Kılıç: AK Parti Üreticinin Yanındadır

Kılıç: AK Parti Üreticinin Yanındadır

-PROF. DR. YUNUS KILIÇ'IN TBMM GENEL KURULUNDA HAYVANCILIK SEKTÖRÜ HAKKINDA GRUP ADINA YAPTIĞI KONUŞMA:

Kılıç: AK Parti Üreticinin Yanındadır

-PROF. DR. YUNUS KILIÇ’IN TBMM GENEL KURULUNDA HAYVANCILIK SEKTÖRÜ HAKKINDA GRUP ADINA YAPTIĞI KONUŞMA:

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öncelikle, bugün Basın Bayramı, tarım ve hayvancılık kadar meşakkatli, ondan çok daha tehlikeli bir mesleği yürüten bu emekçilerin görevlerini bundan sonraki hayatlarında daha sağlıklı, savaşsız, katliamsız ortamlarda sürdürmelerini diliyor, hepsine saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; verilen araştırma önergesinde, epeyce hayvancılıkla alakalı sıkıntılı süreçlerden bahsedildi. Şimdi, bunlara, sırasıyla, izninizle değinmek istiyorum.

Özellikle et ithalatı, kırmızı et ithalatıyla alakalı başlık üzerinde biraz daha fazla durmak istiyorum çünkü bugünlerde, gerek Parlamentoda gerek üreticilerimizde gerekse basınımızda oldukça fazla yer almaya başladığını görüyoruz. Hemen hemen, bu, bizim alışık olduğumuz bir süreç. Aşağı yukarı kurban bayramlarına birkaç ay kala ülkede genellikle böyle bir sıkıntılı, stresli, gerek üreticiyi de zor duruma sokan, Hükûmeti de zor duruma sokma gayesiyle ortaya atılan süreçler yaşanır. Buna Hükûmet de alıştı, AK PARTİ de alıştı. Bundan önceki siyasi dönemlerde de bunları hep yaşadık, gördük.

Arkadaşlar, önce ithalatın bir kelime anlamına bakmak lazım. Nedir ithalat? Dışarıdan bir şey almak demek. Sizde olduğu takdirde böyle bir şeye asla ihtiyaç olmaz. Demek ki öncelikle, siz, size lazım olanları üretebiliyor musunuz? Bunu üretme imkânlarınız, toprağınız, ülkeniz, üretim sektörünüz, sanayiniz müsait mi? Bunları yapabilecek kudretiniz var mı?

Evet, Türkiye'nin, arkadaşlar, ülke insanının ihtiyacına yetecek kadar et üretecek, tarımsal, hayvansal ürünler üretecek potansiyeli vardır. Önemli olan bu potansiyelin neden bugüne kadar ortaya çıkarılmış olmasının araştırılmasıdır. Evet, bakılması gereken nokta budur.

Sayın hatip ifadelerinde hayvancılığın eski yıllara göre, özellikle hayvan varlığımızda ve insanımızın hayvansal ihtiyaçlarının karşılanması noktasında geriye gidişler olduğunu ifade ettiler. Evet arkadaşlar, doğrudur. Ancak bu, AK PARTİ'den önceki yıllara dayalı bir şeydir. 1980'li yıllardan itibaren baktığınızda veriler aşağı yukarı tutarlıdır. Ancak 2002 yılına geldiğinizde, AK PARTİ hükûmet etmeye başladığı zaman bu ülkede bu verilerin oldukça kötüye gitmiş olduğu bir noktadan aldığını ve yavaş yavaş ondan sonra düzelmelerin başladığını ancak hâlâ bazı noktalarda insanımızın refahının artmasıyla birlikte, gelir seviyesinin artmasıyla birlikte, ülkeye gelen turist sayısının artmasıyla birlikte, insanımızın daha çok hayvansal gıdayı talep etmesiyle birlikte elbette bazı alanlarda hâlâ sıkıntıların yaşandığını ve bazı dönemlerde bunun artarak, yükselerek devam ettiğini, bazı dönemlerde dengelerin oluştuğunu görüyoruz.

Şimdi, arkadaşlar, haklısınız, tarım, hayvancılık, üreticilik en sıkıntılı, meşakkatli alandır. Buradaki insanların sermaye birikimleri yoktur. En ufak dalgalanmalardan, gerek dünyada gerekse ülkede, en öncelikli olarak etkilenen alan burasıdır. Birikimi yoktur, parası yoktur, destekleyemez, kredi almakta zorlanır; elbette, bunların hepsi tamam ancak sevgili arkadaşlar, şunu da kabul etmek zorundayız: Ülkemizin millî gelirinin artmasıyla birlikte köylümüzün de geliri arttı. Her evde aşağı yukarı bir traktör var, insanlarımız daha modern hayvancılık yapmaya yavaş yavaş başladılar, işletme ölçeklerini büyütmeye başladılar, üretimlerini artırdılar. Bakın, süt üretimimiz 8,5 milyon tondan 17-18 milyon tonu geçti. Et üretimimiz, arkadaşlar, 425 bin tondan 1 milyon tonu geçti. Bunun yanı sıra diğer üretimlerimizde de bu ölçekte artışlar var.

Elbette, ülke insanının ihtiyacını, aynı zamanda bir yürütme organı olan hükûmet, dolayısıyla devlet karşılamak zorunda. Sizin bir yerde, bir alanda ihtiyacınız varsa, onu nereden olursa olsun bulup insanınıza ulaştırmanız lazım. Devlet dediğiniz, hükûmet dediğiniz de böyle bir organ. Eğer bunu ulaştıramamış olursa hükûmet ve devlet gereğini yapmamış olur.

Artık şu kafayla bakmamak lazım: “Efendim, ithalat yapıyor, ithalat bir âcizliktir.” Hayır arkadaşlar, ithalat gerekirse yaparsınız; önemli olan, siz ihracat da yapabiliyor musunuz? Bunu katma değere dönüştürüp buradan bir kâr elde edebiliyor musunuz? Bir alanda üretip başka bir alandaki eksikliğinizi dışarıdan alıp bunu karşılıklı olarak dengeleyebiliyor musunuz? Sonunda buradan kâr edebiliyor musunuz yani ithalatınızdan fazla ihracatınız oluyor mu? Evet, şükürler olsun, AK PARTİ'yle beraber şu anda hayvansal ve tarımsal üretimde, arkadaşlar, yaklaşık 5 milyar dolar ihracat lehine bir artışımız var. Yani 13-14 milyar civarında bir ithalatımız var, 18-19 milyar civarında bir ihracatımız var. Demek ki kümülatif olarak, toplamda baktığınız zaman Türkiye'nin bu alanda cari dengesinin bozulmasına değil, kapanmasına katkı yapan bir sektör tarım ve hayvancılık sektörü. Bu açıdan bakmak lazım.

Bizim et üretimimiz: Arkadaşlar, yaklaşık bundan on yıl önce Türkiye'de kişi başına tüketilen kırmızı et miktarı 6,5 kilo idi ve kanatlı etin miktarına da baktığınız zaman kişi başı 10,5-11-12 kilo civarındaydı. Bu, hızla arttı. Bakın, şu anda kanatlı etinde kişi başı üretimimiz yaklaşık 30 kiloya çıktı arkadaşlar, 12-13 kilodan 30 kiloya. Bakın, müthiş bir artış. Kırmızı ette kişi başı 6,5 kilodan şu anda 13 kiloya çıktı yani 2 katına çıktı, on yılda çıktı. Hayvan varlığımız: Arkadaşlar, Türkiye'de hiçbir zaman 16 milyon hayvan varlığımız olmadı. 1984'te 12 milyon 400 bin hayvan varlığımız var, 2002 yılına geldiğiniz zaman 10 milyon, şu anda 14,5 milyon hayvan varlığımız var.

Benim asıl kaygım şu: Ben bir Kars Milletvekiliyim, tamamen tarım ve hayvancılığa dayalı bir memleketin milletvekiliyim. Bu konuşmalar vatandaşımızı, çiftçimizi, hatta tedarikçileri, ülkeye tedarik eden insanları da çeşitli beklentilere sokan bir sürece götürüyor. Nedir bu? İthalat baskısı. Arkadaşlar, bizim bunu mümkün olduğu kadar konuşmamamız lazım. Bu, belli sektörlerin işine gelen bir şeydir. Bizim bundan imtina etmemiz lazım, geri durmamız lazım, bunlara cesaret vermememiz lazım. Üreticiyi AK PARTİ desteklemeye devam etmiştir, etmeye devam edecek.

Peki, o zaman ithalat niye yapıyor? Niye yaptı ithalat? Arkadaşlar, bizim 6,5 kiloya düşmüş bir et tüketimimiz vardı. Medeni ülkelerde insanlar hayvansal tüketimleriyle birlikte teknoloji üretmeyi başarıyorlar. Bizim insanımızın en azından 20 kilo civarında kırmızı et tüketmesi lazım.

Bu, bir müddet vergilerin düzenlenmesiyle belli bir düzene sokuldu. Sonra bunun tüketiciye zarar vermeye başladığı noktaya geldiği zaman vergi oranları tedricen, yavaş yavaş tüketiciyi ve üreticiyi de sıkıntıya sokmayacak bir şekilde ayarlandı ve ithalatın önü kapatıldı. Türkiye 2002 yılından sonra asla ithalat yapmamıştır arkadaşlar. 2003 yılında kısmen bir ithalat olmuştur ama bunun tamamı 2002 yılında alınan izinlere matuftur ve 2003 yılından sonra Türkiye asla bir ithalat yapmamıştır, desteklemelerle beraber hayvansal üretiminin artması başladıktan sonra “Üreticiye bir sıkıntı getirmesin.” diye, “Ülkemizdeki en meşakkatli alanda çalışıp da insanlara üretim yapmaya çalışanlar sıkıntıya girmesin.” diye ithalat izni o tarihten itibaren kaldırılmıştır.

Sayın Kalaycı dedi ki: “Bakan her yerde diyor ki: 'Gerekirse yaparım.'“ Arkadaşlar, bundan güzel bir söylem olabilir mi? “Gerekirse yaparım.” Bu, tamamen tüketiciyi korumaya yönelik bir reflekstir. “Hayır, asla yapmam.” Daha güzel bir söylem midir? O zaman, siz, bu sektörden nemalanmayı bekleyen adamların önünü açarsınız, tüketiciyi korumazsınız. “Gerekirse yaparım.” Arkadaşlar, bu bir sopadır, devlet dediğiniz, Hükûmet dediğiniz regülasyon organıdır, gerektiği zaman gücünü, kudretini kullanır, ezilmekte olan tarafları korur ve diyor ki: “Gerekirse yaparım.” Daha güzel söylem mi olur? “Gerekmezse yapmam. Üreticimi ezdirmem, üreticimi desteklerim.”

Arkadaşlar, hayvancılık sektörüne 2002 yılında 83 milyon dolar toplam destek vardı, 83 milyon dolar. Şu anda 3 milyar dolar arkadaşlar, tam 40 kat, yüzde 4.000 artırılmış tarıma ve hayvancılığa verilen destek. Tarım sektörüne toplam 7 milyar dolar… Toplam 1,8 milyar dolardı, 7 milyar dolar, 4 kat artmış, arkadaşlar bunları konuşmak lazım.

Türkiye hiçbir kaygıya kapılmasın, Türk üreticisi kaygıya kapılmasın. Tarım Bakanıyla hafta sonu iki gün Kars'taydık, her taraf hayvan. Bütün ülkenin ihtiyacını karşılayacak kadar kurbanda hayvanımız var, ithalata şu anda bir gereklilik yok ama gerekirse, ama bizim tüketicimizin, 70 milyon insanımızın sıkıntıya girmesi durumunda devlet bunun gereğini yapmak zorundadır.

Ama şu anda kaygılanacak bir durum yoktur diyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Önceki ve Sonraki Haberler