23 Nisan’da Çocukların Durumu

23 Nisan’da Çocukların Durumu

İnsan Hakları Derneği Kars İl Temsilciliği Adına Ahmet Adıgüzel'in, “23 Nisan'da Çocukların Durumu” konulu basın açıklaması:

23 Nisan’da Çocukların Durumu

İnsan Hakları Derneği Kars İl Temsilciliği Adına Ahmet Adıgüzel’in, “23 Nisan’da Çocukların Durumu” konulu basın açıklaması:

Bugün 23 Nisan Çocuk bayramı. Gelenekselleşmiş biçimiyle yönetenlerin bir günlüğüne makamlarını çocuklara bıraktıkları gün. Nasıl seçildiği belli olmayan çocukların oturdukları makamlarda nedense hep orada oturanlar gibi konuştukları gün.

O makamlara yerleşemeyen çocuklar ise istediklerini yaşayarak dile getiriyorlar her gün.

Çocuk mezarlarından anlatıyorlar yaşam hakları olmadığını toplumsal gösterilerde hedef gösterilerek ya da özensiz biber gazı atışlarıyla hayatları ellerinden alınırken.

Yaşamlarına barış içinde devam etmek istedikleri için yeni kalekol yapımlarına en önde hayır derken öldürülüyorlar.

İstedikler yerde oynayamayacaklarını hala temizlenmemiş mayınlar hatırlatıyor onlara. Gözlerini kollarını bacaklarını kaybediyor ya da öldürülüyorlar. Gözlerinin önünde ölen yaralanan çocuklar anlatıyor onlara mayının ne demek olduğunu.

Bu olaylar etkin biçimde kovuşturulmuyor ve sorumlu kamu görevlilerine ya dava açılmıyor ve zaman aşımına uğruyor, açılmış davalar beraatla sonuçlanıyor. Adalet  yok devlet eliyle öldürülmüş çocuklara.

Çocuklara adalet yok. Devlet kendisine karşı çıkan çocuklara karşı çok acımasızca ceza yağdırıyor. Kendisini çocuklardan korumak için cezaları ağırlaştırıyor. Çocuk haklarından yararlanmalarını engellemek için uzun süren tutuklulukla çocukları ceza aldıklarında gitmeleri gereken eğitim evlerinde değil de cezaevlerinde tutarak intikam alıyor. Daha masumken davaları devam ederken tamamladıkları hapis cezalarından sonra hangi hakim onların suçsuz olduklarına kanaat getirebilir?

Hasta olduğu için sayıma kalkmayan çocuğu döven gardiyanı savunan adalet bakanlığı yetkilileri çocukların hangi gelişiminden sorumludur?

Yeni çocuk cezaevleri açmaktan söz ederken adalet bakanına karşı çocuk cezaevlerinin kapatılması gerektiğini haykırıyor çocuk cezaevlerine kapatılmış çocuklar.

Okulda olmaları gereken yaşta, hayata hazırlanmaları gereken yaşta çocuklarını evlenmeye zorlayan, evlenen ve kaçırarak hayatlarına el koyanla yetişkinlere ceza verilmeyen bir ülke burası.

Çocuklara tecavüz edenler cezasız kalıyor. İstismara uğramış bir çocuğun başka yetişkin erkekler tarafından istismar edilmesine yol açan anlayış sorgulanmıyor, cezalandırılmıyor çünkü olağan bulunuyor.

Tecavüze uğramış çocuklara hayat ve adalet yok.

Okulda olmaları gereken zamanda çalışarak erken başlıyorlar hayata. Yaşıtları daha büyürken onlar ev geçindiriyor.

Büyümek için kullanacakları enerjiyi çalışırken kullandıkları için potansiyellerinin en gerisinde giriyorlar hayata. Akılları ustanın öğrettikleriyle sınırlanıyor, boyları işin ağırlığıyla, ömürleri işlerinin tehlikesiyle.

1-2 yılda öğrenebileceklerini “eti senin” diye teslim edildikleri ustadan 8-10 yılda öğreniyorlar. Ne öğrendiklerini nasıl öğrendiklerin denetleyen hiç kimse yok.

Ekmek yok çalışmak zorunda olan çocuklara.

Sokaklarda çıkıyorlar karşımıza. Mendil yara bandı çiçek satarken duyurmak istiyorlar seslerini.

Yardım etmemiz için önümüzü kesmeleri gerekiyor. Biz ise soruyoruz; senin annen baban yok mu?

Birisine saldırmadıklarında tinerci çocukları hatırlayan var mı? Ancak “suç” işlediklerinde gördüğümüz çocuklar onlar.

Nasıl birlikte yaşayacağımız hiç düşünülmeyen çocuklar.

Eğitim hakkı mı dediniz diye soruyor gittiği eğitim destek evinde anadilini okuma yazmayı öğrenen çocuk.

Öğretim hayatına başka bir dili öğrenerek başlayan, bu nedenle eğitim başarısı  ana dili egemen dil olanlara göre hep birkaç yıl geriden gelen çocuklar soruyor: fırsat eşitliği mi?

Tüm eğitim hayatları boyunca öğretmenleri hep yeni mezunlar olmuş olan çocuklar soruyor: fırsat eşitliği mi?

Eğitime başlama yaşını ailenin çocuğa bakabilme gücüne göre düzenleyebilme olanağını yaratanlara soruyor 5 yaşında okula başlayanlar: fırsat eşitliği mi?

Okullar engelli çocukların okula erişimini ve eriştiklerinde okuldaki hayatlarını kolaylaştırmıyor. Bir tekerlekli sandalyenin çıkabileceği bir rampa bile yok merdivenlerin yanında.  Yaşıtlarıyla birlikte büyüme eğitim görme hakları ellerinden alınıyor. Engellileri toplumdan soyutlamak eğitim kurumlarında başlıyor.

Tüm eğitim yaşamları boyunca tek bir etnik grubun, dinin dilini, başarısını, kültürünü öğrenmeye zorlanan kendi ait olduğu kimliği yok sayılan, ancak hain olarak var olan çocuklar soruyor ben bu topluma nasıl katılacağım?

Yetişkinlerin çıkardığı savaşlarda en çok etkilenenler çocuklar.  Bizim ülkemizin de taraf olduğu Suriye savaşında yüz binlerce çocuk yerinden edildi, anne babasını kaybetti. Hayatta kalma çabası sürerken eğitim hakkı, sağlıklı yaşama hakkından söz edilemiyor bile. Çocuk yaşlarda evlilik, taciz ve tecavüz en çok uğradıkları hak ihlalleri.

Büyükler kendi ülkeleri için uygun “barışı” yapmanın peşinde, savaş uzadıkça uzuyor.

Bugün meclis başkanının koltuğuna bir çocuk oturacak. Bu meclis sözünü ettiğimiz bu olumsuzlukları düzeltme yetkisi olan bu meclis, yasama organı olan bu meclis çocukların evrensel haklarına uygun bir anayasa yapma becerisi ve iradesini göstermedi. Ancak çocuklarla ilgili devletin ve siyasal iktidarın anlayışına uygun yasalar çıkarmayı başardı. En çok çocukları etkileyen savaş tezkereleri çıkarmayı başardı.

Çocukların kendilerini etkileyen tüm kararlar alınırken katılma hakları var. Eğer samimi iseniz bu haklarını gerçekleştirecek mekanizmayı kurun. Çocuklar büyüklerin ve devlete egemen olanların ihtiyaç duyduğu dünya ve toplum için değil kendi istedikleri bir dünya için karar verebilsinler. kha

Önceki ve Sonraki Haberler