Çocuklar da sosyal medya bağımlılığı

Baran Sinem EKİNCİ

Günümüz de sosyal medya bağımlılığı bilgisayar oyunları, aşırı televizyon izleme bağımlılıklarının yerini aldı. Başlar da daha küçük yaş gruplarında görülürken zamanla yaş ortalaması yükseldi. Akıllı telefonlar, tabletler yaygınlaştıkça yetişkinler orta yaşlılar arasında da bağımlılık oranları yükseldi.

Sosyal medya da çocuğumuzun ne izlediğine dikkat ediyor, çocuk kilidi kullanıyor olsak dahi kimi rol model alacağına biz karar veremiyoruz. Sosyal medya da sürekli gördüğü, yaşantısına özendiği fenomen diye adlandırılan kişileri bizden daha çok önemser hale geliyorlar. Hepimizin şikayeti bu yöndeyken bu konu da tek hatalı, yanlış hareketleri olan kişiler ya da onlara özenen çocuklarımız mı gerçekten. Anne babaların bu konu da hatalı oldukları yer neresi?

Çocuğunuzla yeterli ilgilenmediğinizde samimi, sıcak bir ilişki geliştiremediğimiz de ister sosyal medya ister yabancı madde bağımlılıklarının ortaya çıktığını gözlemliyoruz. Özellikle ergenlik çağında ki çocuklarımız hormonal değişimler, kendi kimliğini ve dünyada ki yerini arama ihtiyacı ile bizlerden uzaklaşıyor. Onların bu aslın da istemsiz olan uzaklaşmalarına ebeveynler aynı şekil de karşılık verdiğinde çatışmalar kaçınılmaz oluyor.

Konuşmak onlarla iletişim kurmak istediğimizi zannettiğimiz zamanlarda da suçlamaya dayalı diyaloglar başlatıyoruz ve sürekli suçlanacağını fark eden çocuk karşılık vermekten vazgeçip sessizleşiyor. Sonrasında bu öğrenilmiş çaresizlik durumuna sebebiyet veriyor çocuklar da. Artık kimsenin onu anlamadığı, önemsemediği hatta sevmediği yanılgısına kapılan çocuk kendine yeni bir dünya yaratma arayışı içine giriyor. En kolay ulaşabileceği yer olan internet, sosyal medya ya da yabancı maddeler işte tam da bu anda devreye giriyor. Çocuk yalnız olmadığını fark ettiği anda kendi tarafına katılarak aile bireylerine karşı içsel bir savaş başlatıyor. Sonrasında hepimizin bildiği krizler meydana gelmeye başlıyor. Sabah günaydın demeyen, okul hakkında konuşmak istemeyen, aile bireyleriyle aynı masaya oturmak istemeyen, ruh halinde ki karanlığı odasına, kıyafetlerine yansıtan yeni bir çocuk ortaya çıkıveriyor.

Yardım çığlıklarını zamanın da duymadığımız, kişisel gelişimine katkı sağlamamız gereken zaman da kendimizi işimize hatta daha acısı sosyal medyaya gömdüğümüz için yalnız bıraktığımız çocuklarımız aslında bizim düşündüğümüz kadar suçlu değiller.

Çocuklarımız bizden uzaklaşmadan bu konu da bilinçli davranmalıyız. Konuşma sandığımız şey gerçekten bir konuşma mı dikkat etmemiz gereken en önemli husus bu aslında. Çocuğu karşımıza alıp bizim ondan istediklerimizi sıralamak iletişim değildir. Ona bir yetişkin olma yolunda sorumluluklar vermek, isteklerini öğrenmek daha da önemlisi duyguları hakkında konuşmasına teşvik etmeliyiz.

Çocuğumuza ayırdığımız sürenin fazlası değil kalitelisi değerlidir. Beş saat yanın da oturmaktansa bir saat onunla yaş grubuna göre bir oyun oynamak, beraber resim yapmak, sanatsal faaliyetler de bulunmak daha önemlidir. Kısıtlı zaman dahi olsa sevgi sözcükleri söylemek, yalnız olmadığını hissettirmek çok önemlidir.

Çocuklarımızın bizim ayak izlerimizi takip ettiğini unutmayalım. Nasıl olmaları gerektiğini söylemek anlamsızdır, ileri de nasıl bir insan olacaklarını belirleyen şey bizim davranışlarımızdır, isteklerimiz değil.