“Tövbe Hâşâ, Peygamberimiz Bile Allah’ı Bir Defa Görmüştür”

“Tövbe Hâşâ, Peygamberimiz Bile Allah’ı Bir Defa Görmüştür”

Kars Manşet Yazarı Dr. Doğan Kuşman'ın "“Tövbe Hâşâ, Peygamberimiz Bile Allah’ı Bir Defa Görmüştür”" başlıklı köşe yazısı:

1200 seneden beri din bezirgânlarını söylediği sözü yazdım size. Siz de bundan farklı bir şey bilmiyorsunuz zaten. Bilgisizler, kendileri için mümkün olmayan şeyleri başkaları için de imkânsız hale getirmeyi başarmışlar. Allah kullarından birine neyi nasip ettiyse; kimin liyakati yeterli ise ona da nasip eder. ŞÜPHENİZ Mİ VAR? Peygamberimiz görmüş. Yetmez, Ashabı da görmüş! Ayet öyle söylüyor.

12 / YUSUF – 108.Kul hâzihî sebîlî ed’û ilallâhi alâ basîretin ene ve menittebeanî, ve subhânallâhi ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne). De ki: “Benim ve bana tâbî olanların, basiret üzere (kalp gözüyle basar ederek, Allah'ı görerek) Allah'a davet ettiğimiz yol, işte bu yoldur. Allah'ı tenzih ederim. Ve ben, müşriklerden değilim.”

Sahabe gibi olamayız demeyin. Aksi takdirde Allah’ın haksızlık yaptığını söylemiş olursunuz. Siz de davet olunan yol üzeri olursanız, BAL GİBİ OLURSUNUZ. İlimsizlerin bunca kazandıkları ilim yetmeyince, yalanların arkasına sığınmaları da normaldir. Tabiî ki söylenen yalanın anlaşılmaması için,1200 seneden beri dini Kur’an’ın dışından anlatanlar bu yalanlarla dini içinden çıkılmayacak bir duruma getirmişler.

Eğer her insan Allah ile olan MİSÂKlerini, AHDlerini ve YEMİNlerini yerine getirirse. Yani emanet olan Ruh, Fizik beden ve Nefslerini sahibi olan Allah’a teslim ederse ve bunun sonucu mutlaka Allah’ı görmek aşkıyla yanarlarsa, Allah da bu aşığına nasip eder. Ayette Allah böyle söylüyor.

13 / RAD – 20.Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).

Onlar, Allah'ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah'a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.

13 / RAD – 21.Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

13 / RAD – 22.Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim ve ekâmûs salâte ve enfekû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten ve yedreûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed dâr(dâri). Onlar, sabırla Rab'lerinin vechini (Zat'ını, Zat'a ulaşmayı ve Allah'ın Zat'ını görmeyi) dileyenler ve namazı ikame edenler, onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açıkça infâk edenlerdir. Ve seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. İşte onlar için, bu dünyanın (güzel bir) akıbeti (sonucu) vardır.

Nefsinize tabi olmuşsunuz; Dünya telaşından dolayı Allah ile olan ilişkilerinizi ikinci plâna atmışsınız. Allah’ın hedef emirlerini sizden saklayıp sadece İslâm’ın 5 şartının yeteceğini sizlere öğrettikleri için, kurtuluşunuzun ellerinizin arasından uçup gidiyor. Siz de hiç bir şey yapmıyorsunuz. Gideceğiniz yerin neresi olduğunu biliyor musunuz? Hâlbuki Allah, her dönem insanlara ŞEFAAT etmesi için birilerini görevlendirir. Özelliği nedir biliyor musunuz? Kâlp gözü ile Allah’ı görmesi. 

43 / ZUHRUF – 86.Ve lâ yemlikullezîne yed’ûne min dûnihiş şefaate illâ men şehide bil hakkı ve hum ya’lemûn(ya’lemûne).Ve onların, O'ndan (Allah'tan) başka taptıkları şeyler şefaate malik değildir. Hakk'a şahit olanlar hariç ve onlar (Hakk'ı) bilirler.

Yalancılarımız tabiî ki hemen devreye girecek “bu bir delilik, tövbe hâşâ insanı dinden çıkaracaklar. Sapık bunlar”.Kim sapık, kim değil, Kur’an doğrusunu söyler. EY EHLİSÜNNET VEL CEMAAT: İlminize güveniyorsanız, hodri meydan! Kur’an hem delil, hem de şahitlik yapar. Eğer ilminiz yetmiyorsa gelin dinimizi Kur’andaki Resulullah ve Sahabenin yaşadığı gibi yaşayalım. Başka bir yol yok. Artık yalanlara sığınmayın. Sizler de bu güzelliği yaşayabilirsiniz. KİBİRLENMEZSENİZ.

Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda : Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında “Allah, Allah” diyerek kişi Allah’ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
Allah’a emanet olun.

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler