Doğan KUŞMAN

Doğan KUŞMAN

ALLAH'A VERDİĞİMİZ SÖZLER

ALLAH'A VERDİĞİMİZ SÖZLER

Kur'an-ı Kerimde insanların Allah'a verdiği sözler vardır, bilir misiniz desem, bazıları tabi namaz kılmak oruç tutmak diye sayarlar. Allah zaten bu ibadetlerin yapılmasını emrediyor bunun için söz mü alır? Zaten insanlar verdikleri sözü tutmuş olsalar hepsi Allah'ın ermiş evliyası olurdu.
Kur'an-ı Kerim de Allah'a AHD, MİSAK, YEMİN ve bir de AHDALLAHU diye bahsedilen söz vermek var. Bizim haberimiz yok deme şansınız da yok çünkü bir şekil de öğreneceksiniz.
Bakın Rabbimiz ne diyor.
AL-İ İMRAN - 77 :İnnellezîne yeşterûne bi ahdillâhi ve eymânihim semenen kalîlen ulâike lâ halaka lehum fîl âhırati ve lâ yukellimuhumullâhu ve lâ yenzuru ileyhim yevmel kıyâmeti ve lâ yuzekkîhim ve lehum azâbun elîm(elîmun). Hiç şüphesiz o kimseler ki; Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere satarlar. İşte onlar için ahirette hiçbir nasip yoktur. Allah onlar ile konuşmayacak ve kıyâmet günü (merhamet nazarıyla) onlara nazar etmeyecek (bakmayacak)tır. Ve onları tezkiye de etmeyecek (onlar, Allah'a verdikleri yemini yerine getiremeyecek yani nefsleri tezkiye olmayacak)tır. Onlar için elîm bir azap vardır
Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere satanlardan bahsediyor Rabbimiz. Demek ki Allah ile olan sözler yerine getirilmediği takdir de elim bir azap var. 
Birde Allah ile verdikleri sözü yani Allah'ın ahdini yerine getiren ve misaklarını bozmayanlar var. 
RAD - 20 :Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk (misâka). Onlar, Allah'ın ahdini ifa ederler (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah'a teslim ederler). Ve misaklerini (diğer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah'a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.
Hem Allah ile ahitleşmişiz hem de Allah'a misak vermişiz, nedir bunlar diye merak eden de yok. Allah'ın ayetlerine bakalım, misak nedir?
RAD - 21:Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahşevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).Ve onlar Allah'ın (ölümden evvel), Allah'a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O'na (Allah'a) ulaştırırlar. Ve Rab'lerine karşı huşû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar
Kelime kelime anlamı 
1. ve ellezîne : ve o kimseler 
2. yasılûne : ulaştırırlar, vasıl ederler 
3. mâ emerallâhu (emre allâhu) : Allah'ın emrettiği şeyi
4. bi-hi : ona 
5. en yûsale : ulaştırmak 
6. ve yahşevne : ve korkarlar, huşû duyarlar 
7. rabbe-hum : onların Rab'leri 
8. ve yehâfûne : ve korkarlar 
9. sûe el hisâbi : kötü hesap
(KELİMELERİN DIŞINDA MANA YÜKLENMESİN DİYE VERİLMİŞTİR)
Demek ki Allah'ın emri olan ve Ona ulaştırmamız emredilen  insanlarda bir şey var. Ne olabilir?
O zaman Allah insanları nasıl yaratmış ona bakalım.
Fizik bedenimizi önce yaratmış;
HİCR - 26 :Ve le kad halaknel insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).Andolsun ki; Biz insanı, "hamein mesnûn olan salsalinden" (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık. 
Allah yarattığı her şeyi çift yaratmış ve "artı-eksi" olarak çift yaratmış.
ZARİYAT - 49 :Ve min kulli şey'in halaknâ zevceynî leallekum tezekkerûn (tezekkerûne).Ve Biz, herşeyden (zıttıyla kaim kılarak) çift yarattık. Umulur ki böylece siz tezekkür edersiniz. 
İnsanda fizik beden yaratılmış ve gene fizik bedenin zıttı bir beden daha olmalı ki ayet yerine gelsin. 
Ne olabilir veçhin zıttı; NEFS
ŞEMS - 7 :Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.Nefse ve onu (7 kademede ahsene dönüşecek şekilde) sevva edene (dizayn edene) (andolsun). 
İçimize kat kat döşenmiş bir nefs beden ve özelliği olan bir beden;
ŞEMS - 8 :Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.Sonra ona (nefse) fücurunu ve takvasını ilham etti. 
Bu bedenin şeytan ile ilişkisi olduğu ortada, çünkü şeytandan fücur alıyor. Allah'tan da takvası ilham ediliyor.
ŞEMS - 9 :Kad efleha men zekkâhâ.Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir. 
Temizlenmesi gereken ve temizlenince insanın kurtuluşa ermesi söz konusu olan yaratılmış bir beden.
İnsanın fizik bedeninin ve nefsinin Allah'a verdiği söz var mı? Rabbimiz bu konuda ayetler ile açıklamış.
FİZİK BEDEN(İnsanın Veçhi) için Allah Adem oğlu diyor ve ahdin ne olduğunu söylüyor.
YASİN - 60 :E lem a'had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta'budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.
Başlangıçta bütün insanlar şeytandan aldığı fücur ile nefsin yani şeytanın isteklerini yerine getirdiği için şeytanı ilah edinmiş ve ona kuldur. 
Allah'a kul olması için Allah'a kul olmak üzere AHD adı verilen söz vermişiz.  
YASİN - 61 :Ve eni'budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm(mustekîmun). Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır
Allah'a ahdini yerine getiren Allah'a kul oluyor ve Sıratı Mustakîm üzeri oluyor.
Allah'ın diledikleri ahdini yerine getirmeyi dileyenler ki bunlar Sıratı Mustakîm üzeri oluyor. 
NUR - 46 :Le kad enzelnâ âyâtin mubeyyinât(mubeyyinâtin), vallâhu yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin). Andolsun biz, açıklayıcı âyetler indirdik. Allah, dilediğini Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.
Sıratı Mustakîm (istikametlenmiş yol) Allah'a ulaştıran yol demek ki Allah'a ulaşmayı dileyeni Allah'ta kendisine ulaştırmayı diliyor. 
NİSA - 175:Fe emmellezîne âmenû billâhi va'tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen). Allah'a âmenû olanları ve O'na sarılanları (sarılmayı dileyenleri), Allah kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edecektir, ulaştıracaktır. 
Amenu olanları yani Allah'a mülâkî olmayı kalben dileyenler ulaşıyor ve ALLAH'A KUL OLUYOR.
NEFS BEDENİMİZ için Allah'a verdiğimiz söz var mı? Allah ayetlerde ne söylüyor?
MUDESSİR - 38 :Kullu nefsin bimâ kesebet rehîneh(rehînetun Bütün nefsler, iktisap ettikleri (kazandıkları) dereceler sebebiyle (karşılığı olarak) rehinedirler (bağlıdırlar). 
MUDESSİR - 39 :İllâ ashâbel yemîn(yemîni).Yemin sahipleri (getyeminlerini yerine iren nefsler) hariç. 
Nefsimizin başlangıçta nerede rehin olduğunu Allah Tin suresinde yazmış.
TİN - 5 :Summe redednâhu esfele sâfilîn(sâfilîne).Sonra onu, esfeli safiline (en sefil hale, nefsinin karanlıklarına) iade ettik (çevirdik). 
Ama nefsin rehin olmaktan kurtulması için yemin vermiş. Buda kurtuluş için nefsin temizlenmesi gerektiği Şems -9 da açıklanmış;
ŞEMS - 9 :Kad efleha men zekkâhâ.Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir. 
Peki bir insan hangi şartta nefsini ıslâh edebilir ki? 
Allah ayette, Allah'a mülâkî olmayı (Allah'a ulaşmayı) dileyen kişinin salih amel işlemesi gerektiğini söylüyor.
KEHF - 110 :Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid(vâhidun), fe men kâne yercû likâe rabbihî fel ya'mel amelen sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ(ehaden).De ki: "Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O taktirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsın ve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın."
FİZİK beden ve NEFS bedenin Allah'a verdikleri sözler tamam da bu iki bedenin Allah'a ulaşması nasıl mümkün olur? Yoksa insan da Allah'a ulaşma imkanı olan başka bir beden mi var?
Her canlı çift ve zıt yaratıldığına göre bir üçüncü beden olabilir mi?
Rabbimiz insanı şereflendirmesi kendisine ait olan RUHUNDAN yani Allah kendi ruhundan insana üfleyerek üçüncü bedeni oluşturmuş. Bir emanet geri iade edilmesi gereken bir emanet.
AHZAB - 72 :İnnâ aradnel emânete ales semâvâti vel ardı vel cibâli fe ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehal insân(insânu), innehu kâne zalûmen cehûlâ(cehûlen).Muhakkak ki Biz, emaneti göklere, arza ve dağlara arz ettik (sunduk, teklif ettik). Onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular. Ve insan onu yüklendi. Muhakkak ki o (nefs), çok zalimdir, çok cahildir. 
Evet emaneti olan ruhu insanın içine üflemiş;
SECDE - 9 :Summe sevvâhu ve nefeha fîhi min rûhihî ve ceale lekumus sem'a vel ebsâre vel ef'ideh(efidete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem'î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz. 
Ve bu ruhundan üfleyince cinlerin ve meleklerin secde etmesini istemiş.
HİCR - 29 :Fe izâ sevveytuhu ve nefahtu fîhi min rûhî fekaû lehu sâcidîn(sâcidîne). Artık onu dizayn edip, içine ruhumdan üflediğim zaman, hemen ona secde ederek yere kapanın! 
İşte meleklerin ve cinlerin secde etmesi emredilmesine neden Allah'ın ruhundan insana da, içine üflenerek verilmesi. İnsana emanet olan bu Allah'ın ruhu, tekrar sahibi Allah'a ulaştırmayı kalben dilenmesi lazım ki VEÇHİ ALLAH'A KUL, NEFSİ DE TESKİYE OLSUN. 
Demek ki İslam'ın beş şartı, insanların Allah'a verdiği sözleri(ahd, misak ve yemin) yerine getirmeye yetmiyor. Öncelikli olarak önce Allah'a kul olunması gerekir. Bunun için Sahabenin cahiliye döneminden kurtulması ve Allah'a kul olması Peygamberimiz SAV Efendimizin vesile olması ve kendisini seven ve güvenenleri Allah'a davet edilmelerinde davete icabet ederek Allah'a yönelmeleri. 
KASAS - 87 :Ve lâ yasuddunneke an âyâtillâhi ba'de iz unzılet ileyke ved'u ilâ rabbike ve lâ tekûnenne minel muşrikîn (muşrikîne). Ve Sana indirildikten sonra, Allah'ın âyetlerinden sakın seni alıkoymasınlar. Ve Rabbine davet et (Allah'a ulaşmaya çağır). Ve sakın müşriklerden olma! 
Bu gün insanlar İslam'ın beş şartına endekslenmişler, koskoca Kur'an-ı Kerimi bir kenara koymuşlar Allah'a davet edilmekten habersiz ve hidayetten uzak zan ile yaşıyorlar. Sahabe öylemi, hemen davete icabet etmişler ve Allah'a yönelmişler.
ZUMER - 17 :Vellezînectenebût tâgûte en ya'budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi). Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele! 
Bu nedenle onlar Sahabe olmuşlar, İslam'ın beş şartı on sene sonra başlamış. Bu gün ise Davete icabet yok farz olan beş şartın hepsi tam olmasa da yaşanan bir din ve insanlar fırkalaşmışlar.
Her zaman diliminde Allah'ın hidayetçileri vardır. Peygamberimiz SAV Efendimiz gibi Allah'a davet ederler ve bu davete iman edenleri Hakka ulaştırırlar. 
A'RAF - 181 :Ve mimmen halâknâ ummetun yehdûne bil hakkı ve bihî ya'dilûn(ya'dilûne). Ve yarattıklarımızdan bir ümmet vardır ki, Hakk'a (Allah'a) ulaştırırlar ve onunla adaletle hükmederler.
Bu insanlar, hidayetçiler sayesinde Allah'a verdikleri sözleri yerine getirirler.
Allah'a, kendimize ait hidayetçiyi hacet namazı ile sorup, tabi olmaya layık bu kişilere ulaşarak, Allah ile ahdimizi yerine getirmemiz lazım.
Rabbimiz Hakka hidayet eden(ulaştıran) Allah dostlarına tabi olmaya daha layık diyor. 
YUNUS - 35 :Kul hel min şurekâikum men yehdî ilel hakk, kulillâhu yehdî lil hakk(hakkı), e fe men yehdî ilel hakkı ehakku en yuttebea em men lâ yehiddî illâ en yuhdâ, fe mâ lekum, keyfe tahkumûn(tahkumûne). De ki: "Sizin ortaklarınızdan Hakk'a hidayet edecek (ulaştıracak) kimse var mı?" De ki: "Allah, Hakk'a hidayet eder (ulaştırır). Öyleyse Hakk'a hidayet eden (ulaştıran) mı tâbî olunmaya daha lâyıktır (daha çok hak sahibidir) yoksa hidayete erdirilmedikçe, kendisi hidayete eremeyen kimse mi?" Artık size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
KILIN HACET NAMAZINI İSTEYİN ALLAH'TAN; NEDEN Mİ? ALLAH'A KUL OLMA EMRİNİ YERİNE GETİRMEK İÇİN. 
ZARİYAT - 56 :Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûn (ya'budûni). Ve Ben, insanları ve cinleri, Bana kul olsunlar diye yarattım.
Yoksa herkes dünyaya geldiği günden beri kendisini Allah'ın kulu zanneder. İyide Allah Sıratı Mustakim de olanlar (Bana istikametlenmiş veya Bana ulaştıran yolda olanlar) bana kuldur demiyor mu? 
AL-İ İMRAN - 51 :İnnallâhe rabbî ve rabbikum fa'budûh (fa'budûhu), hâzâ sırâtun mustakîm(mustakîmun). Allah, hiç şüphesiz benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O halde (öyleyse) O'na kul olun. İşte bu SIRATI MUSTAKÎM'dir.
Allah'a emanet olan ruhlarını Allah ve Resulünün emridir diye iman ederek Allah'a ulaşmayı dileyenler Allah'a kul olduğu söylendiği gibi, Allah'a takva sahibi olunacağını da vaad ediyor Rabbimiz. 
BAKARA - 21 :Yâ eyyuhen nâsu'budû rabbekumullezî halakakum vellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne). Ey insanlar! Rabbinize kul olun ki O, sizi ve sizden öncekileri yarattı. Umulur ki böylece siz, takva sahibi olursunuz.
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda: Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah'tan hacet neyse o istenir. Allah'tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah'tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında "Allah, Allah" diyerek kişi Allah'ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
ALLAH AYETLERDE BÖYLE DİYOR SİZ NE DİYORSUNUZ?  
ALLAH'TAN GÜZEL YAR OLUR MU? 
DİLEMEYECEK MİSİNİZ?
Allah'a emanet olun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doğan KUŞMAN Arşivi