Yargıç HARMANKAYA

Yargıç HARMANKAYA

Devlet malı Deniz! Yemeyen?

Devlet malı Deniz! Yemeyen?

“ Medineli bir Müslüman Halife Hz. Ömer'i iftar yemeğine davet etti. Yemek sırasında yalnız Hz. Ömer'e bir kap içinde bir içecek sunuldu. Hz. Ömer sordu: "Bu nedir?" Ev sahibi cevap verdi: "Bal şerbetidir efendim, sizin için ayırmıştık da..." Hz. Ömer onu içmeyi reddederek şöyle dedi: "Benim yönetimini üstlendiğim halkın çoğu içmek için henüz kuyu suyunu bile bulamazken ben burada bal şerbeti içemem."”

 

    Hz Ömer hutbede iken üzerindeki elbisenin nereden geldiği sorulmuştu. O da oğlunun hakkı ile kendi hakkını birleştirip yeni bir elbise giyindiğini ifade etmişti. Halk hesap soruyor Hz Ömer de hesap verebiliyordu. Çünkü Hz Ömer bir devletin başında yönetici idi. Halk adına kullandığı bütün kaynakların hesabını vermekle mükellef durumda hissediyordu kendini

 

 

Şimdiki idareciler? Daha yeni yeni siyasal yönetimde hesap verebilirliği ve şeffaflığı tartıştığımız modern çağda kaç devlet idarecisi Hz Ömer ve benzerlerinin gösterdiği hassasiyeti gösterebiliyor? Kaç vatandaş devlet adamlarından ellerindeki kaynak ve imkanlardan dolayı hesap sorabiliyor? Bunun cevabını vermek oldukça güç şüphesiz.

 

              Farkında mısınız makam aracı saltanatı kamuda hala devam ediyor. Görev ve sorumluluk alanının çok çok üzerindeki lüks araçlar içinde bir şoför iki koruma ile arz-ı endam eden bürokrat ve siyasilerimiz devletin imkanlarını kullanırken ellerindeki kaynakların gerçek sahiplerine hesap vermeye yanaşabiliyorlar mı?

 


    Hz Ömer’e ve ekibine   sırtlarındaki  gömleğin hesabını soranlar bugün yaşasaydı, acaba bugünkü yöneticilerin hali nasıl  olurdu? Veya Hz Ömer gibi örnek yöneticiler bugün var iseler bunların varlığından rahatsız olan diğerleri nasıl bir korku psikolojisi  içindedirler?

 

Artık alan razı veren razı. Kendi ellerimizle seçip yolladığımız siyasetçilerden hesap sormak şöyle dursun, siyasetin getirdiği güç ve imkandan “biz de nasıl yararlanırız''ın hesabını yapıyoruz.  Kimi zaman bazılarımız “adam yesin kardeşim hakkı ama iş de yapsın” diyebiliyor!  bahane ise şu: “Öncekiler yiyordu ama iş yapmıyordu”

 

 

    Peki suçlu kim?  Suçlu sadece siyasetçi değil. Siyasetçiyi nereye konumlandırdığının şuurunda olmayan  bizler de suçluyuz. Siyasetçi içimizden  biri ve bize hizmet etmek için bizler tarafından idareye getirilmiş, yönetimin ve kaynakların emanet edildiği kişi. Ya emaneti korurken sadece yöneticiye sorumluluk yüklemeyeceğiz ya da kendimiz kendi içimizde dürüst olup, yöneticilerimizdeki hataların bizlerden de kaynaklandığının farkına varacağız. 

 

      Lüks bir Araba nın  içinde giden “adam’a” hayıflanmak ya da küfür etmek yerine memlekete kaç kuruşluk yatırım ya da hizmet yaptığının hesabını “şahsi menfaatlerimizden arınmış olarak” sorabilme erdemini gösterdiğimiz zaman, yöneticilerimiz de  kendilerinden beklenen hassasiyeti gösterebilecektir sanıyorum!

 

 

 

karsmanset.com / 01.05.2008             Yargıç    HARMANKAYA

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yargıç HARMANKAYA Arşivi