Adalet Bakanı Tunç: "Her çocuğun dünyada nerede doğmuş olursa olsun güven içinde büyüme, eğitim görme, korunma ve özgürce yaşama hakkı vardır"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Adalet Bakanları 2. Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Her çocuğun dünyada nerede doğmuş olursa olsun güven içinde büyüme, eğitim görme, korunma ve özgürce yaşama hakkı...
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Adalet Bakanları 2. Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Her çocuğun dünyada nerede doğmuş olursa olsun güven içinde büyüme, eğitim görme, korunma ve özgürce yaşama hakkı vardır" dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, resmi temaslarda bulunmak üzere Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye geldi. Katıldığı Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Adalet Bakanları 2. Toplantısı'nda konuşma yapan Bakan Tunç, "11 Kasım 2025 tarihinde Azerbaycan'dan ülkemize gelmek üzere havalanan askeri kargo uçağımızın Gürcistan-Azerbaycan sınırında düşmesi sonucu şehit olan kahraman askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Kahraman şehitlerimiz milletimizin gönlünde ilelebet yaşayacaktır. Aziz milletimizin başı sağ olsun. Bu vesileyle de can Azerbaycan'ın 8 Kasım Bayrak Günü'nü ve 9 Kasım Zafer Günü'nü ve 12 Kasım Anayasa Günü'nü kutluyor ve bu vesileyle kardeşlerimize saygılarımı sunuyor ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Nahçıvan Antlaşması'nın oluşturduğu sağlam temel, Türk dünyası vizyon 2040'ın ortaya koyduğu hedefler, 2022-2026 yıllarını kapsayan Türk Devletleri Teşkilatı strateji belgeleri bizleri ortak amaç ve ilkeler etrafında buluşturmaktadır. Ortak tarihimizin, dilimizin ve kültürümüzün ışığında Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında adalet bakanları olarak bir araya gelmemizin büyük önem taşıdığına inanıyorum. Bu toplantıların hukuk ve adalet alanında var olan iş birliğimizin güçlendirilmesi ve derinleştirilmesi açısından büyük önem taşıdığını özellikle vurgulamak isterim" dedi.
"Üçüncüsünü Ankara'da yapmak istiyoruz"
Bugüne kadar hukuk ve adalet alanında Türk Devletleri Teşkilatı'nın önemli çalışmaları olduğunu belirten Tunç, "Sayın genel sekreterimizin bu konuda çok önemli koordinasyon çalışmaları oldu. Türk Devletleri Teşkilatı Adalet Bakanları Toplantısı'nın birincisini Astana'da yapmıştık. İkincisini Bakü'de bugün yapıyoruz. İnşallah üçüncüsünü de davetle bugün kararlaştıracağız, Ankara'da yapmak istiyoruz. Bunun yanı sıra Türk Yargı Eğitimi Mutabakat Zaptı İstanbul'da imzalanmıştı, hakim ve savcıların eğitimiyle ilgili olarak. Türk Dünyası Noterler Birliği Mutabakat Zaptı'nı Ankara'da imzalamıştık. Türk Dünyası Anayasa Yargısı konferansları Şuşa'da ve Antalya'da iki kez gerçekleşmişti. Türk Dünyası Başsavcılar Şurası birincisi Bakü'de, sonra Ankara'da, sonra Bişkek'te, sonra Taşkent'te başsavcılarımızın şuraları gerçekleşmişti. Hakimler Konseyi toplantıları da iki kez İstanbul'da, bir kez de Bakü'de gerçekleştirildi. Yine sivil alanda Ara Bulucular Birliği, Noterler Birliği'nin yanı sıra yine Barolar Birliği avukatlarının da bu yönde çalışmaları söz konusu. Görüldüğü üzere hukuk ve adalet alanında da Türk Devletleri Teşkilatı'nın çok önemli bugüne kadar gerçekleştirmiş olduğu çalışmalar var. Tabii tüm bu çerçevede Türk Devletleri Teşkilatı üye devletleri adalet bakanlıkları arasında hukuki konularda adli yardımlaşmaya ilişkin çok taraflı bir anlaşma taslağının hazırlanması amacıyla uzmanlar grubu tarafından yürütülen çalışmaları önemli buluyoruz. Yine Türk Devletleri Teşkilatı Üye Devletleri Adli Tıp Faaliyetleri Çalışma Grubu'nun Türk Adli Tıp Bilimleri Ağı'nın kurulmasına yönelik çabaları da büyük bir memnuniyetle takip ediyor, önemsiyor ve destekliyoruz" diye konuştu.
"Dijitalleşme artık sadece bir teknoloji meselesi değil, hayatın her alanını dönüştüren bir süreçtir"
Bu çalışmaların en kısa sürede sonuçlandırılıp uygulamaya geçirilmesiyle birlikte hukuk ve adalet alanındaki ortak iş birliklerinin yeni bir ivme kazanacağını belirten Tunç, "Geçen yıl imzaladığımız Astana bildirisi doğrultusunda bugün hukuk ve adalet alanında dijital dönüşüm konusuna odaklanacağız. Dijitalleşme artık sadece bir teknoloji meselesi değil, hayatın her alanını dönüştüren bir süreçtir. Hukuk ve yargı sistemleri de bu dönüşümden payını almakta adaletin daha hızlı erişilebilir ve şeffaf biçimde tecelli etmesi için dijital araçlardan yararlanmaktadır. Bu itibarla adli yardımlaşma süreçleri dahil yargısal işlemlerde dijitalleşmeyi önemsiyoruz. Geçen yıl imzaladığımız Astana bildirisinde ortaya koyduğumuz ortak yaklaşımın bir gereği olarak hukuk ve adalet alanındaki dijital dönüşümü daha da ileriye taşımayı hedefliyoruz. Bugünkü zirvede sizlere Türkiye'de yargı ve hukuk sisteminin dijital dönüşüm sürecinden ve geleceğe dair beklentilerden söz etmek istiyorum. Adaletin zamanında tecellisi için teknolojik ve bilimsel gelişmeleri Türk yargısının hizmetine sunduk. Bu kapsamda ülkemizde adli alanda gerçekleştirilmiş birçok başarılı proje bulunmaktadır. Bunların başında 24'ü uluslararası olmak üzere toplamda 48 ödüle layık görülen ve 2007 yılında hayata geçirdiğimiz Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi gelmektedir. UYAP adli işlemlerin elektronik ortamda yürütülmesini sağlayan bir bilişim sistemidir. Bu sistem ilk derece mahkemelerinden yüksek mahkemelere kadar tüm adli birimlerle Adalet Bakanlığı'nın merkez ve taşra birimlerini birbirine bağlayan kullanıcıların elektronik imza veya şifreleriyle giriş yaparak işlem yapabildikleri dış entegrasyonlarla birlikte diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla veri alışverişinde bulunulan bütünleşik bir bilişim sistemidir. UYAP entegrasyon çalışmaları kapsamında 60 kurumla 200 farklı entegrasyonu tamamladık" dedi.
"Bu sistemin sağladığı en büyük avantajlar hız, şeffaflık ve erişilebilirlik"
UYAP sayesinde davalara ilişkin dosya ve belgelerin dijital ortamda görüntülenebilmekte olduğunu ve bu sayede dava açmak veya savunma sunmak için fiziken mahkemeye gitmek zorunluluğu olmayacağını belirten Tunç, "Bu sistemin sağladığı en büyük avantajlar hız, şeffaflık ve erişilebilirliktir. UYAP bilişim sistemi kapsamında yürütülen mobil uygulamalarla da hizmet veren avukat ve vatandaş portallarıyla avukatlarımıza ve vatandaşlarımıza çevrimiçi erişim imkanı olan her yerden başta dava açma, dava dosyasını görüntüleme, icra takibi başlatma olmak üzere adliyelerde fiziken gerçekleştirebilecekleri tüm işlemlerin zaman ve mekandan bağımsız olarak gerçekleştirebilmeleri imkanını sağladık. Yaklaşık 26 milyon kullanıcıya ulaşan UYAP sayesinde savcılıklar ve mahkemeler tarafından bilgi ve belgeler artık saniyeler içerisinde temin edilebilmektedir. Türkiye olarak teknolojiyi yargının hizmetine sunduğumuz bir diğer sistem Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemleri'dir (SEGBİS). Bu sistemle ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin duruşma salonlarına getirilmesine gerek kalmaksızın görüntülü ve sesli olarak yüz yüze ilkesine uygun olarak görüşme yapılmasına imkan tanıyoruz. Bu sayede nakil işlemleri gerçekleştirilmeyen tutuklu ve hükümlülerin nakil esnasında karşılaşacakları kaza ve firar olaylarının önüne geçtik ve yargılama süresini de kısalttık" ifadelerini kullandı.
SEGBİS uygulamasının başladığı günden bu yana 7 milyonun üzerinde duruşma gerçekleştirildiğini de belirten Tunç, "Uygulamaya başladığımız bir diğer konu elektronik duruşmayla avukatlarımız bulundukları yerlerden hukuk mahkemesi duruşmalarına katılabilmekte zaman ve emek tasarrufunun yanında özellikle pandemi sürecinde seyahat ve fiziki teması azaltma imkanına kavuştular. Bugüne kadar sistemin kurulu 2 bin 980 hukuk mahkemesinde 4 milyonun üzerinde E duruşma yapıldı. Ayrıca ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yakınlarıyla görüntülü görüşebilmesini sağlayan Akıllı Teknolojilerin Ceza İnfaz Kurumlarına Entegrasyonu (lACEP) sistemiyle de önemli bir adım daha attık. Yine elektronik tebligat sistemimizde bilgi güvenliği ve kişisel verilerin korunması sağlanarak doğrudan doğruya evrakın ilgili kişiye teslimi suretiyle fiziki tebligat zincirinde bulunan kişileri aradan çıkardık. Böylece taraflarca süren haftalarca süren tebligat işlemlerini saniyeler içerisinde gerçekleştirilebilir hale getirdik. Uygulama sayesinde bugüne kadar 328 milyon elektronik tebligat yapılmış oldu" diye konuştu.
"Türkiye olarak hukuk alanındaki dijitalleşmeyi daha da derinleştirme kararlılığındayız"
Son yıllarda yapay zeka teknolojilerinin hukuk alanında kullanımının da gündeme geldiğini belirten Tunç, "Türkiye'de bu konuda büyük veri analizleri, dava yoğunluk haritaları ve yargı süreçlerinin iyileştirilmesine yönelik çeşitli yazılımlar geliştirilmektedir. Özellikle dava tasnifi benzer iştihatların tespiti ve karar taslakları oluşturma gibi alanlarda yapay zeka destekli sistemler geliştiriyoruz. Bu alanda çalışmalarımız devam etmekte ve etik, hukuki ve teknik boyutları dikkatle ele almaktayız. Teknolojik dönüşüm süreci sadece fırsatlarla değil aynı zamanda bazı zorluklarla da birlikte gelmektedir. Özellikle veri güvenliği ve kişisel verilerin korunması bu süreçte en çok tartışılan konulardan biridir. Hassas yargı verilerinin dijital ortamda saklanması güçlü bir siber güvenlik altyapısı gerektirmektedir. Bu kapsamda yargı verilerinin korunması için güçlü bir siber güvenlik altyapısı oluşturduk ve bu konuda sürekli güncelleme çalışmalarını yürütüyoruz. Türkiye olarak hukuk alanındaki dijitalleşmeyi daha da derinleştirme kararlılığındayız. Bu alanda gerçekleştirdiğimiz sistemleri ve tecrübeyi de bu ortak vizyonun parçası olarak paylaşmaya hazırız. Dijitalleşme adaletin hızını artırırken adaletin özünü yani hakkaniyet ve tarafsızlığı asla zedelememelidir. Vatandaşların haklarının korunması dijital çağda hem bir hak hem de bir zorunluluktur. Bu anlayışla Türk devletleri teşkilatı çatısı altında hep birlikte daha etkin, erişilebilir ve güvenli bir e-adalet sistemi inşa edebileceğimize yürekten inanıyorum. Bugün sizlerle yargıda dijitalleşmeyi ve adalet hizmetlerinin çağın gereklerine uyumunu ele alıyoruz" dedi.
"Gazze'de en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ağır şekilde ihlal edildiğine, çocukların, sivillerin ve savunması insanların hedef haline geldiğine ne yazık ki hep birlikte şahitlik ettik"
Dijitalleşmenin hakkın korunmasını güçlendiren, şeffaflığı artıran ve özellikle kırılgan grupların adalete erişimini kolaylaştıran bir imkan olduğunu belirten Tunç, "Bu kapsamda adaletin geleceğini konuştuğumuz böyle önemli bir toplantıda uluslararası kamuoyunun vicdanını derinden yaralayan Gazze'deki trajediyi anmadan geçmek mümkün değildir. Gazze'de en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ağır şekilde ihlal edildiğine, çocukların, sivillerin ve savunması insanların hedef haline geldiğine ne yazık ki hep birlikte şahitlik ettik. Gazze'de Filistin'de uluslararası hukuk mekanizmalarının etkisizliği, insanlığın ortak vicdanında derin yaralar açmıştır. Türkiye olarak biz adaleti ve hakkaniyeti yalnızca ulusal bir ilçe değil insanlığın ortak vicdanı olarak görüyoruz. Bu anlayışla Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye her koşulda insan onurunu ve adaleti savunmaya Filistin'de kalıcı barışın tesisine yönelik uluslararası çabalara destek vermeye devam edecektir. Ayrıca bugün takvimlerin 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününü gösterdiği bir günde bu toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Bu özel gün Gazze'de, Filistin'de dünyanın pek çok bölgesinde savaşın ortasında hayatta kalmaya çalışan aile içi ve toplumsal şiddetin hedefi olan zorla çalıştırılan istismara uğrayan eğitim ve sağlık hakkında mahrum bırakılan çocukları hatırlama günüdür. Bugün aynı zamanda dijitalleşen dünyada giderek artan siber zorbalığa, dijital istismara, çevrim içi dişlere karşı savunmasız hale gelen çocukların korunması gerektiğini de hatırlatmaktadır" diye konuştu.
"Adalet en savunmasız olana ulaşabildiği ölçüde gerçektir"
Çocuk haklarına yönelik tehditlerin uluslararası toplumun ortak sorumluluğunu gerekli kıldığını belirten Tunç, "Her çocuğun dünyada nerede doğmuş olursa olsun güven içinde büyüme, eğitim görme, korunma ve özgürce yaşama hakkı vardır. Bu hakların korunması ise küresel barışın, adaletin ve ortak insanlık değerlerinin temelidir. Bizler Türk Devletleri Teşkilatı Üyesi ülkelerin temsilcileri olarak dijital adalet uygulamalarını konuşurken aynı zamanda şu ilkeyi de güçlü biçimde vurgulamak isterim. Adalet en savunmasız olana ulaşabildiği ölçüde gerçektir. Bugün bu ülkeye en çok ihtiyaç duyanlar savaşın, yoksulluğun, istismarın ve dijital tehditlerin yükünü taşıyan çocuklardır. Bu düşüncelerle Gazze başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde yaşam hakkı ihlal edilen tüm masum çocukların derin acısını yürekten hissediyor, şiddet, istismar ve dijital zorbalıkla mücadelede uluslararası dayanışmanın güçlenmesini çocukların onurunu güvenliğini ve geleceğini koruyan adil bir dünyanın hep birlikte inşa edilmesini temenni ediyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında hukuk ve adalet alanındaki işbirliğimizi daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Güven veren, erişilebilir bir adalet sisteminin tesisi ve kapsamlı bir e-adalet sisteminin hayata geçirilmesi yönünde yapacağımız çalışmalar önem taşımaktadır. Bu alanda edindiğimiz tecrübeyi kardeş ülkelerimizle paylaşmaya ve ortak projeler geliştirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında Adalet Bakanları üçüncü toplantısının 2026 Türkiye'de düzenlenmesine hep birlikte bugün burada karar verecek olmamız da bizim için büyük bir değer taşımaktadır. Önümüzdeki yıl düzenlenecek toplantıya ev sahipliği yapmaktan ve sizleri ülkemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyacağız" diye konuştu.
Kaynak: