'PKK Türkiye'ye Gelmeyi Düşünenleri Ölümle Tehdit Ediyor!'

'PKK Türkiye'ye Gelmeyi Düşünenleri Ölümle Tehdit Ediyor!'

TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk olan Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, 'PKK terör örgütü, yut dışında internet üzerinden Türkiye’ye gelmeyi düşünen insanları ölümle tehdit ediyor. Aynı şekilde paralel yapı 160 ülkede kültür merkezlerinde ve okullarda, ‘Türkiye güvenlik açısından tehlikelidir, Türkiye’ye gitmeyin’ kampanyası yürütüyor' dedi.

Rusya krizinden sonra turizm için kriz masası kurulduğunu belirten Bakan Ünal, “Rusya’nın turizmi bir yaptırım aracı olarak kullanması, bizim hızla bir kriz masası kurmamızı, sektörle bir araya gelmemizi sağladı. Hükümetin kurulduğu gün, angajman kuralları gereği sınırımızı ihlal eden bir uçak düşürüldü ve daha sonra bu uçağın Rusya’ya ait olduğu ortaya çıktı. O günden itibaren biz hemen bakanlığımızda bir kriz masası oluşturduk, sektörle bir araya geldik ve 3 alanda çalışmaya başladık; önleyici tedbirler, telafi edici tedbirler ve yapısal tedbirler. Bu açıklanan paket, telafi edici tedbirler çerçevesinde açıklanan bir pakettir” diye konuştu.

“TURİST SAYISINDA DÜNYADA ALTINCI, AVRUPA’DA DÖRDÜNCÜ SIRADAYIZ”

“Turizmimizin genel fotoğrafına bakarsak, son 13 yılda Türk turizmi mucizevi bir şekilde gelişti” diyen Ünal, “Burada 80’li yıllarda merhum Turgut Özal’ın katkılarını da zikretmek gerekir. Turgut Özal’ın bacasız sanayi dediği turizm, bizim dönemimizde adeta bir sıçrama yaptı ve biz turist sayısında 40 milyonu gördük. Bu konuda dünyada altıncı, Avrupa’da dördüncü sıradayız. Turizm gelirinde 36 milyar Dolar’ı gördük, tedarikçilerle birlikte bu 100 milyar Dolar’ı buluyor. Bizim 2-3 yıldan beri Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak, daha öncesinden 2007 yılından başlayan, 2007 yılında Turizm Strateji Belgesi 2023 hedefleri için hazırlandı, daha sonra bu güncellendi. Son 2-3 yıldan beri gördüğümüz bir şey vardı; bizim hızla ürün çeşitliliği ve pazar çeşitliliğine gitmemiz gerekiyordu. Bu konuda da çalışmalar yapılıyordu ama Rusya’yla yaşadığımız sorundan sonra bir şeyi net olarak gördük ki; hiçbir ürünümüzün hiçbir pazara bağımlı hale gelmemesi gerekiyor. Gelen 4 buçuk milyon turistin yüzde 75’i Antalya’ya gidiyor, bu bir risk” ifadelerini kullandı.

“SULTANAHMET PATLAMASIYLA BİRLİKTE ALMANYA PAZARIYLA İLGİLİ SORUN YAŞADIK”

Turizmde Pazar çeşitliliğinin oluşturulması için çalıştıklarını ifade eden Ünal, terör saldırılarının her ülkenin başına gelebileceğini kaydetti. Terör örgütünün ve paralel yapının, yurtiçinde ve yurtdışında Türk turizmiyle ilgili kara propaganda yürüttüğünü dile getiren Ünal, “ Hindistan’a, Çin’den Malezya, Endonezya’ya varıncaya kadar geniş bir pazarda bütün tanıtma stratejilerimizi değiştirdik. Sultanahmet patlamasıyla birlikte Almanya pazarıyla ilgili bir sorun yaşadık. Arkasından gelen 29 canımızı kaybettiğimiz Ankara patlamasıyla birlikte yeni bir sorunun kapısı açıldı. Bunu yaşayan tek ülke biz değiliz. Ankara’da, İstanbul’da patlayan bomba, Paris’te de var, Londra’da da var, geçmişte bunu Madrid de yaşadı. Turizm, siyaset üstü, hepimizin koruması gereken bir alandır. Turizmin siyaset alanının dışında tutulması gerekiyor; çünkü cari açığımızın yaklaşık yüzde 49’unu turizm gelirleri karşılıyor. Özellikle güvenlik konusunda, Türkiye’nin güvenlik açısından şuanda riskli ülke olduğu konusunda yürütülen kara propagandaya, hem içeriden hem dışarıdan inanılmaz bir katkı sağlanıyor. PKK terör örgütü, yut dışında internet üzerinden Türkiye’ye gelmeyi düşünen insanları ölümle tehdit ediyor. Aynı şekilde paralel yapı 160 ülkede kültür merkezlerinde ve okullarda, ‘Türkiye güvenlik açısından tehlikelidir, Türkiye’ye gitmeyin’ kampanyası yürütüyor. Paralel yapının yayın organlarında ‘Bin 300 otel iflas ediyor, satılığa çıkarılıyor’ haberleri yapılıyor kasıtlı olarak. Onun elindeki gazeteler de aynı şekilde ‘Türk turizmi çöktü’ haberleri yapıyor. Bugün CHP grup önerisi veriyor; ‘500 bin kişi işsiz kalabilir’ diyor. Biz burada bir psikolojik algıyı yönetmeliyiz. Hepimizin bu konuda birlikte olması ve özen göstermesi gerekiyor. Şuanda sektör temsilcileri moralleri son derece iyi, girişimci yönleri son derece güçlü. Bugüne kadar birçok krizi atlattılar, krizleri yöneterek büyüdü turizm sektörü. Şuanda bir türbülans yaşıyoruz ama devletimiz sektörün yanında ve bu türbülanstan geçerken sektörü adeta avucunun içerisinden geçirmeyi vaat ediyor” şeklinde konuştu.

HDP milletvekilinin terörist için açılan taziye çadırına gitmesini eleştiren Bakan Ünal, “Fransa’da Paris’te, Paris saldırısını gerçekleştiren ve öldürülen bir terörist için bırakın taziye çadırı açmayı, onunla ilgili olumlu tek bir cümle edin bakın devlet size ne yapıyor. Düşünebiliyor musunuz; HDP milletvekili taziye çadırına gidiyor. Osmanlı Mebusan Meclisi’nde Maraş mebusu Hırlakyan Agop Efendi, Fransızlar’ın Maraş’a gireceği söylenince, davul çaldırmak için Apdal Halil Ağa’yı çağırıyor. ‘Yarın Fransızlar geliyor, onları karşılayacağız’ diyor, bir kese de altın vermeye kalkışıyor. Abdal Halil Ağa diyor ki, ‘Değil bir kese, şu davulumun kasnağını altınla doldursan ben kardeşlerimin böğrüne davul çalmam, bu din bahsidir, başka bir bahse benzemez.’ O Osmanlı mebusu ile o taziyeye giden HDP mebusu arasında hiçbir fark yok. Onların da kimlerden emir aldığı zaten biliniyor. Abdal Halil Ağalar her zaman bu ihaneti gömmüştür. Bu ülkenin Abdal Halil Ağaları bitmez” değerlendirmelerinde bulundu.

“İNSANLIĞIN BELİRLEDİĞİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKAN TEK ÜLKE TÜRKİYE”

Bakan Ünal, Türkiye’nin Suriye’de mazlumlarının yanında olmaktan başka bir şey yapmadığını ifade etti. Türkiye’nin Kürtler’e karşı olduğu yönündeki algının yanlış olduğunu belirten Ünal, şunları ifade etti:

“Biz PYD’ye karşı çıktığımız zaman diyorlar ki, ‘siz Kürtler’e mi karşısınız?’ Hayır. Diyoruz ki, ‘Biz Esed’e taşeronluk yapan, Rusya’ya angaje olmuş ve bölgeye ihanet eden bir terör örgütüne karşıyız.’ Kimse bunu Kürtler’le karıştırmasın. Kandil’den başlayarak Afrin’e kadar, Kuzey Irak’tan, Suriye’nin kuzeyinden Hatay’a kadar bir Kürt koridoru oluşturmak istiyorlar. Azez’i de kapattıkları zaman Türkiye’nin Ortadoğu’yla temasını kesmiş olacaklar. Türkiye’nin niye Ortadoğu’yla temasını kesmek istiyorlar. Biz son 10 yıldan beri, ‘bu pazarda siz istediğiniz gibi at oynatıyorsunuz, burada sürekli kaosla bölge halkının kendi kaderini belirlemesine izin vermiyorsunuz, kendi kaynaklarını kullanmasına izin vermiyorsunuz, burada insan merkezli bir düzen istiyoruz’ diyoruz. Biz Suriye’de mağdurların, mazlumların yanında olmaktan başka ne yaptık? Buradaki trajedi şudur; 350 bin kişiyi katleden diktatör oğlu diktatör, katliamcı Esed’e ‘ülkesini koruyor’ diyen akıl, Türkiye’de 2 buçuk milyon insana kucak açmış, her türlü demokratik, hukuku, anayasal sürecin yanında olan yüzde 50 oyla seçilmiş meşru hükümete katliamcı ve diktatör diyor. Bu izah edilebilir bir ironi değil. Bütün dünyada bilinçli bir algı operasyonuyla Esed’i mağdur, Esed’in mağdur ettiği milyonlara kucak açan Tayyip Erdoğan’ı diktatör yaptılar. Bölge eninde sonunda zulmün payidar olmayacağı, bölge halklarının kendi kaderlerini belirlediği bir sürece evrilecek. Şuanda bütün dünya üzerinde insanlığın belirlediği değerlere sahip çıkan tek ülke Türkiye. Bir ülke düşünün ki; mültecilerin bin 200 Euro üzerindeki parasına ve ziynet eşyasına el koysun. Siz bir ülke düşünün ki; mülteci alırken dişine, inancına ve eğitimine baksın. Bu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’yle, demokrasiyle, temel hak ve özgürlükleriyle, neyle açıklanabilir? Peki insanlığın üzerinde yükseldiği değerlerin yanında duran, Ezidi’sini, Arap’ını, Türkmen’ini, Kürt’ünü, hiçbirini ayrı tutmadan güvenlik riski alarak ülkesine alan kim; Türkiye. ‘Bu ülkeden bunlar gitmelidir’ diyen kim; bunları da izleyenlerin takdirine bırakıyorum.” 

Önceki ve Sonraki Haberler