Kars'ta Üniversiteliler Gönül Dilini Öğrendiler!

Kars'ta Üniversiteliler Gönül Dilini Öğrendiler!

​Kars Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Yabancı Diller Yüksekokulu öğrencilerinden Tuncelili Ozancan Bulur ile Tokatlı Muratcan Koç, Engelliler Haftası münasebetiyle iki gün empati yaptılar.

Öğrenciler birer günlüğüne görme engelli birer günlüğüne de bedensel engelliler gibi yaşadılar. Öğrenciler, 2 günde engellileri bir ömre sığmayacak kadar anladıklarını söylediler.

Kafkas Üniversitesi Yabancı Dil Yüksekokulu öğrencileri, Dünya Engelliler Haftası etkinlikleri kapsamında Kars Dolunay Derneği Yard. Doç. Dr. Bahattin Şeker öncülüğünde kendi duyarlılıklarıyla bir proje geliştirdiler.

Etkinlik kapsamında 2 öğrencinin yer aldığı ‘Bugün Benim Empati Günüm’ projesi dahilinde Ozancan Bulur ve Muratcan Koç, 2 gün süreyle engelli yaşam mücadelesi verdiler. 1. günün tamamını gözleri kapalı yaşayan Ozancan Bulur, ertesi gün tekerlekli sandalyeye mahkum olurken, ilk gününü tekerlekli sandalyede geçiren Muratcan Koç, bugün kente yağan karı dahi göremedi.

DOLUNAY FARKI

Toplumda farkındalık yaratmak ve engellilerin yaşadığı sorunları yanı başında hissettirmek adına yapılan proje hakkında konuşan Dolunay Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Bahattin Şeker, “Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Kafkas Üniversitesi Yabancı Dil Yüksekokulu’ndayız. Dolunay Derneği ve Kafkas Üniversitesi Engelli Sorunları Aşma Merkezi müdürü olarak kendi çapımızda bir proje başlattık ve bu projemiz 2 uygulayıcıdan oluşuyor. Bu uygulamayı gerçekleştiren arkadaşlarımızdan bir tanesi Tunceli’den buraya okumaya gelen Ozan arkadaşımız ve diğer arkadaşımız da Tokat’tan Kars’a okumaya gelen Murat arkadaşımız. Bu iki arkadaşımız sık sık Dolunay Derneği’ni ziyaret ediyorlardı ve oradaki bir takım etkinliklere katılıyorlardı. Geçtiğimiz günlerde de empati tekerlekli basketbol oyunu oynadılar. Dünya Engelliler Günü için de böyle bir çalışmada bulunmak istediklerini söyleyince de bizlerin niyetine katkı sağlamış oldular. Yalnız okulda değil, okula gelirken de, odalarına giderken de, okul kantinine hatta lavaboya gittiklerinde de bu şekilde gidiyorlar ve kısacası bütün günlerini bir engellinin yaşadığı gibi yaşamaya çalışıyorlar. Bunu 2 gündür yaşıyorlar ve dün tekerlekli sandalyede yaşayan arkadaşımız bugün gözünü bağladı, bugün tekerlekli sandalyede yaşayan arkadaşımız dün gözünü bağlamıştı. Bunu ciddi anlamda fark ettiklerini söylediler. Hatta benim odama tekerlekli sandalyeyle gelen arkadaşımıza 3 cm bir engel bile kapı oldu.” dedi.

“AYAKLARIM BELİME KADAR UYUŞTU”

Kafkas Üniversitesi’nde amacın sadece öğrenciye bilgi aktarmak olmadığını kaydeden Şeker, “Kars’ta sosyal etkinlik açısından fazla gidecekleri yer olmamasıyla beraber bir sosyal farkındalık yaratarak bunu yaşantımızda uygulayarak anlamak. Bu bağlamda hem empati yapmak hem de bugünün anlam ve önemini insanlara anlatmak adına arkadaşlarımız böyle bir çalışma yürüttüler. Dün tekerlekli sandalyede 1 gün yaşayan Murat arkadaşımız dedi ki; ‘Hocam ayaklarım belime kadar uyuştu. Peki ömrünü burada geçirenlerin hali ne.’ Bu söylem beni çok etkiledi ve empatinin hedefine ulaştığını gördüm.” şeklinde konuştu.

‘BUGÜN BENİM EMPATİ GÜNÜM’

“Kafkas Üniversitesi’ne kazandığımda ve buraya geldiğimde hayatımın bu derece değişeceğini hiç düşünmemiştim.” diyen Ozancan Bulur, “Hayatımı değiştiren 3 tane önemli isimle karşılaştım ki bunlardan birisi de Dolunay Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. Bahattin Şeker’dir. Kendisi hocadan çok daha fazlası ve bize birçok şey kazandırdı. Bu değişim unsusu bizim için Dolunay Derneği’ne gittiğimizde tamamlandı ve hala devam ediyor. Her gün hayattan bıkma, soğuma gibi birçok evre yaşıyorduk ve sadece biz değil dünyada yaşayanların çoğunluğu aynı şeyleri düşünüyorken biz bu derneğe gittikten sonra o insanların bizi karşılamaları ve sımsıcak sohbetleri, hiç bıkmadan gülümsemeleri, gözlerindeki o ışık bizi hayata bağladı. Biz de bu bağlamda ‘Bugün Benim Empati Günüm’ diye bir proje geliştirdik. Bugün 2. ve son günü olan bu empati projemizi bugün Dünya Engelliler Günü bitiminde bitiriyoruz ve amacımız şu ki sadece dünyadaki engelliler değil, herkes bu günü anlamıyla ve önemiyle hissedebilsin ve bu bilinç doğrultusunda yaşasın.” ifadelerini kullandı.

BİRKAÇ ARKADAŞ ŞAKASINA DİZİME VURDUĞUNDA BİLE HİSSEDEMEDİM

Kars’ta kar yağışını dahi göremediğinin altını çizen Bulur, “Dün benim gözlerim kapalıydı ve düşünün ki kar yağmış ve kar yağdığını hissedemiyor, sadece yürürken yerlerdeki buzlardan hissedebiliyorsunuz. Soğuğu hissediyorsunuz, rüzgarı hissediyorsunuz, yanınızdan geçenleri duyuyorsunuz ama göremiyorsunuz. Dünyadaki güzellikler ve kötülükler hiçbir şeyden haberiniz yok. Mersin’de olduğumu düşünüyorum da annemi, babamı, kardeşimi göremiyorum. Sevdiğin, değer verdiğin hiç kimseyi göremiyorsun. Yediğin şeyi hissediyorsun ama göremiyorsun. Gözlerine bir perde iniyor ve dünya kapkaranlık oluyor. Bugün bu empatiyi tekerlekli sandalyede yapıyorum. Arkadaşımızın da söylediği gibi uzun süre kalınca belinize kadar uyuşma meydana geliyor ve bugün birkaç arkadaş şakasına dizime vurduğunda bile hissedemedim. Bu uyuşma bu kadar büyük ve aklınıza biz bir günde bu sıkıntıyı yaşıyorsak, böyle yaşamak zorunda olan insanların ne yaptığı ve onlar için neler yapılabilir sorusu gelmiyor değil.” dile getirdi.

ENGELLERİNE KESİNLİKLE ÖN YARGIYLA YAKLAŞMAMALIYIZ

Tokat’tan Kars’a eğitimi için gelen fakat bir eğitim örneği sergileyen bir diğer öğrenci Muratcan Koç ise, “Kars’a okumaya geldim ve aslında Kars’a gelmem hususunda önceden şaka bile yapıyorken şuan buradayım ve benim de hayatımın bu denli değişeceğini hiç düşünmedim. Okula ilk geldiğimizde Bahattin hocamız dersimize girdi ve engellilerden konu açıldı. Bu konunun üzerine biz Dolunay Derneği’ne üye olmak istedik. Hocamız da bize, ‘Üyelik esas değil, gönüllülük esas’ diyince işler çok daha farklı noktalara geldi. Dernekteki ağabeylerimizle, kardeşlerimizle çok daha fazla kaynaştık ve 3 Aralık için bir şeyler yapmaya çalıştık. Ben dün tekerlekli sandalyeyle okula geldim ve bu zorluğu yaşadım. Düşünün ki arkadaşlarınız bir yere gidiyor ama sen tek başına kalıyorsun. Ben böyle bir şey olsaydı diye düşündüğümde kendimi herkesten dışlardım ve çevreme kapanık bir şekilde yaşardım diye düşündüm o anlarda. Belim uyuştu, çok ciddi anlamda zorluk yaşadım ve ayak parmaklarım buz kesmişti resmen. Bugün okula görme engelli olarak geldim ve sabah kar yağarken bunu göremedim. Dışarıdaki her şeyi bana arkadaşım anlattı ve yürürken birkaç defa kayarak düşme tehlikesi yaşadım. Fransızca dersine girdiğimizde hoca ders anlatırken bir anda boşluğa düştüm ve daraldım. Çok zor onların işi çok zor. Hepimiz elimizi taşın altına koymalıyız, onlar da bir insan ve bizim gibiler. Engellerine kesinlikle ön yargıyla yaklaşmamalıyız ve onları topluma kazandırmak adına elimizden gelen çabayı göstermeliyiz.” ifadelerine yer verdi.  

KAR YAĞIŞINI GÖREMEDİ

2 gün boyunca projede yer alan iki arkadaşına eşlik eden sınıf arkadaşları Salihcan Büyükaydın da onların yaşadığı sorunlara değinerek, sorunların kaynağına ve çözümleri noktasında farkındalık çağrısında bulundu. Büyükaydın, “Giresunluyum ve Kafkas Üniversitesi İngiliz dili ve edebiyatı bölümü öğrencisiyim. Kars çıkınca bütün hayallerim yıkılmıştı ve daha farklı, daha eğlenceli bir üniversite hayali kuruyordum ama Kars’ın böyle olduğunu düşünmüyordum açıkçası. Buraya geldikten Bahattin hoca ve arkadaşlarımı tanıdıktan sonra istediğin renkliliği her yerde yaratabileceğini anladım. Ben 2 gün boyunca hem ozan arkadaşımıza, hem de murat arkadaşımıza eşlik ettim. Bu süreçte ben de onlarla birlikte bazı sıkıntılar yaşadım. Bugün mesela gözleri bağlı olan murat arkadaşımla birlikte yürürken en ufak bir kaldırım detayını kaçırdığımı ve onun takılıp düşme tehlikesi yaşadığını son anda fark ettim. Aynı şekilde arkadaşımın birkaç kez ayağı kaydı ve ben olmasam düşebilirdi. Ve şunu da gördüm ki kimse arkasını dönüp bakmıyor, neyin var diye sormuyor. Bunun yerine insanlar tuhaf tuhaf bakıp dışlamayı tercih ettiler. Bizler de bu şekilde duyarlılık oluşturmaya çalışıyoruz ve bu bizim kendi başlattığımız bir proje. İlerleyen zamanlarda belki çok daha fazla kişi bunun için mücadele verebilirler. Yürüme engelli arkadaşlarımızın çektiği sıkıntıya değinirsek, şuan mesela okulumuzun kapısında bir engelli rampası yok. Ozan arkadaşımı bu sabah çıkarırken felaket derecede zorlandım. Hem kendi ağırlığını, hem arabanın ağırlığını ve o dengeyi sağlayabilmek adına inanılmaz yorucu bir işlem gerçekleştirdim. Aynı şekilde okulumuzun girişinde kaldırımlarda turnike var ve bunların bir işe yaradığını düşünmüyorum sadece arkadaşlarımızı okula getirirken o engellerden kurtulmak adına mücadele vermemizden başka. Okulumuzdaki eksikliklere değinmem gerekirse kaldırımlarda görme engelli arkadaşlarımız için kabartmalı sarı kaldırım taşlarından bulunmamakta. Ben 2 sabahtır görme engelli arkadaşlarımızla birlikte yürüyorum ve telefona bakmanız halinde dahi bir anda yola doğru gidebiliyorlar. Birlikte yürürken üzülüyorsun çünkü sevdiğiniz insanın size muhtaç olması sizi üzüyor. Bir yakınınızın, sevdiğinizin bu durum içerisinde olduğu düşüncesine kapılınca çok büyük acı çekiyor ve tuhaf bir duygunun içerisine kapılıyorsunuz. Bugün başıma çok tuhaf bir olay geldi ve çalıştığım çağrı merkezinde bir müşteri aradı ve ‘Benim evimin yakınından bir operatör kablo geçirdi. Bu kablolar sayesinde internet alabilir miyim?’ diye bir soru sordu. Bende gördüğünüz kablolar baz istasyonuna giden elektrik kabloları olabilir diye cevap verdim. O da bana; ‘Ben görme engelliyim, sanırım arkadaşlarım benimle dalga geçti.’ İnsan o anda bir başka dünyaya giriyor ve inanın bunlar anlatılacak duygular değil.” diye konuştu.

BAHATTİN ŞEKER VE FARUK OCAK

Sınıfta olan hemen hemen her öğrenci gibi Kars’ı ve Kafkas Üniversitesi’ni Bahattin Şeker sayesinde sevdiğini söyleyen Ayşe Ok, “Aslen Giresunluyum ama Bursa’da yaşıyorum. Ben de diğer arkadaşlarım gibi Kars’a gelmeyi beklemiyordum ama Bahattin hocamız sayesinde Kars’ı gerçekten sevmeye başladık. Biz sınıfça Dolunay Derneği’ne gittik ve Faruk Ocak ağabeyi tanıdık. O zaman Faruk ağabeyin dediği bir söz beni çok etkilemişti. Kendisi; ‘Ben kaldırımdaki bu taşları öğrencileri düşünerek yaptırdım, onlar bavullarını rahat taşısın diye yaptırdım’ dediğinde ben çok duygulandım ve bir engelli ağabeyimizin bizi bu kadar düşünmesi beni çok etkiledi ve biz neden düşünemiyoruz diye sordum kendi kendime. Engellilerin yaşamını kolaylaştırmak yerine onlar için hazırlanan yerlerin kullanılmaması noktasında herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum.” cümlelerini kullandı.

ÇEVREMDE GÖRDÜĞÜM HER ENGELLİNİN ACISINI KALBİMDE YAŞIYORUM

“Engellere Acımayalım, onları hissedelim.” cümleleriyle projeyi anlatırken gözleri dolan Büşra Taş ise; “Aslen Eskişehirliyim ama Ankara’da yaşıyorum. Ben öncelikle arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Bu 2 günlük süreçte engellileri anlamak adına empati kurdukları için ve bizlere bir şeyler hissettirmek adına emek verdikleri için kendilerine teşekkür ediyorum. Biz bu kadar cesur davranamadık, biz de bu cesareti gösterip böyle bir etkinlikte yer alabilirdik ama yapamadık. Çevremde gördüğüm her engellinin acısını kalbimde yaşıyorum, üzülüyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Yanına gidip konuşmak istiyorum ama yanlış bir şey söyleyip onu üzmekten korkuyorum ve o yüzden cesaret edemiyorum. Yürüme engelliler için onların ulaşımını kolaylaştırmak adına çalışmalar yapılmalı. Bu hayatta herkesin başına her an her şey gelebilir bunu unutmamalıyız. Kimsenin yarın ne olacağını bilmiyoruz o yüzden bugünden empati kurmak ve o acıyı yüreğinde hissetmek çok önemli. Engellilere acımayalım, onları kalbimizde hissedelim lütfen.” mesajını verdi. 

BU ETKİNLİK SAYESİNDE TÜM ARKADAŞLARIMIZ ENGELLİLERİ YAKINDAN TANIMA FIRSATI BULDULAR

Son olarak öğrencilerin hazırladığı bu projenin hassasiyetini kaydeden Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kol, şunları söyledi; “Öğrencilerimiz 3 Aralık Dünya Engelliler Günü için bir etkinlik organize ettiler. Derse arkadaşımızın biri gözleri bağlı, diğer de tekerlekli sandalyeyle geldi. Engelliler gününde empati kurma noktasında farkındalık yaratmak isteyen bu arkadaşlarımız ders boyunca bu şekilde kaldılar. 1 gün boyunca bu şekilde yaşamaya çalışan bu arkadaşlarımız engellilerin ne şartlarda yaşadığı konusunda arkadaşlarına ve çevreye mesaj vermiş oldular. Tekerlekli sandalyeyle gelen arkadaşımız sırasına oturmak için bayağı zorluk çekti ve diğer arkadaşlarının yardımıyla yerine geçebildi. Gözü kapalı olan arkadaş da sınıfta akıllı tahtalarda işlediğimiz dersleri göremediği için ayrıca anlatmak zorunda kaldık. Öğrencilerimiz empati kurarak hassaslaşıyor ve dışarıdaki yaşamda bu durumda olan insanları gördüklerinde yardım etme içgüdüsü baskın geliyor ve bu etkinlik sayesinde tüm arkadaşlarımız engellileri yakından tanıma fırsatı buldular. Dolunay Derneği’ne de bu etkinliğe öncülük ettiği için ayrıca teşekkür ediyor, öğrencilerimizi tebrik ediyorum.”  

kha

Önceki ve Sonraki Haberler