CUMHURİYET VE TARIM AÇIKLAMASI

CUMHURİYET VE TARIM AÇIKLAMASI

KARS VHO'DAN CUMHURİYET VE TARIM AÇIKLAMASI

KARS VHO’DAN CUMHURİYET VE TARIM AÇIKLAMASI

-KARS ARDAHAN IĞDIR VETERİNER HEKİMLER ODASI (VHO) BAŞKANI PROF. DR. YAVUZ ÖZTÜRKLER CUMHURİYET VE TARIM ÜZERİNE BİR AÇIKLAMA YAPTI

-PROF. DR. YAVUZ ÖZTÜRKLER: CUMHURİYET VE TARIM ÜZERİNE YAPTIĞI AÇIKLAMADA, “CUMHURİYETİN İLK YILLARINDAN İTİBAREN ALINAN İKTİSADİ KARARLAR İÇERSİNDE TARIMA VERİLEN DESTEK DİĞER DESTEKLERİN BAŞINDA GELİYORDU”

-SON ÇIKAN “GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR (GDO)” YÖNETMELİĞİ DE BU İTHALAT MEKANİZMASINI DAHA DA HIZLANDIRACAĞA BENZİYOR. GDO’LU ÜRÜNLER ARASINDA TOHUMLAR DA VAR

-ÖZELLİKLE İNSAN SAĞLIĞINA ZARARLARI VEYA YARARLARI HENÜZ TAM ORTAYA KONMAMIŞ, HATTA BAZI ZARARLARINDAN BAHSEDİLİRKEN GDO’LARIN ÇOK TARTIŞMA GÖTÜRECEĞİ AŞİKARDIR

-BU ÜRÜNLERİN ÜLKEMİZE GİRMESİNİN DAHA DA KOLAYLAŞMASI ANLAMINA GELEN BU YÖNETMELİK BİLE “İZMİR İKTİSAT KONGRESİ”NDE ALINAN İLK KARARDAN UZAKLAŞTIĞIMIZI GÖSTERMEKTEDİR”

 

  KARS - Kars Ardahan Iğdır Veteriner Hekimler Odası (VHO) Başkanı Prof. Dr. Yavuz Öztürkler, Cumhuriyet ve Tarım üzerine yaptığı açıklamada, “Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren alınan iktisadi kararlar içersinde tarıma verilen destek diğer desteklerin başında geliyordu” dedi.

  Öztürkler, o tarihlerde yaklaşık 13 milyon civarında olan ülke nüfusunun 86 yıl sonra yaklaşık 5 kat arttığını söyleyerek, böylelikle yaklaşık her yıl 600 bin kişiye tekabül ettiğini, bunun da, Cumhuriyetin 100. yılında yaklaşık 8 milyon artışla 80 milyonu geçecek olan bir nüfusun bizi beklediğini ifade etti.

  Öztürkler, “Daha savaştan yeni çıkmış bir ülkenin fakru zaruret içinde yaşayan insanları duyunu-umumiye borçlarını da ödemekle kalmamış ve kendisini geçindirir hale gelmiş, daha sonraki yıllarda ihracat yapacak hale gelmiştir. Bu nasıl olmuştur? Her şey daha Cumhuriyet ilan edilmeden 7 ay önce İzmir İktisat Kongresinde alınan kararla başlamış, Cumhuriyetin ilanından sonra da bu kararlar aksatılmadan hızla uygulamaya konulmuştur. 17 Şubat 1925’te çıkarılan bir kanunla Aşar vergisi kaldırılarak yerine Arazi Vergisi konuldu. Daha sonraki yıllarda çiftçiye kredi sağlamak amacıyla Ziraat Bankasında yeni düzenlemeler gerçekleştirildi. Traktör kullanımı teşvik edildi. Tarım ve Kredi Kooperatifleri ve Yüksek Ziraat Enstitüleri kuruldu, örnek devlet çiftlikleri kuruldu ve tohum ıslah istasyonları açıldı. Böylece Türkiye’de tarımın gelişmesi için önemli hamleler gerçekleştirildi” diye konuştu.

  13 milyonluk bir nüfusun aç kalmaksızın ve hiçbir ülkeye el açmaksızın 86 yıl boyunca başı dik ve onurlu bir şekilde nesillerini bu düzeye getirmesinin tarım ve hayvancılık sayesinde olduğunu da vurgulayan Öztürkler, “Türk köylüsünün emeği sayesinde biz daha 10 yıl öncesine kadar dünyada kendi kendini doyuran 7 ülke arasında iken bugün aynı durumda olduğumuzu söylemek zor. Cumhuriyetin ilk yıllarında üretimi teşvik edecek tüm düzenlemeler yapılmıştı. Atatürk o yıllarda şöyle diyordu: “Memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır” Özellikle kredilendirmeye oldukça önem verilmiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk başka bir konuşmasında: “Memleket üretiminin artması, çeşitlendirilmesi için olduğu kadar herkes gibi köylünün de refah içinde yaşamasını temin etmek için bir tesis kredisine ihtiyaç vardır” diyordu. Birlikleşme ve makineleşmenin önemi vurgulanıyordu. Yine Gazi Mustafa kemal Atatürk’ün bazı konuşmaları o dönemi bize daha iyi anlatmaktadır. Bazı konuşmalarından kesitler: “Makinesiz ziraat olmaz. El emeği güçtür. Birleşiniz. Birliklerle makine alırsınız”, “Çiftçilerimizi kredi, üretim kooperatifleri gibi ekonomik kuruluşlara kavuşturmak ve bu kuruluşları ilerletmek ve geliştirmek gayedir”, “Milletimiz çok büyük elemler, mağlûbiyetler, facialar görmüştür. Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde olmayacaktık”, “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah mutluluk ve servete hakkı olan ve daha layık olan köylüdür” şeklinde konuştu.

  Öztürkler daha sonra şunları söyledi:

  “Ancak bunlara ilaveten önem verilen diğer hususlardan biri de yerli malların kullanımına ağırlık verilmesiydi. İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararların ilki: “Yerli malların Kullanılması Sağlanmalıdır” şeklinde idi. Demek ki, çiftçiye kredi sağlamakla iş bitmiyor, eğer çiftçinin malını satacak istikrarlı iç piyasa koşulları sağlanmazsa bu alınan kararlarından da bir önemi kalmamaktadır. Oysa günümüzde damızlık hayvan, birçok hayvansal ürün yanında, mısır, pamuk ve soya gibi bitkisel ürünleri ithal etmekteyiz. Tarım ülkesi olmamıza rağmen nüfusun yüzde 35’i kırsalda yüzde 65’i kentlerde yaşamaktadır. Bu çelişki devam etmektedir. Bu da beraberinde büyük kent varoşlarında yoksul, mutsuz ve çare arayan yığınları her geçen gün artırmaktadır. Kendi yağıyla kavrulan bir ülke konumundan çıkarak tohum ithal eden bir ülke konumuna da gelmiş bulunmaktayız. Son çıkan “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)” yönetmeliği de bu ithalat mekanizmasını daha da hızlandıracağa benziyor. GDO’lu ürünler arasında tohumlar da var. Özellikle insan sağlığına zararları veya yararları henüz tam ortaya konmamış, hatta bazı zararlarından bahsedilirken GDO’ların çok tartışma götüreceği aşikardır.  Bu ürünlerin ülkemize girmesinin daha da kolaylaşması anlamına gelen bu yönetmelik bile “İzmir İktisat Kongresi”nde alınan ilk karardan uzaklaştığımızı göstermektedir”

  1980’den sonra hayvan varlığımızda ciddi bir azalma görüldüğünün de altını çizen Öztürkler, “Çiftçimize verilen destek gittikçe azalmaktadır. Bize sadece nüfusun yüzde 8’i tarımla uğraşsın diyen AB tarımda kalkınmaya yönelik olarak AB’ye girme öncesi  bize yapmış olduğu yardım milyon Euro’larla ifade edilmekte, bu yardımlar da ne yazık ki tüm çiftçileri kapsayacak şekilde adilane olmamaktadır.  Oysa aynı AB kendi çiftçisine ciddi destekler vermektedir. 2005 yılında verilen desteklere göz atacak olursak örneğin: Fransa çiftçisine yaklaşık 10 Milyar Euro, İspanya 6 milyar Euro, Yunanistan çiftçisine 3 milyar euro destek yaparken, AB’ye girme öncesi kalkındırma amaçlı olarak bize verilen sadece 150 milyon euro’dur. Bu ülkelerin hepsinin nüfusu ülkemizin nüfusundan çok azdır. İspanya neredeyse ülkemizin yarısına yakın, Yunanistan ise 7’de biri kadar olmasına rağmen verilen destekler 20-30 kat fazladır. Kısaca bizi bizden başka kimsenin düşünmesi imkansız gözüküyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Milli ekonominin temeli ziraattir” sözü bir çok şeyi açıklarken aynı zamanda bize tarımımızın milli çıkarlarımız yönünde yeniden düzenlemelere ihtiyaç duyduğunu hatırlatmaktadır. Cumhuriyetimizin her alanda olduğu gibi, tarım ve hayvancılık alanında da bizlere birçok nimetler sunduğunu görmekteyiz. Cumhuriyetimizin 86. Yılını kutlar, dünyada artan gıda krizinden etkilenmeksizin sağlıklı, mutlu ve onurlu nesiller yetiştirmek dileği ile bize bu cumhuriyeti armağan edenlere minnet duygularımı ve şükranlarımı sunarım” dedi.

Önceki ve Sonraki Haberler