Yer altı sırlar tartışıldı!

Yer altı sırlar tartışıldı!

SEZAİ YAZICI ANİ'NİN BİNLERCE YILLIK SIR PERDESİNİ ARALADI

Yer altı sırlar tartışıldı!

Ani’nin yeraltındaki esrar perdesinden ilk kez bir bilimsel toplantıda söz edildi

ANİ NİN YER ALTI SIRLARI TARTIŞILDI

SEZAİ YAZICI ANİ’NİN BİNLERCE YILLIK SIR PERDESİNİ ARALADI

Gizli su kanalları, keşfedilmemiş keşiş hücreleri, meditasyon odaları, devasa dehlizler, çatallaşan geçitler, akıl almaz tuzaklar, ucu olmayan tüneller, niçin yapıldığı anlaşılmayan oyuklar, yön duygusunu kaybettiren köşeler, Yazıcı’nın bir süredir üzerinde çalıştığı Ani’deki bilinmeyen yeraltı yapılarının sadece birkaçı…

I. Uluslararası Ani-Kars Sempozyumu, 14-16 Ağustos tarihleri arasında Kafkas Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Sempozyuma çok sayıda uzman, akademisyen ve araştırmacı katıldı. Toplantıya “Ani’nin Yeraltı Sırları” başlıklı bir bildiriyle katılan Sezai Yazıcı, Ani’nin hiç bilinmeyen yönlerini anlattı. Edinilen bilgilere göre Türkiye’de şimdiye kadar üzerinde hiçbir yayın yapılmayan konu büyük bir heyecan yaratarak birdenbire Ani’nin altıyla ilgilenenlerin dikkatini topladı. 

Sezai Yazıcı, “Ani’nin Yer altı Sırları”  adlı bildirisini sunarken

 Sezai Yazıcı, Ani’nin “Gizli Kapıları” adlı yeraltı geçidinde

Sezai Yazıcı, sempozyuma sunduğu bildiride, yeraltındaki Ani ile ilgisinin tamamen tesadüfi olarak geliştiğini belirterek şunları söyledi: Kars’ın tanıtımını yapmak tarihsel ve kültürel mirasını ortaya çıkarmak için 2011 yılında yürüttüğüm 3 Rotada Kars Büyüsü adlı bir Birleşmiş Milletler projesinde Gurdjieff rotası üzerine çalışırken oldukça ilginç bir bilgiye ulaştım. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarının bir bölümü Kars’ta geçen 20. Yüzyılın ilk yarısının en etkili isimlerinden George İvanoviç Gurdjieff, 1880’li yıllarda arkadaşı Pogosyan’la birlikte Ani’de tecrit edilmiş bir yer seçerek bir süre çalışmışlar. Gurdjieff ve arkadaşı bir gün Ani’de yer altı geçitlerinden birini kazarken yerdeki toprağın farklılaştığını görürler. Kazma işlemini sürdürdüklerinde dar bir geçit keşfederler.  Ama geçidin ucu yere düşen taşlarla kapanmıştır. Taşları temizlediklerinde kemerleri harap olmuş bir odayla ulaşırlar. Odada çürümüş mobilyalar, kırılmış çömleklerle görürler. Ayrıca odada bir çeşit nişin içinde bir tomar parşömen bulurlar. Gurdjieff çok iyi Ermenice bilmesine karşın parşömendeki yazıları okuyamaz.  Bir süre sonra yazının çok eski bir Ermenice olduğu anlaşılır. Yorucu bir uğraşın ardından parşömenlerin bir keşişten diğer bir keşişe, Peder Telvant’tan Peder Arem’e yazılmış mektuplar olduğunu öğrenirler.

Mektuplar sırlarla doludur. Ne var ki aradan geçen yılların etkisiyle kâğıttaki yazılar bozulmuştur. Yoğun çabaların ardından mektubu eski haline getirerek yeniden okurlar. Mektubun sonunda geçen “sarmung” kelimesiyle, kökü M.Ö. 2500 yıllarına kadar uzanan ve varlığını M.S. VI. ve VII. yüzyıla kadar sürdüren Mezopotamya’daki ünlü bir ezoterik okulun adını Gurdjieff bu sayede ilk kez öğrenmiş olur. Mektupların bulunduğu yer bir dua yeridir.

Ani’de yeraltında bir manastırın dua odası

Sezai Yazıcı konuşmasını şöyle sürdürdü: Ani’deki bu manastırdan ilk kez Gurdjieff söz etmiştir.  Ne var ki, günümüzden yaklaşık 135 yıl önceki Gurdjieff’in bu belirlemeleri, Ani’de, 1915 yılında Nikolay Marr başkanlığında yapılan en kapsamlı kazı çalışmaları sırasında, yeraltı araştırmalarından sorumlu David Kipşize tarafından bile tam olarak tanımlanamamıştır.  Ta ki, yıllar sonra ve de büyük bir olasılıkla Gurdjieff’in aktardığı bu bilgilerden haberdar olmaksızın, buranın bir manastır olduğunu İtalyan mağara ekibi teyit edinceye kadar…

Yazıcı’nın Ani’deki en önemli yeraltı yapılarını İşaretlediği Google’ın uydu haritası.  

M.Ö. IV. Yüzyılda bölgeden geçen Ksenophon’un izlediği yol. Anabasis: Onbinlerin Dönüşü adlı eserin 2011 yılında Eski Yunancadan yapılan çevirisinde Arpaçay’dan Harpasos olarak söz edilir (VII/18)

Yazıcı: “Gurdjieff’ten önc de Ani’de mağara ya da kaya evlerde önemli bir nüfusun yaşadığını pek çok gezginin izlenimlerinden öğreniyoruz” dedi. Ardından şunları söyledi:  M. Ö. 400 yıllarında bölgeden geçen Ksenophon, Anabasis’te Yunan birliklerinin dönüş yolunda birtakım yeraltı yerleşimleri bulduklarını anlatarak bu konuda bize önemli ipuçları verir:

“Köydeki evler yeraltındaydı. Girişi bir kuyu ağzına benziyordu, aşağısı ise genişçeydi. Yük hayvanları için kazılmış yollar vardı. İnsanlarsa bir merdivenle aşağı iniyordu. Evlerin içinde keçiler, koyunlar, sığırlar, kümes hayvanları ve bunların yavruları vardı..”

Ksenophon’dan 2 bin 400 yıl sonra bölgeyi gelen İtalyan diplomat, tarihçi, gezgin Luigi Villari (1876-1959), Ani’yle ilgili izlenimlerini 1906 yılında Ksenopfon’u doğrulayacak şöyle dile getirecektir: 

“Burada çok sayıda bulunan mağara evleri çok değişik ve ilgi çekici. Bunlardan en önemlileri Alaca çayının koyağında bulunanlar ile Alaca’yı Arpaçay’dan ayıran alçalmalar yönündeki vadide olanlar.  Alaca koyağı Arpaçay’ın koyağına göre çok daha geniş ve daha müsait...(…) Bir sıra mağara, Ani bloğu diye adlandırabileceğim şekilde, Hisarın hemen aşağısındaki yumuşak kalkerde oyulmuş; bir başka grup da ufak vadinin diğer tarafında görülüyor ve birkaç sırada Alaca çayının ardında bulunmakta. Ani halkı çoğunlukla buralarda oturmaktaydı ve birçoğunda da hâlâ yaşanıyor. İki ya da üç tanesine girdim ve başka hiçbir yerde bu kadar ilkel yerleşim birimleri ile karşılaşmadım. Her ailenin iki ya da üç “oda”sı olduğundan sıkışıklık yoktu, ancak birkaç halı, bazı mutfak aletleri ve yumuşak kalkerin kesilmesiyle elde edilen bir kaç sedirden başka mobilya yoktu.”

Türkiye’de yakından tanınan Lord Kinross, 1950’li yıllarda Ani’yi gezdikten sonra benzer değerlendirmeler yaparak “alt tabaka nüfusun” geçmişte mağara evlerde yaşadığını teyiden ifade eder ve başka türlü Ani’de 100 bin nüfusun olamayacağını belirtir.

Yazıcı, Ani’nin bir ortaçağ şehri olarak adını duyurduğu IX-XIII. yüzyıllara gelmeden çok önce Ani’deki yer altı yapılarının, mağaraların konut olarak kullanıldığını, Çağdaş seyyahlar Ani’deki nüfusun önemli bir bölümünün surların dışında yaşadığını belirtmektedir. Dolayısıyla genel olarak bilinenin tersine, Ani’de binlerce yıl öncesinden başlayan bu yeraltındaki yaşam, Ani’nin en parlak dönemine kadar sürmekle kalmamış,  XX. Yüzyılın başlarına, hatta ilk çeyreğine kadar kesintisiz olarak devam etmiştir. Ne yazık ki, bugün Ani bu yeraltı yapılarından, mağaralardan arındırılarak sunulmak istenmektedir. Bu son derece yanlıştır. Nitekim, Ani üzerine yoğun okumalar yaparak Ani’ye gelenler büyük bir hayal kırıklığı yaşamaktadırlar. Günümüzde, Ani’de yer altı yapıları ve mağaralar hakkında en küçük bir bilgi yoktur. Bu konuda hiçbir yayında bulunmamaktadır”, dedi.

Sezai Yazıcı Ani’de, “Giden Gelmez” tünel  girişinde 

“Yeraltı Anisi” girişi

Yazıcı daha sonra konuşmasını özetle şöyle sürdürdü:

“Bugün Ani’de teyit edilmiş bilgiler ve uygulamalı çalışmalar bağlamında 823 yeraltı yapısı ve mağaranın bulunduğunu biliyoruz. Ani’de tünel, geçit vb. yapıların uzunluğu 500 m.’nin üzerindedir.  Ani’deki yer altı yapıları ve mağaraların çoğu konut olarak kullanılmıştır. Geri kalanlar içerisinde kilise, geçit, mezarlık su kanalı, güvercinlik vb amaçla kullanılan çok sayıda hipojen bulunmaktadır.  Söz konusu yer altı yapılarının önemli bir bölümünün metrik ölçüleri, planları ve kesitleri çıkarılmıştır. Çoğu için haritalar hazırlanmış mağaraların açıldığı kanyon duvarlarının fotoğrafları çekilmiştir. Yapıların en önemlileri, Giden Gelmez Tüneli, Yeraltı Anisi, Gizli Kapılardır. Ayrıca Ani’de yeraltındaki Manastırla üç ayrı önemli geçiti de bu kategoride sayabiliriz. Öte yandan Ani’de 4 tane son derece karmaşık yapı bulunmaktadır. Bunların bir bölümünde çökmeler olmuştur. Kimilerine ulaşmak son derece güçtür.   Ani’nin tanıtımında artık yeraltı Ani’sinden de söz etmenin zamanı gelmiştir. Şimdilik en azından Kültür Bakanlığınca yer altı yapılarının işaretleme çalışmaları başlanılmalı, yapıların önleri temizlenmeli, bunlarla ilgili yürüyüş yolları yapılmalıdır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yer altı yapılarına büyük ilgi duyulduğu akıldan çıkarılmamalıdır.” dedi.

 Sezai Yazıcı bostan deresi fektorunde

 Sezai Yazıcı bostan deresi fektorunde

Sezai Yazıcı’nın uzun bir süreden beri üzerinde çalıştığı yeraltı Anisi’nin önümüzdeki aylarda kitap olarak yayımlanacağı öğrenildi.

 (BA-BA-S) GAZİ KARS (KHA)

 

KHA

Önceki ve Sonraki Haberler