Muharrem Yerli yazdı: Kim Belediye Başkanı Olmalı?

Muharrem Yerli yazdı: Kim Belediye Başkanı Olmalı?

Muharrem Yerli, olması gereken Belediye Başkanı profilini çizdi.

Kim Belediye Başkanı Olmalı?

Eğer o şehrin Belediye Başkanı ölmemişse görevinden istifa etmemişse,

Tekrar aday değilse o zaman yerine geçmek isteyen diğer adaylara o şehrin insanları şu soruları sormalı:

“Neden aday oluyorsun”

“Mevcut Başkanın nesini beğenmedin”

“Eksik ne gördün de, sen ne yapacaksın”

“Şehiri kimlerle yöneteceksin”

Şimdi…

Bu sorular dursun bir kenarda, sonra işimize lazım olacak

Bir de ülkemizde başarılı Belediyelere bakalım;

Mesela Eskişehir..

Profesör Yılmaz Büyükerşen..

Eskişehir’i plaj sahil kenti yaptı.

Tüm Ülke gıpta ile bakıyor.

Adam da “Ben” duygusu yok.

Aşmış her şeyi, meşhur olmak, yapılanı halkın gözüne sokmak, reklam, böbürlenme, havalanma.. yok

Keza.

Antalya.. o da profesör.. elbette Akaydın’dan bahsediyorum.

Onun da popülist politikalarını görmediniz.

Buna benzer bir kaç örnekte siz ekleyebilirsiniz.

Bir amaç, bir hayal, bir iz için geliyorlar.

Gelirken..

Sağlık, eğitim, sanat, spor, temizlik, itfaiye, ulaşım, iletişim, teknik, mimari, estetik, mezarlık, kültür, tanıtım, sosyal hizmet, hukuk, tarih, bilim..

İnsana dair ne varsa..

Hepsinin uzmanını belirliyorlar.

Yani..

Yani bir dev orkestra kuruyorlar

Yüz kişilik, ikiyüz kişilik bir orkestra düşünün;

Kemanı, viyolonseli, tarı, tamburu, sazı, klarneti, defi, tarağı ne varsa…

Hepsinin ustasını bulup sahneye yerleştiriyorlar.

Şef sahnedeki yerini alıyor

Hepsinin önünde aynı türkü

Nota aynı, beste, güfte aynı..

Şefe sadece yönetmek kalıyor.

Hal böyle olunca,

Herkes kendi enstrümantalini çalınca ortaya bir eser çıkıyor.

Ve salon o konser bitsin istemiyor.

Şefi de orkestrayı da halk bitmesini istemediği halde ayakta alkışlıyor.

Peki..

Bizim gibi kentlerde durum ne?

Bir partiden Ahmet,

Diğerinden Mehmet,

Ötekinden Hasan,

Berikinden Hüseyin..

İl başkanlarını tavlayıp, genel merkeze de az şirinlik yaptılar mı tamamdır.

Seçim başlar..

Etrafta yığılmalar, toplanmalar..

Gidin gezin partileri..

Daha o günlerde kimin su, kimin zabıta, kimin temizlik müdürü olacağı o günlerden bellidir.

Başkan adayının kravatını düzeltenden tutun,

“Bu takım sana yakışmamış” diyenine..

Daha adam başkan olmadan,

“Başkanım bu gömlek bu takıma gitmemiş” diyenine..

“Başkanım o aile tamam, Kuran’a el basıp, ölmüş civanlarına yemin billah ettiler.. tamamdır”

“Başkanım Mevlüt Hocayı aradım Cuma günü mevlit okuyacak mutlaka orada olalım”

“Olalım”

“Olun” demiyor..

Yani “Bende oradayım, bende içindeyim” diyor!

“Beni gör, yaz, unutma” diyor.

Seçim bitiyor..

Başkan seçilmiş, ama kimin kendisini seçtiğini anlamıyor.

Koyununu, danasını, bıçağını alan gelmiş..

Her gelen;

“Yüz oyu getirene kadar yüz dereden geçtim”

“Allah’ım bugünü gösterttin ya, aha da canımı al”

Deyip makama boynunu uzatanından..

“Bizim sandığı gördün mü” deyip

Kızının çeyiz sandığını görücülere gösteren kadın gibi vakur geriye yaslananına..

“Başkanım Allah seni inandırsın, ben inandıramam arabam Bülbül Deresi’nde battı hala çamur içerisinde orada..”

Şimdi Başkan ne yapsın

Bülbül Deresi’nde araba çamur içerisinde!.

Kimi seçsin?

Sıralamaya koyuyor;

Yüz oy getiren..

Evinde kül tablası boşaltmayan adam Temizlik Müdürü oluyor..

Felçli eşine bir bardak su vermeyen mevlit okutan adam Su Müdürü oluyor..

“Kesinlikle oy vermez” denen aileyi ikna eden adam Danışman oluyor..

Diyanet’in Hac döneminde Mekke’ye gönderdiği kasap Mezbahane Müdürü oluyor..

Arabası Bülbül Deresi’ne (!) saplanan ve zabıtaya “Komiserim Emniyeti Allah başımızdan eksik etmesin” diyen adam,

Zabıta Müdürü oluyor..

Kahvede magazin gazetesinin bulmacasını çözerken

“Kasaplarda satılır, baş harfi E” sorusunu yan masaya soran..

Ama başkanın kravatını düzelten adam Kültür Müdürü oluyor..

Buraya kadar doğru mu?

“Doğru” diyorsanız..

Bizimde bir çözümümüz olmalı..

Elbette şu satıra kadar anlattıklarım bir kişiyi, bir şehri anlatmadı.

Şimdi..

Kendi şehrimize, kendi gerçeğimize dönelim..

Gelin..

Bir orkestra kuralım.

Herkes kendi sazını alsın,

Herkes kendi melodisini getirsin,

Bir şehir yaratalım, yine, yeniden.

Herkes gelsin..

Azeri, Akordeonunu getirsin..

Terekeme, “Bu toya gidek balam” desin.

Yerli, pisiği taş ile vursun..

Kürt, zılgıt atsın..

Alevi, semah dönsün..

Finalde..

“Bu görünen Kars’ın düzü...

Ağlama balam ağlama” desin, orkestra..

Şef’i buluruz.

Emin olun..

Yoksa..

Şefik Dayı gelir başımıza..

Çözüm?

Çözüm önce kendimizi düzelteceğiz.

Şehir düzelir kendiliğinden

Şef’te bulunur o zaman..

Kaynak:Haber Kaynağı

Önceki ve Sonraki Haberler