daha üzücü, yorucu yöntemlerle ve fazla masrafla sonuçlanmaktadır.” ifadesini kullandı.

Besinlere tatlandırıcı ya da koruyucu olarak katılan maddelerin kanserojen etkisi gösterebildiğine dikkat çeken Şahin, “Özellikle kaçınılması gereken yiyecekler arasında; aşırı miktarda fast food tarzı besinler, sanayi türünde çok işlenmiş abur cubur, aşırı miktarda alkol, fazla dozda demir hapları, aşırı sigara, aşırı kahve, radyoaktif ışınlara ve radyasyona maruz kalan besinler, midye gibi deniz dibini tarayan kabuklu canlılar yer almaktadır. Çeşitli ilaçlara ve kimyasal artıklara maruz kalan gıdalar, fazla yağlı şarküteri ürünleri, mevsim dışındaki turfanda sebzeler ve meyveler, hormonlu yiyecekler, katkı maddeli ve kimyasal koruyuculu soslar, konserve besinler, kömür dumanı ile pişen yiyecekler, sağlıksız şekilde yetiştirilmiş tavuklar, aşırı beyaz un ve aşırı beyaz şeker genel olarak uzak durulması gerekenlerdendir. Besinlerde kanserojen maddeler, hatalı pişirme ve besinlerin yanlış hazırlanması nedeniyle oluşabilir. Besinlerin yapısında normal olarak da kanserojen maddeler yer alabilir. Besinlere tatlandırıcı ya da koruyucu olarak katılan maddeler kanserojen etki gösterebilir.” diye konuştu.

Kanser hastalarının özellikle tüketmesi gereken besinler hakkında da bilgi veren Şahin, “Tüketimi mutlaka artırılması gerekenler içerisinde; ıspanak, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, lahana, karnabahar, tam tahıllar, semizotu, roka, pazı, havuç, kabak, elma, dut, ahududu, çekirdekli üzüm, vişne, çilek, taze ve mevsiminde sebzeler, mercimek, nohut, narenciye, doğal ve taze süt ürünleri, açık denizde yetişen temiz balıklar, doğal zeytin, saf zeytinyağı, soğan, sarımsak, kırmızı pancar, çiğ badem ve temiz kaynak suyu bulunmaktadır. Besinlerle alınan kanserojen maddelerden korunabilmek için posalı yiyeceklerle beslenilmeli, süt ve süt ürünlerine de ağırlık verilmelidir. Zeytinyağında ve balık yağında kanserden koruyucu yağ asitleri bulunmaktadır. A, C ve E vitaminlerinin kanserden koruyucu özellik taşıdıkları kanıtlanmıştır. Aloe vera, üzüm çekirdeği özü, çam ekstresi, selenyum, colostrum, yabani sarımsak, köpekbalığı kıkırdağı, keten tohumu yağı ve özel ayurvedik preparatlar bilinçli şekilde kullanıldığında faydalı olabilirler. Isırgan tohumu, rezene, mercanköşk, dereotu, zerdeçal, kekik, biberiye, kakule ve zencefil; kansere karşı faydalı baharatlardandır. Eski Amerikan yerlilerinin karışım çayı olan ojibva, tedavide yardımcı rol oynar. Adaçayı, yeşil çay ve kombu çayı tedavi amacıyla kullanılabilir.” şeklinde konuştu.

Şahin, kanserli bireylerde üç temel beslenme hedefi olduğuna da değinerek açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bunlar; sağlıklı kiloyu devam ettirebilmek, iyileşme ve tamir için gerekli enerji ve gıdaları sağlayacak sağlıklı besinlerin seçilmesi ve kanserin tekrarlamasını ya da farklı bir kanserin gelişmesini önlemektir. Kanser, bireyin enerji gereksinmesini arttırır. Vücuttaki protein dengesi eksi olur ve kandaki vitamin düzeyleri azalır. Hastada çinko yetersizliği de sık görülür. Çinko başta olmak üzere folik asit, bakır, demir, kalsiyum, A vitamini, D vitamini, C vitamini ve magnezyum eksikliği; kanser hastalarında sık rastlanan vitamin ve mineral eksikliklerindendir. Beslenme desteğinin amacı kanser hastalarında oluşan negatif kalori ve protein dengesini durdurmak veya tersine çevirmektir. Çoğu hastada teşhis sonrası bilgilendirme ve beslenme eğitimi yeterli olsa da hastaların bir kısmı, özellikle ilerlemiş kanser hastaları, sonraki dönemlerde daha kuvvetli desteğe ihtiyaç duymaktadır. Hasta ağızdan alamadığında, besinler ezilerek tüple mideye verilir. Örneğin, 2-3 çorba kaşığı kırmızı veya sarı mercimek, 1 adet havuç veya kabak, 1-2 çorba kaşığı kıyma, 2-3 su bardağı kadar su ile iyice pişirilir ve süt kıvamına gelene dek ezilir, 1 yumurta çırpıldıktan sonra yavaş yavaş karıştırılarak eklenir, gerekirse süzgeçten geçirilir. Karışıma 3-4 su bardağı süt, 1-2 çorba kaşığı sıvı yağ ve yarım su bardağı meyve suyu eklenip hasta, günde 4-6 kez bu sıvı besin karışımıyla beslenir. Sıvı ılık olarak verilir, kalan kısım soğutucuda bekletilir. Hastanın besleneceği sırada meyve suyu, taze sıkılıp eklenirse iyi olur. Özel hazırlanmış enteral beslenme ürünleri kullanılabilir. Hastaya uygulanacak beslenme programına başlamadan önce hastanın beslenme durumu saptanmalıdır. Bundan sonraki aşamada hastalığın türüne, safhasına ve hastaya uygulanan tedavi yöntemine göre program hazırlanır. Herhangi bir kanser tedavisinde kesin, sabit diyet ve beslenme kuralları yoktur. Hastanede kalınan süre içinde özel beslenmeye başlanabilir. Kanser tedavi yöntemlerinden biri uygulandığı sırada ya da uygulandıktan hemen sonra hekimler ve diyetisyenler, beslenme ile ilgili öneriler geliştirirler. Hastane diyetisyeni ile birlikte, uygulanan tedavinin ortaya çıkarabileceği yan etkiler üzerine yiyeceklerin türü ve seçimi yapılır. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki kanser hastalarının %20-40’ı hastalık sürecinde oluşan şiddetli beslenme yetersizliği nedeniyle kaybedilmektedir. Günümüzde “onkolojide beslenme destek tedavisi” (nutritional oncology adjuvant therapy) tanımı kullanılmaktadır. Bu tedavi programında spesifik besin öğelerinin destek tedavisi, tümör yanıtının arttırılması, kemoradyoterapi komplikasyonlarının önlenmesi gibi değişik amaçlarla kullanımı dikkat çekmektedir. Bu spesifik besin öğelerinin alımı oral, enteral, parenteral yollar kullanarak uygun bir algoritmanın izlenmesiyle sağlanabilir. Onkoloji hastalarının her besin grubundan bir yiyeceği tüketmesi sağlanmalıdır. Özellikle son dönem kanserli hastalarla yapılmış bir çalışmada C vitamini alımının yaşam kalitesini arttırdığı saptanmıştır. İlerlemiş kanserli hastalarda yapılmış bir çalışmada da oral olarak verilen balık yağının sağ kalımda anlamlı bir artış sağladığı görülmüştür. Kanser hastalarının beslenme durumları, hastalığın cinsine, evresine ve seyrine göre değişerek, ilgili hekimlerin kontrolleri altında bazı sınıflara göre de ayrıca kontrol edilir. Kanser hastaları için alternatif diyetler üzerinde de durulmaktadır. Bromelain, yeşil ve beyaz çay, Gerson diyeti, makrobiyotik diyet, köpek balığı kıkırdağı, latril, Livingstone diyeti bunlardan bazılarıdır. Diyetler kişiye ve hastalık durumuna göre özel olduğundan, önerilen bazı maddelerin ve diyetlerin uygulanması hastada yan etki veya daha ciddi sorunlar yaratabilir. Bu konuda dikkatli olunmalı, hastanın bütün özellikleri dikkate alınarak kendisi için spesifik diyet hazırlanmalı ve takip edilmelidir. Kanser hastasında beslenme hastalığın tedavisi kadar önemlidir. Beslenme durumu her vizitte mutlaka değerlendirilmeli beslenme yetersizliği tespit edilen hastalarda beslenme desteğine başlanmalıdır.”

Kanser hastalarının her zaman morallerini yüksek tutmaları gerektiğine de vurgu yapan Şahin, “ Kanser oluşumunu en az seviyeye düşürebilmek için bir beslenme biçimi özetlenecek olursa; günde yaklaşık 300 gr lif almak, düzenli olarak çeşitli sebzeler ve meyveler tüketmek, alkollü içkilerden uzak durmak, işlenmiş ve salamura yiyeceklerden kaçınmak gerekmektedir. Fazla kilodan, şişmanlıktan kesinlikle kaçınılmalı, gün içerisinde hafif egzersiz yapmaya çalışılmalıdır. Kanseri yenmede morali yüksek tutmanın önemini zaten söylemeye gerek bile yok. Moralinizin ve enerjinizin daima yüksek olmasını diliyorum.” dedi.

Önceki ve Sonraki Haberler