Kars Sinema Topluluğu, yeniden start verdiği faaliyetlerine ‘Ekmek ve Güller’ filmi ile devam etti. Yaklaşık üç yıldır her Çarşamba Kars Şehir Sineması’nda 19:30 seansında film-belgesel gösterimleri yapan Kars Sinema Topluluğu, yılbaşından beridir çeşitli sebeplerden dolayı verdiği aradan sonra gösterimlerine ara vermişti.
Bu Çarşamba ‘Ekmek ve Güller’ filmi ile yeniden seyircisi ile buluşan Kars Sineme Topluluğu, kentteki var olan bir boşluluğu doldurmak adına yapmış olduğu faaliyetlerine 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle ‘Ekmek ve Güller’ filminin bu özel günün anlam ve önemine yakışır bir film olduğunu belirttiler.
Kars Sinema Topluluğu üyeleri, önümüzdeki gösterimlerde de Özcan Alper’in ‘Gelecek Uzun Sürer’ adlı son filmini yönetmenin katılımıyla göstereceklerini ve daha başka sanatçıları da konuk edeceklerini açıkladılar.
EKMEK İSTİYORUZ! GÜL DE!
Bundan tam 155 yıl önce ABD’nin Newyork Kentinde 40 bin dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşullarının oluşturulması talebiyle bir tekstil fabrikasında grevde olan işçilere polisin saldırısı ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi sonucu büyük bir yangın çıkmıştı. Fabrikanın önüne kurulan barikatlar yüzünden kaçamayan 129 işçi yanarak can vermişti. Bunun üzerine Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin’in 2. Enternasyonal Toplantısındaki önerisiyle oybirliğiyle kabul edilen ‘8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ etkinlikleri kapsamında KESK ve Kars Sinema Topluluğu’nun ortaklaşa gösterdiği ‘EKMEK ve GÜLLER’ filmini yaklaşık 200 kişi seyretti.
“EKMEK ve GÜLLER” özellikle kadın temizlik işçilerinin örgütlenme mücadelelerini anlatan 2000 yılında Ken Loach tarafından çekilmiş bir İngiliz filmi olmasının yanı sıra 8 Mart’ın anlam ve önemine dair bir film olması nedeniyle topluluk tarafından tercih edilmiş.
Gösterim öncesi Kars Epik Sanat Tiyatrosu oyuncularının kadın şiirleri dinletisi ve Fabrika Kızı şarkısı ile renklenirken film arasında da Kars Sinema Topluluğu, gösterime katılan kadınlara kırmızı karanfil verdi.
Gösterim kamuda çalışan kadın emekçilerin 8 Mart’ta işyerlerinde hizmet üretmeme, evde çalışan kadın emekçilerinde bir günlükte olsa evde iş yapmayarak yarın akşam yapılacak At Heykeli önündeki mum yakma ve basın açıklamasına katılma çağrısı ile sona erdi.
Ken Loach’un Ekmek ve Gül’ünden İşte Özgür Dünya’sına
Ekmek ve Gül'de göçmen işçilerin örgütlenip başarılı olmasını hikaye eden yönetmen Ken Loach yedi yıl sonra İşte Özgür Dünya'da göçmen işçileri sömüren taşeron Angie'nin hikayesiyle aynayı ters çeviriyor. Ken Loach, son filmi İşte Özgür Dünya’da Essex’li genç bir kadının, Angie’nin hikayesini anlatıyor. Loach, sinemasında esasen gündelik, sıradan hayattan aldığı unsurlarla toplumsal sorunlara en çok da sınıf meselesine eğilen sosyalist kimlikli bir yönetmen.
İşte Özgür Dünya
Loach’un son filminin kahramanı Angie 30 yaşında. 10 yıldır bir işten diğerine girip kısa dönemli sözleşmelerle çalışır. 10 yılın sonunda elinde hiçbir şey yoktur ve ailesi gibi yoksul olarak yaşlanmaktan korkuyordur. Üstelik Britanya’da yaygın olan "babasız çocuk sahibi kadınlar"dandır ve boğazına kadar borca batmıştır. Angie karar verir, bu çemberi kırıp çıkmaya… Bunun en kolay yoluysa kendilerine "flexible/esnek işçi" diyen göçmen işçilere iş bulmak ve komisyonu cebe indirmektir. Filmi izlerken Loach severleri ister istemez Loach’un filmlerinden biri olan Ekmek ve Gül’e dönerler. Çünkü Loach Ekmek ve Gül’de de ABD’deki göçmen işçileri konu eder.