Sabri Güner: Cumhurbaşkanı Hem Ümit, Hem Sorun Oldu

Sabri Güner: Cumhurbaşkanı Hem Ümit, Hem Sorun Oldu

19 ve 20. Dönemlerde Doğruyol Partisi’nden Kars Milletvekilliği yapan Sabri Güner, "Sayın Cumhurbaşkanı hem ümit oldu hem sorun oldu. Onun içinde kendisine hücumlar yoğunlaştı." dedi.

Volkan KARABAĞ / KARS MANŞET

19 ve 20. Dönemlerde Doğruyol Partisi’nden Kars Milletvekilliği yapan Sabri Güner, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın 16 Nisan’da yapılacak olan referandum için ‘Evet’ kampanyası başlattığı memleketi Kağızman’a gelerek kendisine destek verdi.

Güner, Kağızman ilçe meydanında gerçekleştirilen mitinge dönüşen referandum koordinasyon merkezinin açılışında halka hitaben konuştu. Güner, ‘Kimseyi yüzde 30’la, 35’le bakan yapmazlar, Ahmet Arslan’a sahip çıkalım! 16 Nisan’da kendisine parti ayrımı gözetmeksizin Kars için, Kağızman için, Ülkemiz için tam destek verelim’ çağrısında bulundu.

SİYASET İÇİN GELMEDİM

Konuşmasından Kars’a siyaset için gelmediğini söyleyen Güner, milletvekilliği yaptığı dönemlerde uzun süre Kars’ı şerefle temsil ettiğini ve Karslıların başınızı öne eğecek hiçbir davranışın içinde bulunmadığını ifade etti.

Kendisinin halen Kars için bir şeyler yapmak için mesul hissettiğini de konuşmasında ifade eden Güner: “Elimden geleni ardıma koymadım derler ya elimden geleni ardıma koymadım, sizin için ne gerekiyorsa yaptım. Ancak ben kendimi Kars için Allah’ın huzurunda mesul hissediyorum. Vekilken de temsili hakkıyla yaptım. Şu anda da kendimi çok önemli konularda kanaatlerimi sizinle paylaşmak, sizlere doğruyu söylemek mesuliyetinde hissediyorum. Şirazi diyor ki ‘İnsan yalnız yaptığı fenalıklardan değil, yapmadığı iyiliklerden de sorumludur ‘ve örnek veriyor diyor ki ‘eğer bir kuyunun yanı başında bir kör görüyorsanız, o kör o kuyuya düşmekten alıkoymazsanız fenalık yapmış olursunuz.’ İşte ben böyle bir hisle bugün karşınızdayım. İyilik yapmak istiyorum. Kanaatimi ve doğruyu size söylemek istiyorum.”dedi.

TÜRKİYE, 2002 YILINA KADAR KUSURLU SİYASETİN ÜRETTİĞİ SORUNLARA, RASYONEL OLMAYAN ÇÖZÜMLER ÜRETMEKLE VAKİT KAYBETTİ

Türkiye’nin 2002 yılına kadar hep özgür bir demokraside yapılanan kusurlu siyasetin ürettiği sorunlara, rasyonel olmayan çözümler üretmekle ve aratmakla vakit kaybettiğini da konuşmasında ifade eden Sabri Güner: “Bende maalesef o dönemde bir büyük partinin hem üst kademe karar organında, hem de milletvekilliğinde bulundum. Bu konuda üzerime düşen nakisayı hiçbir his duymadan alıyor ve izah ediyordum. Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz. Ama 2002 yılına geldiğimizde ben tekrar aday oldum siz tercihlerinizle. Teveccühlerinizle beni seçtiniz ancak parti barajın altında kaldı. Bunda sizin kabahatiniz yoktu. 2002 yılında ortaya çıkan siyasi heyeti izliyorum. Bir siyasi heyet çıktı ortaya başında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan. Bir Türkiye tarifi yapıyordu, büyük Türkiye tarihi idi, çok geniş bir tarifti. Ama ben o tariften özetle şunu anlıyordum; ‘Milli ve manevi değerlere bağlı kalmak kaydıyla çağdaş, üreten, gelirini adaletle paylaşan, daha kalkınmış, sorunları daha az, yarınına daha güvenle bakan ve en önemlisi insan hak ve hürriyetleri konusunda evrensel değerleri yakalamış bir Türkiye… Böyle bir tariften kim heyecanlanmaz ki? Ben de heyecanlanıyordum. Sadece bu tarifi yapmıyordu, inanç, hukuk ve demokrasi mesajları veriyordu. Bununla da kalmıyordu itiraz da ediyordu. İtirazcı bir kimlik ortaya attı. Neye itiraz ediyordu? Özürlü demokrasiye itiraz ediyordu, kusurlu siyasete itiraz ediyordu, yanlışa, dalkavukluğu siyaset anlayışına itiraz ediyordu ve olumsuz her şeye demokrasi adına itiraz ediyordu. Bu söylediklerinin hepsini yaptı. Hepsini yaptı ama kendisini rejimin ve ülkenin aslı sahibi olarak niteleyen bir irade buna sert tepki gösterdi. Bu irade gizlendiği yerden adına ne derseniz deyin, o derin irade gizlendiği yerden çıktı ve ülkeyi kaos ortamına sürüklemeye çalıştı. İğrenç bir maniplatif siyaset ülkede yönetemeyen demokrasi manzarası çizmeye çalıştı. İşte Sayın Cumhurbaşkanı bunun mücadelesini, bunun kavgasını verdi. Bu kavgada ben ve benim gibiler hep birlikte bağırdılar; ‘bu kavgada biz sizinle varız Sayın Cumhurbaşkanım’ dedik. Bende ne kazanıp, ne kaybedeceğimin hesabını yapmadan varız dedik.

SAYIN CUMHURBAŞKANI HEM ÜMİT OLDU, HEM SORUN OLDU

İşte ben buradan ülkemin bütün dinamiklerine seslenmek istiyorum; hürriyet ve demokrasi mücadelesinde ortak paydası olan herkes kim bu vatan için, bu millet için ne iş görmek istiyorsa kimin elinden ne geliyorsa adres burasıdır. Başka adres arayanlar dün yanıldılar, bugünde yanılacaklardır. Sayın Cumhurbaşkanı hem ümit oldu hem sorun oldu. Onun içinde kendisine hücumlar yoğunlaştı. Nasıl ümit oldu? İnancına göre yaşam tarzını düzenlemek isteyen ve düzenleyenler için ümit oldu. Buna karşı çıkanlar için de sorun oldu. Erdoğan, İslam Dünyasında mazlum insanlar için ümit oldu, buna karşı çıkan batılılar için sorun oldu. İşte bugün o hücumlar, yaşanan 15 Temmuz işte bütün bunların sebebi budur. Ülkenin yükselmesini, ilerlemesini istemeyenler her türlü oyunun içerisine giriyorlar. işte görüyorsunuz Avrupa’da sanane benim ülkemin yönetiminden, sanane benim ülkemin yönetim sisteminden. Demek ki eğer onlar karşı çıkıyorsa, biz doğru yoldayız, doğruyu yapıyoruz. Düşmanın hoşuna gitmeyen doğrudur, istikameti doğrudur Sayın Cumhurbaşkanının. Bunu size söylemeye geldim. Kendimi sorunlu hissediyorum. Eğer bugün Sayın Cumhurbaşkanımın çok sevdiği üstat Necip Fazıl yaşasaydı ben eminim ki Külliyenin önüne gidip, ‘üzülme bu davanın sahibi Hak’tır. Hak olan davanın zaferi muhakkaktır’ diyecekti.

KAPTANI NUH OLAN GEMİ BATMAYACAKTIR

Yine ben eminim ki eğer Sadi yaşasaydı ta Şiraz’dan Külliyeye sesini duyurup ‘Kaptanı Nuh olan gemi batmayacaktır’ diyecekti. Hiç endişeniz olmasın, bu ülke yoluna devam ediyor ve yönetim sistemini de değiştiriyor. Artık küreselleşen dünyada hızlı hareket edebilen bir yürütme çağımızın zorunluluğudur. Bunu mutlaka yapmamız gerekir.

BİZ ÇOK PARTİLİ PARÇALI, İŞLEMEYEN PARLAMENTER DEMOKRASİ GÖRDÜK

Biz koalisyonlar dönemini gördük, çok partili parçalı, işlemeyen parlamenter demokrasi gördük. Onların sıkıntılarını çok yaşadık. Ülke o sebepten dolayı bir arpa boyu yol alamadı. Ama şimdi 2002’den bu yana 15 yıldır bu ülkede kalkınma var, itibar var, vatandaşa hizmet var. Aklınıza gelebilecek şimdi sayamayacağım her şey var. Ben bugün burada başka bir şey daha söylemek istiyorum. Özellikle Kağızman için söylüyorum; bu ilçe hemen hemen her dönem birkaç dönem hariç Türkiye Büyük Millet Meclisine temsilci gönderdi. O temsilcilerden hayatta olanlara Allah uzun ömür versin, sağlıklı ömür versin, ahrete intikal edenlere de Allah rahmet etsin. Hepsi kendi çapında, hepsi büyük gayretle yapabilecekleri her şeyi yaptılar. Ama bu ilçe bu defa temsilciden öte hükümet kademesinde çok önemli bir koltuğa sahip oldu. Sıradan bir koltuk değil. Bunun kıymetini bilmek lazım. Ben bunu söylemeye geldim.

KİMSEYİ YÜZDE 30’LA, 35’LE BAKAN YAPMAZLAR, AHMET ARSLAN’A SAHİP ÇIKALIM!

Size bir de sitemim var. Şöyle bir sitemim var; kimseyi yüzde 30’la, 35’le Bakan yapmazlar. Bakan yapılan illerde yüzde 60’ların, yüzde 70’lerin üzerinde rey alanlardı. Ama sayın Bakan, sayın Ahmet Arslan sevgili kardeşim ben onun riyakatini ve kabiliyetini çok yakından biliyorum. Ulaştırma Bakanlığı gibi bir büyük bakanlığa uygun olan isimlerin en uygunu o idi. Ayrıca yakınlığı vardı devletin başındakilerle, bu sebepten dolayı Bakan oldu. Ne de iyi oldu. Oldu da çok iyi oldu. Ama siz şimdi bu Bakanlığın size verilen bu payenin, size verilmiş, sizin evladınız, sizin içinizden çıkan biri, sizin yetiştirdiğiniz biri. Size verilen bu payenin bedelini ödemek zorundasınız. Eğer ödemezseniz kamu vicdanı yakanıza yapışır. Bende yapışırım. Bayburt’la, Erzurum’la yarışması lazım bu ilçenin. Daha doğrusu Kars’ın da yarışması lazım ama bu ilçenin yüzde 100 yarışması lazım. Partiniz ne olursa olsun geçmişte HDP’ye, CHP’ye, MHP’ye, Saadet Partisine ve diğerlerine rey vermiş sevgili kardeşlerim, bu bir parti meselesi değil, bu kendinize sahip çıkma meselesidir.

PİREYE KIZIP YORGANI YAKIP, SONRADA ÜŞÜMEYELİM

Pireye kızıp yorgan yakmayın. Vallahi üşürsünüz, billahi üşürsünüz, tallahi üşürsünüz. Sonra da pişman olursunuz. Ben size doğruları söylüyorum. Söyleyip geçmiyorum, takip de edeceğim. Bu Bakanı, bu evladınızı buradan mahcup göndermeyin. Biliniz ki ona bir şey olmaz. Bilesiniz ki milletvekilleri Ankara’da bizim ilimize de gelin diye bekliyorlar. Bakan ile gidip orada destek alacaklar. Bakan kendi evinde destek alamıyorsa bu yanlıştır. Bu yanlışa alet olmayın, sizden rica ediyorum. Ahmet’i sevmiyorum, gitti Bakanın yanında oturdu. Ne yapsın Bakan, oturmuş kovacak mı? Sen daha atik davran sen daha önce git. Bu tür basit şeylerle memleket meselelerini mukayese etmeyin. Ben eminim ki siz partilerinizi, siz husumetlerinizi, siz olumsuzluklarınızı bir tarafa bırakıp bir defa da memleketiniz için, evladınızı boş göndermemek için, mahcup göndermemek için her biriniz elinizden gelen gayreti göstereceksiniz.”şeklinde konuştu.

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler