Kars'ın Kaderi İki Geri Bir İleri…

Kars'ın Kaderi İki Geri Bir İleri…

M. Şamil Kakça, Kars Manşet Gazetesi'nde köşe yazarlığına başladı.M. Şamil Kakça'nın "Kars'ın Kaderi İki Geri Bir İleri…" başlıklı ilk köşe yazısı şöyle:

Kars'ın Kaderi İki Geri Bir İleri…

Tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken Kars, birçok medeniyetlere tanıklık ve beşiklik etmiş bir şehir özelliği taşımaktadır.

İçinde barındırdığı etnik yapının kültürel, geleneksel ve tarihsel zenginliği ile şölene dönüşür Kars coğrafyası.

İç içe geçen kültür ve medeniyetin geçmişe yönelik izlerini kaybettirmeden gelecek nesillere aktaracak kodları taşıyan bu şehrin en güzel tarafı farklı etnik guruplara ait olan geleneksel lezzetlerin, müziklerin, oyunların ve adetlerin içselleştirilerek her kesimce sahiplenmesidir.

Azerbaycan Türkü, Ahıska Türkü, Kara papak Türkü, Türkmen’i, Yerli Türkü, Ahıska ve Anadolu Kürdü, Laz ve Malakanın aynı düğünde halay çekerken, aynı çadırda birbirine taziye vermesi, aynı kahvede oturup çay içmesi, birbirine kız verip, kirve olması aradaki bütün etnik din mezhep ayrılıklarını ortadan kaldırıp binleri bir yapması bu şehir insanın en güzel hasleti ve değeridir.

Düşmanlık kin ve nefret barındırmayan Azeri Türk Kürt fıkralarıyla bezenmiş sıcak ortamların tadını hiçbir memleket da bulamazsınız.

Birbirinin hayır ve şerrine koşmada bütün sınırların, engellerin ve kaygıların kalktığı bu şehirde insanlık bu yönü ile hala dipdiridir.

Birlik ve mücadele ruhu ile düşman işgaline karşı direnen, bünyesinde Kars Batum Ardahan Iğdır gibi bölgeleri barındırarak kurduğu Cenub-ı Garbi Kafkas Hükümeti ile milli mücadele yanında saf tutan Kars gazi unvanı almış bir şehirdir.

Bütün bu güzelliklere tarihi rus mimarisi ve Antik Anı Şehri ve kalesi de eklenince buram buram tarih kokan bir şehir oluyor Kars.

Birçok medeniyetin izlerini sürer bu şehir..

Bütün bu güzelliklerin yanında bir tane kötü hasleti ve hastalığı ve marazi var ki bu maraza müptela olmuş insanların nahoş zihniyet ve düşünce yapısı yüzünden Kars iki geri bir ileri gitmekten kurtulamıyor.

Hayırda şerde düğün-dernekte, akrabalıkta ve kız alıp vermede kirvelikte, kahvede ve oyunda ve şölende bir vücut ve olan etnik yapıyı alt kimlik yapan Azeri’si, yerlisi, kürdü, terekemesi, Türkmen’i ve Ahıska türkü nasıl oluyorsa yerel veya genel seçimler gelip çatınca birden birbirine düşman ve rakip unsurlar halini alıyor. Her kes birbirini bölücülükle, hainlikle ve ihanetle suçluyor.

Avrupa nın içimize attığı Frenk illeti olan ırkçılık ve etnik ayrımcılık seçimlerde birden hortluyor. Bütün adaylar, denklemler hesaplar etnik kökenlere ve ırklara göre şekil alıyor.

İlkel toplumların hastalığı olan ırkçılık, kafatasçılık, şovenizm ve milliyetçilik seçim zamanı şehirde her kesimi bölüyor. Küçücük bir şehrin insanları bin parçaya bölünüyor. Büyük, milli, ulusal vatan ve millet menfaati yerini kişisel çıkarlara etnik hesaplaşmalara ve basit kısır döngülere bırakıyor yerini,

Şehrin menfaati ve çıkarları önceliğini kişisel ve şahsi çıkarlara bırakıyor. Haliyle himmetini milleti yerine şahsa harcanıyor. Bu yanlış tercihler ve seçimler yüzünden, liyakatsiz ve ehliyetsiz kişiler başa geliyor.

Bu durumda ne vatan millet Sakarya edebiyatı yapanların memlekete hayrı oluyor. Nede özgürlükten dem vuranların nede birçok vaatlerde bulundukları halde başa geldikleri zaman hiçbir varlık ve başarı göstermeyenlerin hayrı oluyor.

Seçim kavşaklarında ortak paydada buluşamayan kavgacı, ayrılıkçı suçlayıcı, tekfir edici, lanet edici siyasi ve politik tepkimeler yüzünden olan şehre oluyor.

Yerel ve genel seçimler sonucu ırkçılık ve etnik yapıya göre seçilen yönetimler maalesef ehliyet sahibi, vizyon misyon sahibi, istikbali iyi öngörebilen, yüksek idealler ve ulvi gayeleri olan, çalışkan, zeki, ihtisas sahibi idareciler olmayınca;

Üst kimlik sadece etnik köken ve ırk endeksli olunca,

 Bunun bedelini bu güzelim şehir, çağdaş belediyecilik anlayışından seksen sene gerilerde kalarak,

 İş bilmezlerin elinde viraneye dönerek,

İmar cinayetleri yaşanarak,

 Ehliyetsizlerin elinde yolsuzluklara ve hırsızlıklara,

Hırs ve açgözlü kişilerin elinde talana dönerek tükeniyor.

Her seçimden beş sene sonra harpten çıkmış, tükenmiş, bitmiş ve değerini yetirmiş ve yirmi veya elli sene geriye gitmiş bir şehir kalıyor elimizde.

Yapmayın efendiler dinin neresinde var bu etnik fitnecilik, etnik ayrımcılık, etnik ırkçılık,

Etmeyin efendiler ülkemizin ve dünyanın neresinde var bir küçük şehirde dönen ırkçılık ve etnik bölücülüğün böylesi..

Bu bağnaz kafa ile gidenler, bu dar düşünceler içinde debelenenler, bu kasrı nazar ile hareket edenler, bu kafatasçılık hastalığı iştigal edenler, bu milliyetçilik ve kavmiyetçilik ile gurur duyanlar iki geri bir ileri giderler. Elli sene de geçse hala yerlerinde sayarlar.

Büyükşehirlerde özellikle İstanbul da bütün Türkiyeli insanlar bir arada yaşıyor. Ama seçimler gelince kürt, türk, laz, çerkez, diye kamplara bölünmek yerine doğur çalışkan dürüst ve namuslu insanlardan yana tercihlerini yapmaya çalışıyorlar. Şehirlerinin veya semtlerinin menfaati etrafında birleşiyorlar.

Burada bunu başarmak neden zor olsun. Yanı başınızdaki Erzurum dan hiç mi ibret almıyoruz.Bir zamanlar Kars’ın gölgesinde kalan Kars’ın ilçesi konumunda olan bir şehir bugün büyük şehir iken bizler neredeyiz..

Bir zamanlar cazibe merkezi olan ve nüfusu ile büyük şehir kapasitesi taşıyan bu şehir coğrafi, siyasi, ekonomik ve kötü yönetim ve ırkçılık gibi olumsuz etkenler yüzünden iç göçe maruz kalmış ve şehir merkezi nüfusu seksen bine kadar düşmüş.

Normal zamanlarda nasıl azerisi, yerlisi, terekemesi, lazı, türkmeni, hayırda şerde iyilikte yekvücut oluyor. Kars ın menfaati ve çıkarları ve geleceği içinde yekvücut almalıdır.

Büyüklerimizin bizlere kötü bir miras olarak bıraktığı mezhepçilik, ırkçılık, milliyetçilik, kavmiyetçilik ve ayrımcılık ve ayrılıkçılığı bizde gelecek ve yeni nesillerimize kötü bir miras olarak bırakmayalım.

Cehaletten ve Avrupa’dan gelen bu çirkin hastalıkları lanetleyelim. Zira bu illetten ve beladan hiçbir zaman hayır görmedik. Kendimize ırkımızdan olanı değil, dürüst, çalışkan, namuslu ahlaklı ve Allahtan korkanı yakın görelim.

Kendimize ırkımızdan ve kavmimizden olanı değil adaletli ,hakkaniyetli ve çalıp çırpmayanı yakın görelim.

Kendimize mezhebimizden olanı değil çalmayanı çırpmayanı ve talan etmeyeni yakın görelim.

Bütün Müslümanlar kardeştir düsturu bize yetmiyor mu? Kıblemiz, dinimiz, Allahımız, peygamberimiz, kitabımız gibi binlerce birimiz varken bir ırk yüzünden itilaf, ihtilaf ve ayrımcılık niye..

Bu kafayı terk etmezsek seçtiğimiz ama eline hiçbir güç vermediğimiz vekillerimiz memleketlerine turist gibi gelip turist gibi giderek biri ileri iki geri gideriz.

Liyakat ve ehliyetsiz Belediye başkanlarını seçerek başa getirirsek yeni gelecek olan yönetimlere milyarlarca borç bırakarak iki geri bir ileri gideriz.

Etnik kökenlerimizi üst kimlik yapmaya devam ettikçe iki geri bir ileri gitmeye devam ederiz.

Şahsi çıkarlarımızı ön plana alıp milletin ve memleketin çıkarlarını geri plana attığımız sürece bir ileri iki geri gideriz.

Güç ve iktidarın yanında değil de devamlı karşısında olursak bir ileri iki geri gideriz.

Sonra yüz sene önce yapılan Rus tarihi binalarını ve binlerce sene önce yapılan kaleyi görmeye gelen yerli turistleri kendimize mal ederek kendimizi kandırırız.

Daha çok şeyler var kendimizi kandırdığımız bu satırlara sığmaz diye kısa kesiyorum. Vesselam.

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler