Kurtulmuş: 'Başbakanımız Cuma Günü Paylaşacak'

Kurtulmuş: 'Başbakanımız Cuma Günü Paylaşacak'

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, 'Cuma günü Mardin’de yapılacak ziyaret sırasında Sayın Başbakanımız terörle mücadelenin ekonomik ve sosyal boyutlarını kapsayan master planını teferruatlı olarak halkımızla paylaşacak' dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Kurtulmuş, Doğu ve Güneydoğu’daki operasyonlarla ilgili Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Bölgede terörsüz bir bahar yaşayacağız” ifadesi hatırlatılarak, çekirdek kadroya ulaşıldığı yönünde açıklamalarının ve 'master plan' çerçevesinde bölgeye ilişkin alınacak yeni güvenlik tedbirlerinin ne olacağı sorusu üzerine şunları kaydetti:

“Master planı şöyle açalım; bu terörle mücadelenin ekonomik ve sosyal boyutu. Terör örgütü tamamıyla etkisiz hale getirildikten sonra bu bölgede yaşanan bütün olumsuzlukların telafi edilmesi, o bölgede yaşayan kardeşlerimizin maddi ve manevi zararlarının karşılanması ve bölgede yeniden güçlü bir şekilde bir bahar havası içerisinde inşallah el ele, ekonomik, sosyal kalkınmayı sağlayabilecek tedbirlerin alınması. Bu konu bendenizin koordinasyonunda. 6 Ocak tarihli Bakanlar Kurulu’nda Sayın Başbakanımızın görevlendirilmesiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Önce ilgili bakan arkadaşlarımızla iki toplantı yaptık. arkasından ilgili güvenlik birimleriyle onların müsteşarlarıyla bir toplantı yaptık. mesele son noktasına getirilmiştir. İnşallah bu Cuma günü Mardin’de yapılacak ziyaret sırasında Sayın Başbakanımız terörle mücadelenin ekonomik ve sosyal boyutlarını kapsayan bu eylem planını, master planını teferruatlı olarak halkımızla paylaşacak. Çok kısa bir süre içerisinde hem terörü bitireceğiz parantezi kapatacağız, hem de bu süre içerisinde halkımızın karşı karşıya kaldığı zararların inşallah hepsini telafi edecek çok hızlı bir restorasyon sürecini yapacağız. Bunun içerisinde esnaf ve sanatkarımızın karşılaştıklarının telafi edilmesi, insanlarımızın binaların telafi edilmesi, şehirlerin, sivil toplumun, esnafın, çarşının, sanatkarın yeniden güvenlik içerisinde günlük hayatına dönmesini sağlayacak her türlü tedbirlerimizi alacağız. En kısa zamanda bölge bu terör örgütlerinin ortaya çıkarmış olduğu ağır tahribatın faturasını inşallah bir kenara bırakıp yoluna devam edecek."

“BU KİŞİSEL GÖRÜŞLERE KARŞI BİZİM SÖYLEYECEK BİR ŞEYİMİZ YOKTUR”

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın çözüm sürecinden başlayara, yürütülen bazı soruşturmalara ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Kurtulmuş, “Sayın Arınç, tamamen kendi kişisel görüşlerini ortaya koymuştur. Dolayısıyla bu kişisel görüşlere karşı bizim söyleyecek bir şeyimiz yoktur. Kendi kişisel görüşleridir. Takdir kamuoyunundur” dedi.

“BİZ AB İLE YA DA BİR BAŞKA BİRİSİYLE HİÇBİR ŞEKİLDE HERHANGİ BİR ŞEKİLDE MÜLTECİLER ÜZERİNDEN BİR PAZARLIK YAPMAYIZ”

Başbakan Davutoğlu’nun Almanya ziyaretiyle ilgili Alman basınında yer alan “Türkiye’ye Suriyeliler için verilmesi öngörülen 3 milyar euro yerine Türkiye’nin 5 milyar euro istediği” iddialarının sorulması üzerine Kurtulmuş, “Türkiye Suriyeli göçmenlerin Türkiye’ye gelmesi oradaki vahşetten, savaştan kaçıp buraya sığınması konusunda kimsenin vereceği yardımlara göz dikerek ya da bunlara hesap ederek bu insanlara kapılarını açmadı. Türkiye dost olarak, kardeş olarak, komşu olarak kardeş Suriye halkının karşılaşmış olduğu zorluklara karşı kucağını açtı. Bununla ilgili olarak da bugüne kadar 8 milyar doların üstünde bir maliyetle karşı karşıya kaldı. Türkiye bu işin başından itibaren, yani 2011 yılının Nisan ayından bu yana Suriyeli göçmenlerle ilgili yaptığı hiçbir harcamada hiçbir maliyet hesabı yapmadı. Bu harcamaları yaparken de şunu söyledik, bizden çok daha zengin insanlar, ülkeler var. Bu zengin ülkelerden biz daha zengin olduğumuz için kapımızı açarak, bu insanlara ev sahipliği yapmadık. Gönlümüz zengin olduğu için bunu yaptık. Biz AB ile ya da bir başka birisiyle hiçbir şekilde herhangi bir şekilde mülteciler üzerinden bir pazarlık yapmayız. Bunu şimdiye kadar devam ettirdiğimiz tavrın bir parçası olarak sürdürürüz. Sonuç olarak 8 milyar dolarlık bir maliyet. Her gün artan bir maliyet. Sadece 2,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 3 milyon buradaki mülteci meselesi değil, çok büyük oranlara varmış olan 91 binini denizlerden toplandığınız, 147 binini de kara sınırlarınızı engellemeye çalıştığınız kaçak bir göç olayıyla karşı karşıyasınız. Biz 5 yıldır bağırıyoruz, bütün dünyayı bu işe ortak olmaya davet ediyoruz. dolayısıyla göçmenler meselesinde AB başta olmak üzere çünkü en az bizim kadar AB ‘yi de bu iş ilgileniyor. Bütün ülkelerin, bölgelerin, siyaset çevrelerinin bu işe ortak olması lazım. Bu sorunu çözecek perspektifi de ortaya koymaları lazım. Bu mesele bir insani sorundur. Hiçbir kimse, hiçbir bölge, hiçbir AB ülkesi, AB’nin kurumsal kimliği ya da Avrupa’daki siyaset çevresi bu meseleyi şarkın bir meselesi olarak görmesin. Bu mesele şarkın meselesi Doğu’nun meselesi değil, insanlığın meselesidir. Kimin elinden ne katkı geliyorsa onu ortaya koysun. Bu katkı Türkiye’nin bütçesine yapılacak bir katkı değildir. Bu katkı Türkiye’nin Suriyeli ve bu bölgedeki sığınmacılara karşı verdiği mücadeleye yapılan bir katkıdır” yanıtını verdi.

“MISIR HALKININ ÇEKTİĞİ BU ACILARA SON VERECEK BİR PERSPEKTİFİN ORTAYA KONULMASI TABİ Kİ TÜRKİYE İLE MISIR ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN DÜZELMESİNİN TEMEL KOŞULLARINDAN BİRİSİDİR”

Başbakan Davutoğlu’nun Suudi Arabistan gezisi sonrasında bir gazetede “Türkiye ile Mısır ilişkilerinin normalleşmesi için Suudi Arabistan’ın devreye girdiği” yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Biz Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkileri iki halkın kadim dost ve kardeş halkın ülkelerinin yöneticileri olarak görmek durumundayız. Biz Türkiye aziz milletimiz ve Mısır halkı dosttur, kardeştir. Bizim karşı çıktığımız şey, bugüne kadar da karşı durduğumuz ve ilkesel olarak da pozisyonumuzdan vazgeçmediğimiz husus, Mısır’daki darbeye karşı, uzun yıllardan sonra demokrasiyi kurma aşamasına gelmiş, emekleme safhasında dahi değil daha yeni doğmuş bir demokrasi olan Mısır demokrasisine karşı yapılan darbeyi ve darbe sonrasındaki gelişmeleri asla tasvip etmediğimizi her platformda dile getirdik. Ne darbeyi kabul ettik, ne darbenin ürünü olan idamları kabul ettik. Dolayısıyla Türkiye Mısır halkına karşı her zaman dost kardeş ve gerçekten iki müttefik millet olarak her zaman sıcak bakmıştır. Ama Türkiye’nin başından beri karşı çıktığı mevcut Mısır yönetiminin antidemokratik, hukuk dışı ve Mısır halkının geleceğine en ufak bir olumlu katkısı olmayan bu tavrına karşıdır. Bu tavrın değiştirilmesi, demokratik bir tavra dönüştürülmesi ve Mısır halkının çektiği bu acılara son verecek bir perspektifin ortaya konulması tabi ki Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin düzelmesinin temel koşullarından birisidir.” iha

Önceki ve Sonraki Haberler