AB BÜYÜKELÇİLERİ İLE TOPLANTI SONRASI İZLENİMLERİM

AB BÜYÜKELÇİLERİ İLE TOPLANTI SONRASI İZLENİMLERİM

Kars Manşet Yazarı Gürkan Kanat'ın “AB BÜYÜKELÇİLERİ İLE TOPLANTI SONRASI İZLENİMLERİM” adlı yazısı:

SURİYELİLERİN MİSAFİRLİĞİ UZAYACAK MI?

27 Kasım 2015 tarihinde Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Haber ve Avrupa Birliği üyesi 18 ülkenin büyükelçisi, maslahatgüzarı ve misyon başkan yardımcısının İzmir ziyaretinde Suriyeli göçmenler ve bu göçün kentteki sosyal, kültürel ve ekonomik etkilerini masaya yatırdık.

Yapılan toplantıda sadece Suriyeli sığınmacıların şuan itibari ile içerisinde bulundukları durumu ve gelecekte onları nelerin beklediği konusunu üzerinde değerlendirme yaptık. Toplantıda yaklaşık 20 Suriyeli öğrenci vardı. Kendileri ile özel olarak görüştüğümde ‘’olayları orada olmasalar bile da daha net görebildiklerini ifade ettiler. Avrupa Birliğinin yapacakları olan para yardımının kısa vadeli bir çözüm olduğunu ve sonrasında ne olacak diyerek sözlerine devam etti. Biz insan ölümleri görüyoruz ve her geçen gün bu ölüm oranı artmaktadır. Neden sadece TÜRKİYE sahipleniyor bizi? Neden diğer Avrupa ülkeleri bu kapıları kapatıp bizi ölümle yüz tüze bırakıyor? Türkiye’de bulunan Suriyelilerin Avrupa’da da bulunması gerekiyor. Denizin kıyısına vuran cesetleri Starbucks’ta oturup kahve içen insanların o manzarayı gördüklerindeki üzüntü hissi hiçte gerçekçi değil. AB vatandaşlarının da, sokaklarda bizim Türkiye’de gördüğümüz manzarayı görmeleri gerekiyor. Şuan Suriyeli okuyan kuşak belki de son kuşak. Çoğu kişi eğitim ihtiyacından mahrum kaldı. Kendi imkanları ile TÜRKİYE gibi ülkelere gelen insanlar okuyabiliyor. Belki de bugün okuyan bu insanlar eğitimli son insanlardır. Bir Suriyeli olarak, burada tıp eğitimi alıyorum. Bazı arkadaşlar mühendislik, bazıları hukuk fakültelerinde okuyor. Ola ki savaş bitti ülkeme dönerim ama bitmezse Türkiye’ ye hizmet ederim. Bize kapılarını açan, bu eğitim fırsatını veren Türkiye’ye sonsuz teşekkür ederim. ‘’diyerek tamamladı sözlerini. Gerçekten de durum içler acısı. Ya Türkiye olmasaydı, bu kapılar açılmasaydı bu durum nasıl izah edilecekti?

Toplantıda hangi büyükelçinin neyi nasıl ifade ettiğini belirtmeyeceğim. Sadece bu toplantıdan çıkan sonuçları kendi değerlendirmelerim ile paylaşacağım. Öncelikle Avrupa Birliği’nin bu kadar sığınmacı ile mücadele edecek konumda olmaması. Kendileri de zaten bunu kabul etmiş durumdalar. Önümüzdeki günlerde Ankara ile temasa geçecek olan bu heyetin büyük ihtimalle üzerinde duracağı konu, KOŞULLARIN İYİLEŞTİRİLMESİ. Evet yanlış duymadınız şuan ki koşulların iyileştirilmesi ve düzensiz olan bu göç hareketini düzenli bir göç hareketine çevirmek. Avrupa Birliği olarak düşünceleri Suriyeli vatandaşların, koşulların iyileştirilmesi şartıyla Suriye’ye yakın bir yerde kalmalarını sağlamak. O yer TÜRKİYE. Avrupa Birliği genel olarak bu ölümlere göz yummadıklarını ama yaşam yolunu açmak için feribot seferlerinin düzenlenmesinin de bir çözüm olmadığını kabul etmiş durumda.

Şunu ifade etmek isterim ki Suriyeli vatandaşların maddi durumları iyi değil. Özellikle Türkiye’de geçerli bir belgeye sahip olmadıkları halde Türkiye, Suriyeli sığınmacıların kalmasına izin veriyor. Ama buna acil çözüm bulunması gerekiyor. Bence üzerinde durulması gereken konu budur. Eminim ki Avrupa Birliği Suriyeli sığınmacıların içerisinde bulundukları durumun farkındalar ama hepsine çözüm bulamayacaklar.

Büyükelçilerin ziyaretinde benim üzerinde durduğum konu ise Türkiye’de ki Suriyeli varlığının topluma yansıması. Göçmenlerin kısa sürede ülkelerine döneceği ve bu problemin hallolacağı yönündeydi. Süre uzayınca problem daha çok büyüdü. Halen 2.5 milyon civarında göçle gelen bir nüfus var Türkiye’de. Bunun çok kısa sürede sindirilmesi, bu insanların normal bir hayata geçmesi pek mümkün değil. Suriyelilerin Türkiye’de ki etkileri, en fazla toplumsal alanda görülüyor. Sığınmacılar ile yerel halk arasında, farklı dil, kültür ve yaşam tarzlarında dolayı, çok eşliliğin ortaya çıkması ve buna bağlı boşanmaların artması, kadın ve çocuk istismarı, çarpık yapılaşma gibi problemler de giderek artmaktadır. Suriyelilerin yoğun yaşadıkları illerde demografik yapıyı değiştirmeleri, en ciddi toplumsal etkilerden birtanesi. Bu durum kimi zaman etnik ve mezhepsel boyutlu kutuplaşmaların doğmasına yol açmaktadır.  Suriyeli sığınmacıların zor koşullarda yaşamaları, her türlü suç ve şiddet ortamının doğup gelişmesi açısından uygun koşulları sunuyor. Eğitim almamış, düşük gelirli, dışlanmışlık hissi içinde kimlik bunalımı yaşayan sığınmacı gençler, ileriki dönemde suç kaynağı oluşturabilirler. Türkiye’deki bu Suriyeli sığınmacıların çoğunluğunun kırsal kesimden gelmesi, onlara bakışı olumsuz etkiliyor. Sokaklarda dilenen sığınmacı görüntüsü de Suriyeli algısını şekillendiren unsurların başında geliyor. Türkiye şuana kadar 8 Milyar dolar harcadı. Avrupalı ülkelere bakacak olursak 250 Milyon dolar gibi bir rakam ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak benim görüşüm, bu savaş nasıl ki diktatör Esed ile başladı gene diktatör Esed’in gitmesiyle sonuçlanır. Bunun da kapalı kapılar arkasında ki diplomasi ile olması mümkün değildir.!!!

ab-buyukelcileri-ile-toplanti-sonrasi-izlenimlerim-(1).jpgab-buyukelcileri-ile-toplanti-sonrasi-izlenimlerim-(2).jpg

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler