‘Biz, huzur olsun diye 'iç güvenlik reformu' yapıyoruz’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Huzurun, istikrarın olduğu yerde özgürlükler kullanılır hale gelir, özgürlüğün olduğu yerde yaşanılabilirlik olur. Biz, huzur olsun diye 'iç güvenlik reformu' yapıyoruz' dedi.

‘Biz, huzur olsun diye 'iç güvenlik reformu' yapıyoruz’

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Huzurun, istikrarın olduğu yerde özgürlükler kullanılır hale gelir, özgürlüğün olduğu yerde yaşanılabilirlik olur. Biz, huzur olsun diye 'iç güvenlik reformu' yapıyoruz' dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rixos Otel'de gerçekleştirilen Hak-İş 39. Yıl Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen '3. Emek Kısa Film Yarışması Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada, "Kısa film yarışmasıyla 39. yıldönümünün birleştirilmesi, sanatla emeğin birleştirilmesi ince bir düşünce.

Varlıkları diğer varlıklardan iki temel özelliği var, birisi emek. Kendi emeğinin farkında olabilecek bilince sahip olmasıdır. İçgüdüyle emeklerini bir şekilde temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanırlar. İradenin olduğu yerde emek, ürün vardır. İnsanoğlunun bilinci, onuru vardır. Emek, insanlığın onur sembollerinden biridir. En asli şeref unsurlarından biridir. Emeğini hakkıyla savunan Hak-İş'in mensuplarını saygıyla, hürmetle selamlıyorum. İkinci temel asli unsurlardan biri de estetik zevkine sahip olmasıdır. Estetiğin yansıması da sanattır. Sanat da insani diğer varlıklardan ayıran temel hususiyetlerden birisidir. Emek, insan bedeninin onurudur. Sanat, insan ruhunun onurudur" dedi.

Emeği onurun parçası olarak görmek suretiyle emek için örgütlenen bütün yapıları hürmetle karşıladıklarına dikkati çeken Davutoğlu, "Bizim inancımız, aynı anda insanoğluna 'alın terinden daha hayırlı bir şey yoktur' diyen inancın temsilcileriyiz. Neslimize helal yolla ikram edilmiş bir lokma ekmeği karşılığında ne servet konulursa konulsun bütün servetlerin terk edileceği yol olarak görürüz. Toprak altında, maden ocaklarında, inşaatlarda çalışan emekçilerimizi bir kez daha hürmetle selamlıyoruz.

Allah, onları bütün kazalardan da azade eylesin. İnsanoğlunun bu özelliği bu topraklara Ahi Evran kültürü olarak yansımıştır" ifadelerini kullandı.

Herhangi bir sendikal kuruluşun kendi üyelerinin karşılığını alabilmeleri için ne yapması gerekiyorsa yaptığını anlatan Davutoğlu, "Bütün bunlar 21. yüzyılda hem insanın onurunu hem bu toprakların kültürel değerlerini temsil etme hem de modern şartlarda sendikal hakların takipçisi olarak 39. yıldır yürütülen çaba bugün gelenekselleşmiş bir nitelik kazanmıştır. Bu açıdan, birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu, 5. buluşmamız. Bizim hükümette 1,5 ayımız.

Bu süre içinde bir Başbakan bir sendika başkanıyla neler konuşmuş olabilir? Sadece Hak-İş değil, diğer sendika temsilcileriyle de. Bu istatistik dahi, bizim sendikal faaliyetlere ve emek dünyasına verdiğimiz değeri gösterir. Her bir toplantımızın da bu çerçevede anlamı var. 8 Eylül'de Bakanlar Kurulu toplandı, ilk gündemimiz emekçilerin can güvenliği oldu. Her bir emekçimizin alın teri kutsaldır, bu sebeple bu konuya gündeme aldık. ilk ziyaretimizi hemen o hafta Cuma günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza yaptık. Öğleden sonra sendika kuruluşları, işverenlerimizle bir araya geldik. Bütün sendikal kuruluşlarımızı da işveren kuruluşlarımızı da temsil ediyorum. İş güvenliği konusunda bütün katılımcıların mutabık kaldığı bir eylem planı hazırladık. Derinlemesine bir çalışma yürütülüyor. İlk fırsatta bu düzenlemeyi tamamlayacağız. İş güvenliğini herhangi bir güvenlik tedbiri olarak görmüyoruz, insan hakları meselesi olarak görüyoruz.

Bu çerçevede önümüzdeki günlerde bu çalışmayı tamamlayacağız. İşverenlerimizin katıldığı toplantıda en tehlikeli gruplardan başlayarak yasal ve ekonomik boyutlarıyla bezenmiş tedbirlerle kalıcı çözüm bulacağız" dedi.

İkinci görüşmenin yine işveren kuruluşlarının temsilcisi olduğu KİK heyetiyle yapıldığını anlatan Davutoğlu, bu toplantıda da emek dünyasının Türkiye'de AB standartlarına ulaşması konusunun ele alındığı ifade etti.

Üçüncü olarak da 6-7 Ekim olayları olarak anılan (Kobani) eylemlerinin olduğunu hatırlatan Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu temsilcileriyle TOBB'da buluştuklarını belirtti.

Davutoğlu, "(Doğu ve Güneydoğu'daki eylemler) Orada yakılan her bir işyerinde, araçta, binada, ambulansta, kütüphanede yanan her bir kitapta insan onurunun temel dayanağı olan insan emeği vardır. İnsanlık onuruna da saldırmış oldular. Çünkü onların her biri insan emeğinin ürünüdür. İnsan emeğine saygı gösterenler o emeğin ürünü olan eserlere de saygı gösterirler. On binlerce insanın alın teriyle ortaya çıkmış eserleri molotofla, ateşli silahlarla yok etmek insanlık onuruna saldırmaktır" diye konuştu.

"BİZ, HUZUR OLSUN DİYE İÇ GÜVENLİK REFORMU YAPIYORUZ"

Dördüncü olarak çözüm süreci toplantısının gerçekleştirildiğini söyleyen Davutoğlu, "O emek 1071'den beri inşa etmiş, tohumunu atmış, büyütmüş bütün geçmişimizin emeğini temsil ettik. Büyük emeklerin, fedakarlıkların, acıların üstünde yükseldi. O büyük zaferler birbirine düşman kılınmış taraflarda gerçekleşmedi, mezhep farkı gözetmeyenler arasında gerçekleşti. Kim hangi fitneyi bu topraklara dikmek isterse istesin, düşmanlık tohumunu kardeşlerin arasına atmak isterse istesin emeğe saygı duyanların varlığı, aziz vatandaşlarımızın varlığı bütün bu tuzakları bozmaya yeter. Bu görüşmeler bize gösterdik ki huzurun, istikrarın olmadığı yerlerde emeğin değeri olmuyor. O bölgelerde dükkan varsa açılamadı, fabrika varsa işçiler gidip çalışamadı. Kamu sektöründeki emekçiler çalışamadılar. Şimdi Suriye'de sendika, sendikal hak var mı? Herhangi bir kamu düzeni var mı? Herhangi bir özgürlükten bahsetmek mümkün mü? Huzurun, istikrarın olduğu yerde özgürlükler kullanılır hale gelir, özgürlüğün olduğu yerde yaşanılabilirlik olur. Biz huzur olsun diye iç güvenlik reformu yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

"BU TOPRAKLARIN HELAL RIZK FELSEFESİ KORUNACAK"

"Bu toprakların helal rızk felsefesi korunacak" diyen Davutoğlu, "Sosyal duyarlılıkla Hak-İş'in Filistin'in sözcüsü olması da emek anlayışının doğal bir sonucu olarak görüyorum. Hak-İş'e de bu duyarlılığı konusunda teşekkürlerimi sunuyorum. Biz, her zaman bu gayret içinde olanların yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.

Davutoğlu, yarışmada 'Fıtrat' isimli filmle birinci olan Suat Eroğlu'na ödülünü verdi. Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan Başbakan Davutoğlu'na üzerinde hat sanatının bulunduğu bir tablo hediye etti.

BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ ALAN YÖNETMENDEN ARINÇ'A TEPKİ

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın kısa film gösteriminin süresine müdahalede bulunduğunu savunan Eroğlu, "Öncelikle herkese teşekkür ediyorum. Biz sizleri 2 saattir dinliyoruz ve hiçbir saygısızlıkta bulunmadık. Keşke siz de bizim 10 dakikalık filmimize müdahale etmeseydiniz. Rahatlıkla izleyebilseydik, emeğe saygı görebilseydik emeğe saygınızdan dolayı Bülent Bey" açıklamasında bulundu.

Filmin kesildiğini savunarak sitemde bulunan Suat Eroğlu, filmi Soma'da hayatını kaybeden işçilere adadığını söyledi. Bunun üzerine Başbakan Davutoğlu birincilik ödülünü alan Eroğlu'na, "Ben Suat'ı ekibini, hepsini tebrik ediyorum ama bu sitemini de tabii anlayışla karşılarız. Bir ülkenin Başbakanını eğer senin filmini 12 dakika ayakta dinliyorsa, 2 aydır ilk defa evdeki çocuklarıma 'bu akşam yemekte sizle beraber olacağım' diye söz verdim. 2 aydır ilk defa eve gidecektim. Ben bu toplumu, ortak vicdanını temsil eden benim. Ben saygı göstermişsem herkes saygı gösterecek. Hiçbir şekilde ayakta, gayet nezaket gösterdim 'oturalım' dedin, 'Hayır' dedim 'ayakta seyredeceğim' dedim. Sanata olan, oyunculara olan saygım var" karşılığını verdi.

ARINÇ'TAN YÖNETMENİNİN TEPKİSİNE CEVAP

Ödül töreninde hiç karşılaşmadığı bir olayla karşılaştığını belirten Arınç, "Sayın Başbakanımızın mazereti olunca biz ondan sonra konuşma yapılmasının doğru olmadığını düşündük. Pek çok arkadaşımız da Sayın Mahmut Arslan'a artık konuşmalar yapılmasını, ödül törenine geçilmesini istediği söyledi. Sayın Başbakanımız da ödüllerini verip ayrılacaktı. Bizler de mazeret beyan edip ayrılmış olacaktık. Ödül töreninde bugüne kadar karşılaşmadığım bir olayla karşılaştık. Ödül alan arkadaşım bir konuşma yaptı ve bizi saygısızlıkla suçladı. Sayın Başbakanımız bir cevap verdi, kendisine teşekkür ediyorum. Bütün burada arkadaşlarımıza da hislerine tercüman oldu. Ödül alan arkadaşımız Sayın Başbakanımızın konuşmasından sonra ne hissetti bilmiyorum ama ben birkaç cümleyle kendisine bir şeyler söylemek istedim. Bir defa bu ödül törenlerinde daha arkadan ikinciye, üçüncü de ödül vereceğimiz bu kadar uzun süreyle tanıtımın yapılması olağan değil. Şüphesiz toplantının akışı içinde, Sayın Başbakanımız tamamını görmek istedi. Olabilir ama arkadaşlarımızın da hissiyatlarını düşünerek belli bir yerde kesilip ödüllerin takdim edilmesini uygun bulduğumu ifade ettim. Sonradan biraz da şaka yollu vizyona girmeden sigaraların buzlanması lazım' dedim. 5,5 yıldır RTÜK'ten sorumlu bir Başbakan Yardımcısıyım. Bundan dolayı ceza alan, yerel, bölgesel televizyonların cezalarından kurtarmak için de son Torba Kanun'da bazı maddeler eklemiş olduk. Yani, ben şunu söylemek istedim 'Artık bu kadar yeter.' Birinci olduğuna göre takdir edildiğine göre çok başarılı bir film ama arkadan diğerleri olacağı için bu kadar uzun bir zaman da arkadaşlarımızın tutulması mümkün değil. Bir Başbakan ki iki ay sonra çocuklarına verdiği bir sözü yerine getirmek ama nezaketen ayakta arkadaşımızın yanında bu filmi izliyor. Yani, benim sözlerimin o kadar beyefendiyi üzmesi ve kalkıp burada saygısızlıkla suçlaması doğru değildi. Ben bunu hak etmedim ama yanınızda arkadaşlarınız var. Emek vermişsiniz, biz emeğe saygı gösteriyoruz. Emeği temsil eden sol kolu kaldırmak değildir, bunlar geçmişte kaldı. Bunlar geçmişin sloganları. Artık dünyada fazla takipçileri de yok. Emeğe nasıl değer verilmesi gerektiğini Sayın Başbakanımız inancımızı da ortaya koyarak ifade etti. Emekle kültürü, ahlakı bir araya getirmek gerektiğini güzel bir şekilde ifade etti. Yani bu kol kaldırmalar, slogan atmalar, protestolar biraz geride kaldığını düşünüyorum. Ben bu topluluğun nezahatini bozmak niyetinde değilim ama sözünüzün altında kalmayacaktım, Sayın Başbakanımız cevap verdi. Ben de en azından bir ödül takdim etmek üzere arkadaşlarıma tekrar dönmek arzumu ifade ettim. Ben sizin yaptığınız bu eserin karşılığını almışsınız. Hak-İş Konfederasyonu, hangi inançta, hangi kültürde, hangi ahlaki yapıda, çalışma düzenimiz içinde hangi görüşleri temsil ettiğini çok iyi bildiğinizi zannediyorum. Böyle bir konfederasyon size birincilik ödülünü veriyorsa 3 defa 5 defa teşekkür etmeniz lazım" diye konuştu. 

Türkiye Gündem Haberleri